Tek tanrıcılar, tanrılarının bildik kadın-erkek cinselliğinin ötesinde olduğunu ileri sürmelerine karşın, ileride göreceğimiz gibi, her ne kadar kimileri bu dengesizliği gidermeye çalıştıysa da o, temelde erkek bir tanrı olarak kalmıştır. Bu bir bakıma, onun bir kabilenin savaş tanrısı olarak ortaya çıkışıyla bağlantılıdır. Öte yandan, onun tanrıçalara karşı sürdürdüğü savaş, genel olarak kadınlar ve dişil varlıkların statüsünde bir düşmenin yaşandığı Eksen Çağı'nın pek olumlu olmayan bir özelliğini yansıtmaktadır. Öyle görünüyor ki daha ilkel toplumlarda kadınların bazen erkeklerden daha saygın konumları vardır. Geleneksel dinde büyük tanrıçaların sahip olduğu prestij, dişil olanın kutsallık derecesinde yüceltildiğini gösterir. Bununla birlikte, kentlerin doğuşu, daha haşin, fiziki güce dayalı erkeksi özelliklerin dişil özellikler karşısında daha fazla yüceltilmesini ifade etmiştir. Bu andan itibaren kadınlar marjinal bir konuma itilmiş ve yeni dönemin uygarlıklarında ikinci sınıf yurttaşlar haline gelmişlerdir. Örneğin, kadınların konumları eski Yunan'da özellikle düşüktür ve Batılıların, Doğu'nun ataerkil tutumunu kınarken bu gerçeği unutmamaları gerekir. Demokratik ideal, tecrit edilmiş bir yaşam süren ve aşağı yaratıklar olarak görülen Atinalı kadınları hesaba katmamıştır.
Büyük Devletlerin Jön Türk mücadelesine karışması meselesi, Ahmet Rıza'nın ne suretle olursa olsun böyle bir müdahaleyi kabul etme fikrine karşı çıkmasıyla çekişmenin belkemiği haline geldi. Tüm Osmanlı tebaalarının refahının ve kurtuluşunun garantörü anayasadır, büyük devletlerin yardımlarına ihtiyacımız yoktur ve böyle bir yardım istememiz mümkün değildir. Eğer böyle bir şey düşünülebilseydi bile, lehimize değil aleyhimize olurdu. Milli duygumuzu zedelerdi. Bu işi kendi başımıza halledelim, kendi güçlerimize güvenelim. Çoğunluk grubu buna dış müdahalenin kaçınılmaz olduğunu belirten, oldukça uzun bir beyanatla karşılık verdi: Avrupa er ya da geç müdahale edecektir... Biz Avrupa'dan Osmanlı'nın tüm halkları olarak yardım talep edeceğiz, böylece müdahale bizim aleyhimize olmayacak, biz onu kendi lehimize çevirmek istiyoruz. Daha dün Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan, doğu Rumeli ve Girit'e müdahale edildi, [eğer harekete geçmezsek] yarın bu müdahaleler Anadolu'nun göbeğinde, başkentimizin kapısının önünde cereyan edecek.
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
DEVLET KURUCUSU ATATÜRK
Atatürk Devrimleri, Türk Devrimi ya da Anadolu Aydınlanması, ne derseniz deyiniz, Türk toplumunu büyük dönüşümlere uğrattı. Buna koşut olarak çağdaş ve laik bir Cumhuriyet kuruldu. Orta Doğu'da özellikle İslam dünyasında ilk kez "dini" referans almayan bir ulus devlet ortaya çıkıyordu. Bu nedenlerle Atatürk hakkında çalışma yapan, makaleler, kitaplar yazan yabancı araştırmacılar çoğu kez yapıtlarının başına Atatürk'ün bu kurucu niteliğini koymuşlardır. Örneğin: Devlet kurucusu olarak Atatürk (Atatürk As Founder of a State) deyimi kullanılıyor, - UNESCO, Atatürk'ün 100. doğum yılı kutlamasına katılma kararı çerçevesinde hazırlatılan bir kitaba Atatürk: Modern Bir Devletin Kurucusu başlığını kullanmıştır. - Lord Kinross da ünlü eserine Atatürk: Bir Milletin Yeniden Doğuşu adını koymuştur. - Atatürk'e ait en son çıkan bir yapıt olan Andrew Mango'nun kitabı da Atatürk Modern Türkiye'nin Kurucusu (Atatürk-The Biography of the Founder of Modern Turkey) adını taşıyor.
TOZLU SAHİFELERDEN ÇIKIP YÜREKLERE YERLEŞEN KAHRAMAN: KÜR ŞAD (BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce romanın genişçe bir özetini vermek faydalı olacaktır. Olay 621 yılında, bir yaz gecesi başlar. Yüzbaşı Işbara Alp'ın buyruğundaki Gök Türk erleri bozkırda uyumaya çalışmaktadırlar. Ertesi gün Çin'e akın
Hristiyanlığın Doğuşu
Filistin o tarihte Roma esareti altında bulunan Yahudilerin yurdudur. Yeni bir dinin gönderilmesini hazmedemeyen Yahudiler Romalılara kışkırtarak Hazreti İsa'nın çarmıha gerilmesine (gökyüzüne kaldırılmasına) neden olurlar. Hz.İsa'nın çarmıha gerilmesinden sonra Hristiyanlık, Roma İmparatorluğu'nun özellikle Batı kesimlerinde hızla yayılmaya başlar. Doğu kiliselerinin büyük bölümünün kökleri Hristiyanlığın bu ilk yıllarına kadar uzanır.
Sayfa 23 - Yeni Şafak
26 AY - 280 KİTAP
Şubat ayını 6 kitapla tamamlamış bulunuyorum. #Tavsiyeniteliğinde okuduğum kitapları bırakmak istiyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim😊 (En alta geçen 25 ayın kitaplarını da bırakacağım. Yorum, fikir ve düşüncesini merak ettiğiniz kitapları sorabilirsiniz.) ŞUBAT AYI 1-Alınyazısı Saati(Sezai Karakoç) 2-Tasavvuf Bahçeleri(Necip Fazıl
Reklam
44 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.