Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
631 syf.
8/10 puan verdi
·
84 günde okudu
Tarihimizi bilmek için Gazi'yi öğrenmeliyiz!
Uzun bir süreye yayarak okuduğum, Cumhuriyetimizin, Atamızın ve devrim arkadaşlarının, döneminin savaşlarının, atmosferinin, devrimlerinin, çöküşlerin ve yeniden doğuşların anlatıldığı, Falih Rıfkı'nın okuduğum ilk kitabıydı Çankaya. Çöken bir imparatorluğun en altında kalmış bir milletin kurtuluşunu okuduğumuz ve her sayfasında Ata'nın fırsatını kollayarak, kelle koltuğunda bir o kadar da cesurca yaşadığı olaylar kitapta ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Kitabın her sayfasında binbir türlü muhalefet ile taassup ve cehalet ile savaşan Atamızın, bu gün içinde yaşadığımız topraklar için ne kadar büyük çabalar gösterdiğini defalarca kez görüyoruz. Meydan savaşlarından, Lozan'a oradan Ankara'nın tozlu bozkır topraklarına ve daha sonraları Atamızın Çankaya'da ki sofralarına kadar gideriz bu kitapta. Ömrünü vatanına adamış bir fikir insanının aslında ne kadar yalnız bırakıldığını ve hastalığında dahi ''şahsi meselem'' dediği Hatay sorunu ile ilgilenip Türk Dil ve Tarih kurumlarının çalışmaları hakkında kafa yorduğunu görürüz. Anlarız ki onun en büyük savaşı cehaletle idi. Hz. Muhammed'in bir savaştan dönerken bahsettiği gibi: ''Küçük cihad bitti şimdi büyük cihad zamanı.'' Durum aslında bu idi. Savaşılması gereken cephedeki düşmandan daha fazlası, ülkeyi yıllarca o savaşların içine sokan, cahil ve bir başına bırakan o zihniyetti. En nihayetinde 10 Kasım 1938'e kadar da bunun için mücadele etmiştir. Cumhuriyet tarihimizi, Atamızın hayatını ve Osmanlı'nın son dönemini merak eden herkesin okuması gereken enfes bir kitap.
Çankaya
ÇankayaFalih Rıfkı Atay · Pozitif Yayınları · 20213,831 okunma
.... Atatürk'ün Din Hakkında Sansürlenen Görüşleri Atatürk'e ilişkin olarak 2 önemli çarpıtma yapılıyor. Biri Batılılaşma konusunda... Diğeri din konusunda... İlki, Atatürk'ün hedef olarak Avrupa'yı göstermediği iddiasına dayanıyor. İkincisi, -dinci kesimin ve medyanın sürekli yaptığı gibi- ısrarla Atatürk'ü dua ederken,
Reklam
• 3. Bölüm - ATATÜRK KÜRT DÜŞMANIYDI YALANI! (!)
- Tanıyanlar vardır tanımayanlara da tanıtmış olayım: Diyap Yıldırım, 1846 yılında Tunceli'nin Çemişgezek ilçesinde doğdu. İleride "Ferhat Uşağı" aşiretinin reisi olacaktı. Diyap Yıldırım bir Kürttü. Amma örnek alınası bir Kürttü. - SARI PAŞA, KEMAL ATATÜRK'ÜN
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
önderliğinde, Emperyalizme ve yoğun işgale karşı
Padişahın yetkisinin yok sayıldığı, milletin iradesinin bir anıtı olarak meclisin kurulduğu bu önemli günü, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı bir dönüm noktası olarak hatırlamak büyük bir gurur. Bugün, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza yönelik umut dolu bir geleceğe adım atmamızı simgeliyor. Bu özel günü kutlarken, ülkemizin ve dünyanın her bir köşesindeki çocukların barış, mutluluk ve başarı dolu bir yaşam sürmelerini temenni ediyorum. Doğu Türkistan'da ve Filistin'de zulüm gören tüm çocukların kurtulmasını diliyorum. Çocuklarımıza bu güzel günü armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e şükranlarımı sunuyor meclisin kurulma sürecine kadar ve kurulduğu günden bu yana atılan adımlar ve yapılan yeniliklerle ülkemizi şahlandıran işler yapan Atatürk'ün silah arkadaşlarına, cephede biz çocuklara güzel bir gelecek bırakmak için çarpışmış dedelerimize, kundaktaki bebeğinden bile vatan için geçmiş nenelerimize, daha kendileri çocukluğunu yaşayamadan şehit olmuş 15'lilerimize selam ediyorum! Nice nice 23 Nisan'lara!"
112 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Cumhuriyet'in İlk Yıllarında Din Kitapları
Bugün aslında ciddi bir konu üzerinden inceleme yazıyor olmanın verdiği yük ile buradayım. Her şeyden önce ben 17 yaşında bir lise öğrencisinden ileri değilim. Kendi çapımda okuduklarim ile buradayım ve din gibi hassas bir konuyu ele alabilmek de muhakkak ne kadar zor, anlayabilirsiniz. Kitap Cumhuriyet'in ilk yıllarında ilköğretimde
Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri
Cumhuriyet Çocuğunun Din DersleriAbdülbaki Gölpınarlı · Kaynak Yayınları · 201283 okunma
İtilaf Kuvvetleri'nin diğer önemli bir hatası ise Liman von Sanders'in de değerlendirdiği gibi; Çanakkale'ye büyük bir çıkarma hareketi yapıp, aynı zamanda veya çıkarmadan önce donanma ile Boğazı zorlamaya çalışmamış olmalarıdır.5 Bu görüşü, İngiliz Generali Aspinali Oglander de yazdığı "Çanakkale Muharebeleri" kitabında
Sayfa 67 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Harf inkılabı okuryazarlığın artışına yaradı mı?
Arap elifbasını bırakıp Latin alfabesine, daha doğrusu Atatürk'ün deyişiyle 'Türk alfabesi'ne geçilmesinin okur yazarlığı kolaylaştırıp cehaleti ortadan kaldıracağı tahmini de doğru çıkmamıştır. Rakamlar hakikaten şaşırtıcı sonuçlar vermektedir. Gazi Mustafa Kemal 8 Ağustos 1928 günü Sarayburnu'ndaki parkta yaptığı konuşmada
Motun'un çelik elleriyle kurulan Türk ordusu 2200 yıldır, kanatlanmış atlarıyla doğudan batıya doğru akıp durmuştur. Kaşgarlı'nın "kuş kanatın er atın" (kuş kanadıyla er atıyla) dediği erler bu ordunun erleridir. Yahya Kemal'in "bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik / bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik"
Atamızın bedeli 2 milyon mark
Tutuklanıp hakkında dava açılan Mustafa Sagir, açıkça itirafta bulunarak yargıçların daha yumuşak davranmalarını sağlamak istedi. Anlattığı hayat öyküsüne göre kendisi, Rudyard Kipling'in ünlü "Kim" romanında tasvir ettiği gibi, İngiltere tarafından gizli servis için yetiştirilmek üzere, büyük özenle seçilmiş genç Hintlilerdendi. Benares'in saygın bir Müslüman ailesinin çocuğuydu; on yaşındayken İngiltere'ye gelmiş ve orda devlet hesabına tam bir centilmen olmak için eğitim görmüş, bu eğitimi Oxford Üniversitesi'ni bitirerek tamamlamıştı. Buna karşılık minnet borcunu ödemesi için, Kuran'a el basarak "İngiltere için yaşayıp İngiltere için ölmeye" yemin etmesi gerekmişti. Yeminden sonra kendisine devletçe aylık bağlanmıştı, bir dünya gezisine çıkmış, Heidelberg Üniversitesi'nde doktor olmuş, bu sırada bir yandan da orda öğrenim gören Hintlileri İngilizler hesabına gözetlemişti. Mısır'da ve Afganistan'da İngiltere'nin hizmetinde çalışmış, bir süre İran'da İngiliz konsolosluğu yapmış, savaş sırasında da İsviçre'de, uluslararası casusluk merkezi olan bu ülkede hizmet görmüştü………………………………………………………..Ankara'ya gönderilmesinin gerçek amacının Mustafa Kemal'e karşı bir suikast düzenlemek olduğunu söyledi. Plânlanan suikastı bütün ayrıntısıyla anlattı ve bunun için vaadedilmiş ödülün miktarım da söyledi: Yaklaşık 2 milyon mark. Mustafa Kemal bunu duyunca "Başımın bu kadar yüksek ticari değeri olduğunu bilmezdim doğrusu" demiştir.
Mustafa Kemal Atatürk
Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.
Sayfa 154Kitabı okudu
Reklam
Cumhuriyet'e giden yolda Gelibolu, Sarıkamış ve Haleb'te yaşananlar ve nihayet İstiklâl Savaşı, vatan savunmasını bilen nadir milletlerden olduğumuzu göstermiştir. Büyük kumandanlarımız ve devlet adamlarımız her defasında ortaya çıkabilmişse; işgalcilere kafa tutup bağımsızlığı başarabildiysek, bunun bu topraklarda bir geleneği var demektir.
" Cumhuriyet kurulduktan sonra, Mustafa Kemal Paşa ordunun masraflarını kıstı, Milli Eğitim'e iyice yoğunlaştı. Bu, %90'ı okuma-yazma bilmeyen bir toplum için büyük bir adımdır. "
Sayfa 347 - Kronik KitapKitabı okudu
Selanik'e Tahsin Paşa gibi mazide hiçbir varlık gösteremeyen, iyi sicili olmayan bir adamı kolordu kumandanı tayin etmişlerdir. Selanik, çok önemli bir ovanın ortasında müstahkem bir mevki ve Avrupa-i Osmanî'nin en büyük şehridir. Tahsin Paşa'yı buraya tayin etme sebepleri Abdülhamid'in zulmüne uğraması, yani menkub olması imiş denilmektedir. Abdülhamid'in hep iyi adamlar sürdüğü gibi bir inanç oluşmuştu. Oysa Abdülhamid hürriyetperverleri sürdüğü gibi ahlaksız, işe yaramaz adamları da sürmüştür. Hasan Tahsin Paşa maalesef koskoca kolorduyla direnmeden Yunanlılara şehri teslim etmiştir.
İttihatçılar teşkilatçıydılar, orduyu modernleştirdiler, Türkiye modernleşmesini daha ileri götürdüler. Fakat müthiş hatalar yaptılar ve imanları zannedildiği kadar kuvvetli değildi. Biz millet olarak devlet adamından çok büyük iman beklemeyiz, gerçeği tanıması yeterlidir. Mesela bir devlet adamının, "Harb'e girmezsek bizi yerler" diye paniğe kapılmaması gerekir. İttihatçılar orduyu da modernleştirmiş oldukları için beklemeleri ve saldırıya uğrarlarsa saldırmaları gerekirdi. İlla ki bir tarafa katılmanın manası olmadığı gibi Almanya gibi zayıf kalan bir kuvvetle ittifak etmek çok lüzumsuzdu.
Dur yolcu! bilmeden gelip bastığın Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın Bir vatan kalbinin attığı yerdir. Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda İstiklal uğrunda, namus yolunda Can veren Mehmet'in yattığı yerdir. Bu tümsek, koparken büyük zelzele, Son vatan parçası geçerken ele, Mehmed'in düşmanı boğduğu sele Mübarek kanının akıttığı yerdir. Düşün ki, haşr olan kan, kemik eti Yaptığı bu tümsek, amansız çetin Bir harbin sonunda bütün milletin Hürriyet zevkini tattığı yerdir. Necmettin Halil ONAN Deniz ve kara savaşlarında canlarını ülke uğruna siper eden erinden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e kadar tüm şehitlerimizin, gazilerimizin ve vatan sevdalılarımızın ruhları şad olsun.
564 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.