Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
7 Şubat Çarşamba günü Balıkesir'de pek şiddetli bir yağmur yağıyordu. Mustafa Kemal, bugün öğle namazını büyük bir cemaatle kılmak için Zağanos Camii'ne geldi. Mustafa Kemal, Zağanos Paşa Camii'nden içeri adımını attığı anda, "tekbir" sesleri yeri göğü inletiyordu. Yanında yolu açarak yürüyen Hafız Hüseyin'e dönerek, "Allah'ın evinden daha rahat ev olabilir mi? İnsanın gönlüne huzur doluyor," dedi. Yavaş yavaş, caminin içinde ruhlara dolan bir sessizlik egemen oldu. Namazdan ve şehitler için okunan mevlitten sonra, Mustafa Kemal, minbere çıkarak bir hutbe söyledi. Hutbe bittiğinde minberden aşağı indi ve çeşitli kişiler tarafından sorulan yirmiyi aşkın soruyu yazdıktan sonra, her birine birer birer cevap verdi. Hutbe hakkındaki ilk soruya verdiği cevapta, "Hutbeden maksat, ahalinin tenvir (aydınlatılması) ve irşadıdır (yol gösterilmesidir); başka bir şey değildir," dedi.
Sayfa 278Kitabı okudu
Hutbeyi kısa tutmak
___ Hatiplerin dikkat etmeleri gereken bir husus vardır, o da şudur. Hutbenin kısa olmasıdır. Peygamber (sallallahu aleyhi vesselem) hutbelerini kısa okur uzatmazdı. Hatip cemaate bir şey aktarmak isterse hutbeden önce vaaz edip aktarsın, hutbe kısaltmak sünnet olduğu gibi bir çok memur cuma namazına gitmek istemeyen amirleri tarafından sıkıştırılmakta olduğundan onu nazarı itibare almak gerekir. ___
Reklam
PEYGAMBER EFENDİMİZİN İLK CUMA HUTBESİ
Cuma, cemiyet ve cemaat gibi toplanma manasındadır ve cuma günü, Müslümanların bayramıdır. Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, Medîne-i Münevvere’ye hicret ederlerken Kubâ’da, Amr bin Avf oğullarına müsafir oldu. Orada, pazartesi, salı, çarşamba ve perşembe günleri kalıp Kubâ Mescidi’nin temelini attılar. Sonra cuma günü Medine’ye
Mustafa Kemal Paşa Balıkesir Hutbesi
"Ey millet! Allah birdir, şânı büyüktür! Allah'ın selâmeti, âtıfeti ve hayrı üzerinize olsun! Peygamberimiz Efendimiz hazretleri, Cenabı Hak tarafından insanlara hakayık-ı diniyeyi tebliğe memur ve resul olmuştur. Kanun-i Esasi, cümlemizce malumdur ki Kur'an-ı azimüşşandaki nusûstur. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz, son
İran'da ortalık karışıyor, Şiîlik ilan ediliyor...
Şah İsmail'in asıl meselesi ise Şiiliğin ilanı idi. Konuyu etrafıyla müzakere etti. Emirler üç yüz bin kişiye yakın Tebriz ahalisinin neredeyse dörtte üçünün Sünni olduğunu ve aralarında "Biz Şii Padişah istemiyoruz." diye konuştuklarını, Şiiliğin ilan edilmesine karşı çıkabilecekleri ve bunun büyük bir tehlike olabileceğini söylediler. Şah İsmail, "Kimseden korkmuyorum. Allah ve On İki İmam benimledir. Eğer bir söz söylenirse kılıcımı çeker ve kimseyi sağ bırakmam." dedi. Ertesi gün Tebriz Cuma Camii'nde Kızılbaşlar ahalinin arasına tepeden tırnağa silahlı olarak karıştılar. Neredeyse iki Tebrizlinin arasında bir Kızılbaş bulunuyordu. Şah İsmail de elinde kılıcıyla minberin yanında duruyordu. Mevlana Ahmed-i Erdebilî minbere çıkıp On İki İmam adına hutbe okudu. Kaynaklara göre camidekilerin yarısı bundan memnuniyet duydular. Geri kalanlar rahatsız olup kıpırdanmaya başlayınca Kızılbaşlar hemen kılıçlarını çekip onları susturdular", Ezan'a "Eşhedü enne Aliyye veliyullah" ve "Hayyi alâ hayrul-amel" "Muhammed ve Ali hayrü'l-beşer" sözleri ilave edildi. Hutbeden sonra Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Emeviler ve Abbasilere lanet okundu. Bundan sonra her yerde ilk üç halifeye lanet okunması, okumayanların katledilmesi", Sünniler gibi namaz kılanların başlarının kesilmesi, Şah'ın zuhurundan önce Safevilere ve Şiilere sevgi duyanlara zulmeden Sünnilerin intikam ateşinde yakılmaları emredildi. Bundan sonra Azerbaycan'da pek çok kişi öldürüldü.
Sayfa 68
Arınma ve Korunma Ayı RAMAZAN
Allah'ın Resûlü Hz. Muhammed (s.a.s.), ashabını çeşitli vesilelerle aydınlatıyor, Cahiliyye döneminin karanlıklarını birer birer silmeye çalışıyor ve bunun için her türlü vesile ve imkânlardan istifade ediyordu. Çok önemli bulduğu hususları zaman zaman hutbeden dile getiriyordu. Bir defasında, yine çok önemli konulardan birisi olan Ramazan ile ilgili bilgilendirici konuşma yapmak istemiş ve bunu hutbede dile getirmişti. Selman-ı Farisî konuyu şöyle rivayet etmektedir: Allah'ın Resûlü, Şaban'ın son gününde bize bir hutbe irad ederek dedi ki: “Ey insanlar! Ramazan ayı büyük ve bereketli bir aydır. Sizin kapınıza dayanmaktadır. Öyle bir aydır ki, onda bir gece vardır, bin aydan daha üstündür. Allah, bu ayın orucunu farz, gece ibadetini nafile kılmıştır. Kim ki hayırdan bir hasletle bu ayda Allah'a yaklaşırsa, tıpkı başka aylarda farz vazifesini yerine getiren bir kimse gibi olur. Kim ki bu Ramazan ayında bir farzı yerine getirirse, başka aylarda yetmiş farzı yerine getiren bir kimse gibidir . Bu ay sabır ayıdır. Sabrın karşılığı da cennettir. Bu ay yardımlaşmanın, hâl hatır sormanın ayıdır . Bu öyle bir aydır ki, mü'minin rızkı bu ayda artar. Kim ki bu ayda oruçlu bir kimseye iftar yemeği verirse, onun günahlarına mağfiret olur. Onun boynunun ateşten azad edilmesine vesile olur ve onun ecri gibi iftara gelene de ecir verilir, onun ecrinden de hiçbir şey eksilmez.”
Sayfa 23 - 2.ciltKitabı okudu
Reklam
Peygamberimizin Ramazan İle İlgili Hutbesi
Allah'ın Resûlü Hz. Muhammed (s.a.s.), ashabını çeşitli vesilelerle aydınlatıyor, Cahiliyye döneminin karanlıklarını birer birer silmeye çalışıyordu. Bunun için her türlü vesile ve imkândan istifade ediyor, çok önemli bulduğu hususları hutbeden dile getiriyordu. Bir defasında yine çok önemli konulardan birisi olan Ramazan ile ilgili bilgilendirici konuşma yapmak istemiş ve bunu hutbeden dile getirmişti. Selman-ı Farisî konuyu şöyle rivayet etmektedir: Allah'ın Resûlü, Şaban'ın son gününde bize bir hutbe irad ederek dedi ki: “Ey insanlar! Ramazan ayı büyük ve bereketli bir aydır. Sizin kapınıza dayanmaktadır. Öyle bir aydir ki, onda bir gece vardır, bin aydan daha üstündür. Allah, bu ayın orucunu farz, gece ibadetini nafile kılmıştır. Kim ki hayırdan bir hasletle bu ayda Allah'a yaklaşırsa, tıpkı başka aylarda farz vazifesini yerine getiren bir kimse gibi olur. Kim ki bu Ramazan ayında bir farzı yerine getirirse başka aylarda yetmiş farzı yerine getiren bir kimse gibidir. Bu ay sabır ayıdır. Sabrın karşılığı da cennettir. Bu ay yardımlaşmanın, hal hatır sormanın ayıdır . Bu öyle bir aydır ki, mü'minin rızkı bu ayda artar. Kim ki bu ayda oruçlu bir kimseye iftar yemeği verirse, onun günahlarına mağfiret olur. Onun boynunun ateşten azad edilmesine vesile olur ve onun ecri gibi iftara gelene de ecir verilir, onun ecrinden de hiçbir şey eksilmez."
AHH OSMANLI..
Ankara'da bir kurumda genel müdürüm.. Bazı problemler yaşamış ve eşimden boşanmıştım. Uzun süre geçmişti.. Bi ara çok yıpranmış, dengemi kaybetmiş olduğumdan, toparlanayım diye kurum bana bir ay mazeret izni vermişti. Bu süre zarfında yeni bir evlilik yaptım ve eşimle birlikte Uzakdoğu seyahatine çıktım. Yolumuz Endonezya'ya uzandı. Başkent
Şah İsmail’in asıl meselesi ise Şiîliğin ilanı idi. Konuyu etrafıyla müzakere etti. Emirler üç yüz bin kişiye yakın Tebriz ahalisinin neredeyse dörtte üçünün Sünnî olduğunu ve aralannda “Biz Şiî Padişah istemiyoruz.” diye konuştuklarını, Şiîliğin ilan edilmesine karşı çıkabilecekleri ve bunun büyük bir tehlike olabileceğini söylediler. Şah İsmaü, “Kimseden korkmuyorum. Allah ve On îki İmam benimledir. Eğer bir söz söylenirse kılıcımı çeker ve kimseyi sağ bırakmam.” dedi. Ertesi gün Tebriz Cuma Camii’nde Kızılbaşlar ahalinin arasına tepeden tırnağa silahlı olarak karıştılar. Neredeyse iki Tebriz'linin arasında bir Kızılbaş bulunuyordu. Şah İsmail de elinde kılıcıyla minberin yanında duruyordu. Mevlana Ahmed-i Erdebîli minbere çıkıp On İki İmam adına hutbe okudu. Kaynaklara göre camidekilerin yansı bundan memnuniyet duydular. Geri kalanlar rahatsız olup kıpırdanmaya başlayınca Kızılbaşlar hemen kılıçlannı çekip onları susturdular. Ezan’a “Eşhedü enne Aliyye veliyullah” ve “Hayyi alâ hayrül-amel” “Muhammed ve Ali hayrü’l-beşer”sözleri ilave edildi. Hutbeden sonra Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Emevîler ve Abbasilere lanet okundu. Bundan sonra her yerde ilk üç halifeye lanet okunması, okumayanların katledilmesi,Sünnîler gibi namaz kılanların başlarının kesilmesi, Şah’ın zuhurundan önce Safevîlere ve Şiilere sevgi duyanlara zulmeden Sünnîlerin intikam ateşinde yakılmaları emredildi. Bundan sonra Azerbaycan’da pek çok kişi öldürüldü
Ankara'da bir kurumda bir genel müdürden: Ailevi problemler yaşamış ve eşimden boşanmıştım. Psikolojik olarak çok yıpranmış, dengemi kaybetmiştim. Başarılı bir yönetici olmam sebiyle toparlanayım diye kurum bana bir ay mazeret izni vermişti. Bu süre zarfında yeni bir evlilik yaptım ve kafayı toparlamak için yeni eşimle birlikte Uzak Doğu
Reklam
Singapur
Şehrin büyük cami sayılan Şakirun Camii'nde bir konferansa, daha doğrusu ön hutbeye davetliydim. Hutbeden evvel konferans dinleniyor. Bazı insanlar Osmanlı'nın 16.yüzyılda Portekizlilere karşı Açe Sultanlığı'nı korumak için gönderilen donanmadan bahsediyorlar.
Sayfa 263Kitabı okudu
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.