Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
- " (...) Yaldızlı (boş) lâflarla fazilet bağdaşmaz..."
Sayfa 143 - Konfüçyüs İBDA YayınlarıKitabı okudu
Sır İçinde Sır...
- " (…) Kâinat, insan için, insan da Allah’ın marifetine ulaşması için yaratıldı; Allah’ın marifeti?.. Allah’ın sırrı insan, insanın en büyük sırrı Allah; tesir edici eser hüviyetindeki insanda, -âlemde insan!-, aşkın ve sonsuz bir şey, ama yine insan haddinde kalan..."
İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
- " (...) Doğru olan şeyi görmek, fakat bunu yapamamak, cesaretsizliktir."
Sayfa 143 - Konfüçyüs İBDA YayınlarıKitabı okudu
GÖLGENİN MAHİYETİ...
- " (...) Her şey, kendi mahiyeti ile şeydir! Bu sözümüz, "zıl-gölge" de doğru olmuyor. Bir şeyin zıllı, aksi, gölgesi, hayâlî ve aynadaki görüntüsü, kendi mahiyeti ile zıl ve aks olmayıp, kendilerini meydana getiren aslın mahiyeti ile zıl ve aks olmuştur; çünkü görüntünün ve gölgenin mahiyeti yoktur. Gölgede bulunan mahiyet, onu meydana getiren asıl şeyin mahiyetidir. O hâlde asıl gölgesine, gölgenin kendisinden daha yakındır. Çünkü gölgenin kendi mahiyeti yoktur.!.."
Sayfa 10 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
HIRİSTİYAN MİSTİSİZMİ...
- " (...) Hıristiyan Haç'ı bu dine bağlı mistik ve esrarengiz örgütlerce kendi başına sihirli bir gücü temsil eder. Hıristiyan mistisizminde haç, hem "gül" hem de "nur" demektir. Avrupa'nın en gizli örgütlerinden biri olan "Gül ve Haç", bu inançtan doğmuş fakat geçen zamanla birlikte sapkın siyasî buudlara ulaşmış, okültik bir örgütlenmeydi. Avrupa'nın en ünlü Grail (İsa'nın kanıyla doldurulan kupa) efsaneleri de benzer şekilde okültik anlatımlardı."
Sayfa 294 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Fazlalıklar...
- " (...) Eski insanlar sözlerinde fazlalığa kaçmamışlardır. Çünkü yaptıkları işlerde başarıya erişemeyeceklerinden korkmuşlardır."
Sayfa 144 - Konfüçyüs İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ümm-ül Kitab...
- " (…) Peşin hükmümüz, hiçbir şeyin mücerredinin sonuna kadar hâlledilemeyeceğidir. Bunun böyle olması gerekir; çünkü, varlığın ve bilginin ilk prensiblerini arayan “ontoloji – varlıkbilim” ve “epistemoloji - bilgi teorisi- marifet nazariyesi”, bilgisizlikle kuşatılmıştır ve kimi de, yeni fizik dolayısıyla yeni zannedilen, aslında eskilerin eskisi “örtülü düzen”den dem vurmuştur. Eşya ve hâdiseyi raksettiren keyfiyet nerede? Hemen söyleyelim ki, “Levh-i Mahfuz”da; olmuş ve olacak işlerin tafsil levhası. “Ümm-ül Kitab” diye Kur’ân’da geçer..."
İBDA YayınlarıKitabı okudu
Edeb...
- " (...) "Din, edeb demektir!" buyuruyor Allah Resûlü. Edeb hadlere riayettir; hadlere riayet ise, "ruh, akıl ve ahlâk" ölçü ve ölçülendirmelerinin kendilerinden, bunu gösteren topyekûn insan faaliyetlerinin verimlerine kadar her şeyi kapsar. Her şeyi!"
Sayfa 218 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Hikmet ve hakikatleri katletmemenin yolu, "benzerler" genellemesi içinde yer alan "mânâları", seçme gereken yerde veya özel ele alışta, kendilerini temin ve tâyin eden unsurlarıyla kavrayabilmekten geçer.
MÂNÂ ve HASTALIK...
- " (...) İnsanlar her şeyde ve herkeste bir "mânâ" bulmaya çalışıyorlar; çağımızın bir hastalığı bu... Pratikle uzaktan yakından ilgisi olmayan, ama kendini bütün çağlardan daha pratik sanan bir çağda yaşıyoruz!"
Sayfa 639 - Picasso İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
KADER ve İRADÎ HÜRRİYET...
- " (...) "Zorunluluk" ve "hürriyet"in, "kader" ile "iradî hürriyet"in, asılda bir olduğunu gösteren en güzel misâl rüyâlardır. Rüyâ, görenle görünenin birliği hâlinde, bir yönüyle görmenin ve görünenin elimizde olmaması, diğer yönüyle de bütün kayıtlardan azâde olmamız sebebiyle, hem "zorunluluk" ve hem de "hürriyet" alanıdır."
Sayfa 577 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
ŞİDDETLE "BİR"...
- " (...) Allah, gayrı şahsî bir ilk illet değil, faaldir... Mutlak tevhid mümkün değildir... Allah, şiddetle Bir'dir; bu öyle bir Bir'dir ki, sayı kavrayışına girmez, bir kasıt belirtmek için ona, sayı dışı mânâsına "şiddetle Bir" denmiştir... İmam-ı Gazâlî, Şah-ı Nakşibend, İmam-ı Azam'ın bu sözlerinden sonra, İmam-ı Şâfiî Hazretleri: İman tam olduğu zaman isbat yoktur... Allah, sırların sırrı Zât'ına delâlet eden isimlerine nisbetle, bir tuğra isim ve bütün isimlere şamildir..."
Sayfa 146 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Şuuraltı ve Ruh...
- " (...) Jung, "şuur, şuuraltının gecikmiş bir filizidir!" derken, yâni şuuru, şuuraltının ardından gelmiş olarak bir nevi aklı ruha bağlı bir keyfiyet olarak gösterirken, daha haklıdır; onun için şuuraltı, karanlığı değil, aydınlığın yeridir... Ve Vahdet sırrına ne kadar yaklaşmış olduğunu gösteren şu söz: Eğer şuuraltı kişileşebilseydi, orada kadın ve erkek, genç ve ihtiyar, 2 milyon sene kadar insanlığın tecrübeleriyle dopdolu olurdu... Hani şu, İslâm tasavvufunun ifâdelendirdiği mânâ: Ruh birdir ve kalb hakikati hâlinde nefsle birleşince, senlik, benlik meydana geldi. Ruh, tekâmül edip de arş üstü emirler âleminde yerini alınca, "kişi mevzuunu bulamaz ki ben desin!" hikmeti içinde, "zat sırrı neyse o", bu birlik olur."
Sayfa 39 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Lisan...
- " (...) Lisân, gönlün aynasıdır; gönül ruhun aynası; ruh, insanî hakikatin aynası; insanî hakikat Allah'ın aynası... Gaibin hakikatleri bu kadar mesafe ve basamak atlayıp lisâna gelir. Orada lâfız (ifâde) şekline bürünüp istidatlıların kulağına erişir."
Sayfa 408 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
İKİZ KULELER GERÇEĞİ...
- " (...) Tedaî: Kıçına tekme, enseye tokat, başına çuval; bunlar bahsettiğimiz zümre veya bütün gelmiş geçmiş, geçmişi tenekeliler soyu boyunca bundan başka bir şey olamadılar, olamazlar. Bizsiz olamayacaklardır da. Pislik hazcı tipinin dışındaki "bütün hayâlleri" gerçeği yönlendiren ve eline geçen fırsatı yiğitçe değerlendiren din gerçekçileridir ki, -onlar yalnız Allah'ın emirlerini dinlerler-, senin gerçekçilik adına Amerika'nın helâ taşlarını yıkadığın yerlerde, ikiz kuleleri zeminle bir edip "super devlet" palavrasını yerle yeksan ederler.
Sayfa 212 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
237 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.