Umutsuzluk,
"Umut çok uzun sürdü,artık umutsuzluğa dönüşmeye başladı. " [Kazancakis, günaha son çağrı]
Sayfa 64 - Sel yayıncılık
Onbaşı Buka'dan Eri Ögircik'e Sevda Üzerine Söylevi
" Tanrı insanı var etmiş. Bakmış eksiği var, us vermiş. Yine yetmemiş, sol göğsünün altına yürek koymuş. Yürek boş kalmasın diye seviyi yaratmış. Her işe karışmış Tanrı. Her işe düzen vermiş, ama yüreğin işlerine karışmamış. Kendi sevgisinde bile yüreği özgür bırakmış. Eğer yalnız kendi sevgisiyle doldursaymış yüreği, sevi diye hiçbir dert kalmayacakmış. Ama insanlar sevsin istemiş ve yüreklerini kendilerince doldursun istemiş. Beni anladın mı ? " Başını salladı Ögürcik. " Anladım..." " Gönül bu; ne zaman nereye düşeceği, ne zaman kimi seveceği belli olmaz. Dağlara bakar, dağları sever. Ağaca bakar, ağacı sever. Senin gibi, suyun başında bir kara saç görür, tutar onu sever. Kim ne diyebilir? Kimseye söz düşmez. Ha, şimdi bana sorarsan ne yapayım diye: Derim ki sev! Sevgi iyidir be Ögürcik. Özlersin, özlersen yaşarsın. Hem de iyi yaşarsın. Hem canını hem sevgini korursun. Bunun başka emi, çaresi yok. Yüreğin sev diyorsa seveceksin!" Ögürcik minnet dolu gözlerle Onbaşı Buka'ya baktı..
Sayfa 123Kitabı okudu
Reklam
528 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Kalemiyle ilk kez tanıştığım yazarlardan biri Dan Brown. Kitap ilk başlarda çok sürükleyiciydi. Daha sonra çok fazla terim ve bilgi vermeye başladı. Bi ara yarım bıraksam mı diye düşündüm. Sonra zorla okumaya devam ettim. Ama iyiki de etmişim çünkü sona doğru soluksuz okudum. Eğer böyle macera, polisiye seviyosanız bi şans verebilirsiniz. #OKUDUMBİTTİ #ALINTI Dan Brown; Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar'dan sonra Kayıp Sembol'de insanlığın yüzyıllardır beklediği bir gerçeğin peşinde... Harvard Simgebilim Profesörü Robert Langdon, Kongre Binasında konferans vermesi için yakın bir arkadaşından davet alır. Ancak, Washington'a varır varmaz oldukça garip bir durumla karşı karşıya kalan profesör, kendini korkunç bir oyunun ortasında bulur. Kongre Binas'na bırakılmış olan bir sembolün -yakın arkadaşı Peter Solomon'ın kesik eli- varlığını haber veren bir telefon, Langdon'ı hiç de yabancısı olmadığı bir dünyaya davet etmektedir. Antikçağlarda kullanılan bu sembolik çağrı, daveti alan kişiyi ezoterik bilgeliğin hüküm sürdüğü, çok eskilerde kalmış kayıp bir dünyaya sürükleyecektir. Sonu belli olmayan bu mistik daveti arkadaşını kurtarmak için kabul eden Langdon, bir anda masonik sırların, saklı kalmış tarihin ve o güne dek görmediği yerlerin gizli dünyasında inanılmaz bir gerçekle yüzleşmek zorunda kalır. Artık cevaplanması gereken sorular vardır: İnsanlığın Altın Çağı, açılmaması gereken bir kapının aralığından sırlarıyla birlikte yok mu olacak, yoksa hikmetin ışığında tüm soruların cevapları mı bulunacaktır?...
Kayıp Sembol
Kayıp SembolDan Brown · Altin Kitaplar · 200917,7bin okunma
Çağrı Balladı
“İçimiz dışımıza kolay yansır, Saklasak saklamasak.”
İnsanın Evrimi
Yaşam, dünyada tek hücreli olacak biçimde başladı, milyarlarca yıl sonra yeterince seçilim baskısı birikip, yeni yaşam alanları işgal edildiğinde çok hücreli yaşam evrimleşti. Bu çok hücrelilerin, etrafımızda gördüğümüz genel karmaşıklık düzeyine erişebilmesi için yüz milyonlarca yıllık evrim gerekti ve nihayetinde tüm canlılar kapsamlı bir türleşme sürecinden geçerek bugün gördüğümüz türlerin ve tür gruplarının temelini attı. İnsan da bu taksonomik şubelerden biri olan primatlar altında evrimleşmiş türlerden birisi.
Sayfa 168 - Bilim ve Gelecek KitaplığıKitabı okudu
Es'ad b. Zürâre (ra)
Efendimiz (sas) bu altı kişilik küçük çadırın sakinlerinin yanına vardı, kendini tanıttı, onları tanıdı ve sonra konuşmalar başladı. Allah Resûlü (sas) önce onların ne maksatla Mekke'ye geldiklerini sordu. Onlar maksatlarının sadece hac olduğunu söylediler. Bunu Efendimiz (sas) niye sordu sizce? Hemen direkt konuya girseydi olmaz mıydı? Hayır, olmazdı. Allah Resûlü (sas) öncelikle onları biraz tanımak istiyordu. Hassasiyetlerini. özelliklerini biraz bilmek istiyordu ki konuşulacak sözler onun üzerine bina olsun. Doğrudur, tüm insanlık tevhide davet edilmiştir. Çağrı ve davet bir tanedir ama bunun usul ve üslubu belki bin tanedir. Muhatap değişince hitap değişir, muhatap değişince muhteva değişir. Efendimiz (sas) asla bizim gibi her önüne gelenle aynı üslup ve usul ile konuşmamış; muhataplarının durumlarına, seviyelerine, hassasiyetlerine göre davranmıştı.
Sayfa 135
Reklam
637 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.