Çalışkanlık her türlü yokluğun ve zorluğun üstesinden gelebilir.
Ulusal amaç belli olmustur. Ona ulaşacak yolları bulmak zor değildir. Önemli olan, çetin olan o yollar üstünde çalışmaktır. Denebilir ki, hiçbir ihtiyacımız yoktur. Yalnız bir tek seye ihtiyacımız vardır, çok çalışkan olmak.
Toplumsal hastalıklarımızı incelersek, temel olarak bundan başka önemli bir hastalık bulamayiz. Hastalık budur. O halde ilk işimiz bu hastalığı temelden iyileştirmektir. Ulusu çalışkan yapmaktır. Varlık ve onun doğal sonucu olan bolluk ve mutluluk, yalnız ve ancak çalışanların hakkıdır.
Atatürk
İmam Câfer-i Sadık ise şunu söylemiştir: "Dilinizi kullanmaksızın çocuklarınızı iyiliğe çağırın. Böylece çocuklarınız sizden takva, çalışkanlık, namaz ve iyilik görsün ve sizi örnek edinsin."
[Maverdi, el-Emsal ve'l-Hikem, s. 219]
"Merhamet, cömertlik, muhabbet, çalışkanlık, tevazu, sadakat ve cesaret. Bunların hepsi karşılıksızdır. İnsanı müebbet tesellisizliğe mahkum eder. Zehirler. Ve tabii ki öldürür. "
Sana özgü, içinde zaten olan samimiyet, ağırbaşlılık,çalışkanlık, hazlardan kaçınma, yazgına düşenlerden şikayet etmeme, azla yetinme; nazik, özgür, gayretli birisi olma, gevezelik etmeme ve düşüncelilik gibi özelliklerini açığa çıkar. Doğuştan sahip olmama veya yetersizlik gibi bahanelere başvurmadan ne çok erdemi açığa çıkarabileceğini kavrayamıyor musun? Hayır, hala bilerek kaçınıyorsun bundan. Yoksa doğuştan sahip olmadığın nitelikler midir seni söylenmeye, paragözlüğe, dalkavukluğa, zayıf bedenini suçlamaya, pohpohlanmaya, böbürlenmeye kafa karışıklığına zorlayan? Tanrılar adına, hayır! Uzun zaman önce kendini bunlardan kurtarabilirdin. O zaman zihninin yavaşlığı ve kavrayış kıtlığın yüzünden suçlanabilirdin belki. Böyle bir durumun da tembellikle keyfini sürmen değil, sebat ve çalışmayla üstesinden gelmem gerekir.
Weber'e göre Protestanlık, bir taraftan çalışkanlık bir taraftan da "dünya nimetlerinden kaçınma" (İslami tabirle "zühd") öğütlediği için "sermaye birikimi" oluşturmuş, bu sayede de "burjuvazi"yi ortaya çıkarmıştır.