Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tabii canım :D
Babasının okuldaki durumunu bilmeyen yalnız üç arkadaş çıktı sınıfta. Öbürlerinin hepsinin de babaları sınıflarının birincisiymiş.
Çıldırmış olmalı :D
— Anladım... Ne işi yapıyorsun? — İş işte. Sabahtan akşama kadar kahvelerde oturuyorum. — Peki iş? — Allah Allah... Kahvelerde oturuyorum kardeşim. Keyfimden oturmuyorum ya. iş icabı... — Yaa... Oh oh... Demek kahve işletiyorsun? — Yok canım. Kahve mahve işlettiğim yok. Nerde bir kahve görsem girip oturuyorum..
Reklam
Kalp hastalıklarından korunmanın yolları.
Bir adam Ömer bin Abdü'l-aziz'e gelerek: "Ne zaman konuşayım?" diye sordu. O da: "Ne zaman içinden bir konuşma duygusu gelmezse canım susmak isterse, o zaman konuş" dedi. Adam yine: "Ne zaman susayım? diye sordu. O da: "Canın ne zaman konuşmak isterse, işte o zaman sus" diye cevap verdi.
:D
Ben aralık ayının ortalarına doğru Ankara'ya döneceğim. Şimdilik işleri tek başına Aziz Nesin'in üzerine bırakmama imkân yok. Henüz siyasi bakımdan da, mizah seviyesi bakımından da kontrole muhtaç.
Sayfa 107Kitabı okudu
DTCF'nin iç yüzü
BİR FAKÜLTENİN İÇ YÜZÜ Ulus Meydanından Yenişehir’e doğru muazzam büyük caddenin üzerinde uzayan bir bina var. Alnında, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” yazılı. Hayran hayran bakıyorsunuz. Ne güzel bina, ne büyük söz. Hele bir de içeri girin. Korkmayın, çekinmeyin. Bu fakültenin içini, dışını ben çok iyi bilirim. Dört yıl orada bulundum. Ben
Reklam
Ne esirgemesi ayol canım kurban :D
“Bütün mirasını sizden esirgemeyen birinden siz, ekmeğinizi, yemeğinizi esirgeyebilir misiniz?”
:D:D
– Ölüyorum!.. – Canım hiç olmazsa pastadan ölüyorsun... “Böylesi ölüm, dost başına!”
Ha ha böyle tiplerden uzak durmak gerek :D
– Cümle başına gelen harfler, büyük harfle yazılır, dedim. – Ben, böyle yazıyorum! dedi. – “Dahi” anlamına gelen “de”ler ayrı yazılır, dedim. – Boş ver, dedi, ben canım nasıl isterse öyle yazarım. Eh, ne yapalım, vicdan hürriyeti var, nasıl isterse öyle düşünür. – Soru eki olan “mi”ler de ayrı yazılır, dedim. – Yahu, ne kalıplaşmış insanlarsınız, dedi, ben bütün kuralları kaldırıp attım. Kural mural takmıyorum. – Noktalama işaretleri de yanlış. Canının istediği yere virgül, canının istediği yere nokta, soru işareti koymuşsun. Gerçekten de öyle yapmış. Süs gibi yazının orasına burasına, yerli yersiz noktalama işaretleri serpiştirmiş. – Beni kimse anlamıyor yahu, dedi, Türkçe öğretmeniyle de buyüzden atıştık. Herifi dövecektim... – Aman aslanım, hikâyen çok güzel...
Malumpaşa'nın 15.09.1947 günlü ikinci sayısında "Mahkeme Koridorlarında" köşesinde "Gün Uğursuzun" başlıklı bir yazı yayımlanmıştı. Aynı yazı bu sayının üçüncü sayfasına yeniden konmuştur. Yedi-Sekiz Paşa · 13 Mayıs 1949 · Sayı: 3 Gazetenin bu sayısında toplatma haberi yoktur. Birinci sayfadan "Ne Mutlu Tokum
Reklam
Malumpaşa'nın 15.09.1947 günlü ikinci sayısında "Mahkeme Koridorlarında" köşesinde "Gün Uğursuzun" başlıklı bir yazı yayımlanmıştı. Aynı yazı bu sayının üçüncü sayfasına yeniden konmuştur. Yedi-Sekiz Paşa · 13 Mayıs 1949 · Sayı: 3 Gazetenin bu sayısında toplatma haberi yoktur. Birinci sayfadan "Ne Mutlu Tokum
Rıfat Ilgaz'ın hastaneye yatışı ile ilgili, Başdan gazetesinin, 28.1.1949 gün ve 25. sayısında şu haber verilmiştir: "... hastaneden çıkan Ilgaz, on gün kadar savcılıkta ifadeler ve muhakemelerle meşgul olmuş ve tekrar hastalığı arttığından yatağa düşmüştür. Rıfat'ı para ile yatıracak bir hastane dahi bulunamamış, nihayet Vali Vekili Haluk
:D
-Biliyor musun, dedim, kitapta benim için öldü diye yazmışlar. Başını işinden kaldırmadan, -Yok canım, yalandır... İnanma! dedi. -Yani, laf mı söylüyorsun sen? Yok bir de inanacaktım!
Sayfa 118 - Adam YayınlarıKitabı okudu
40 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.