Kadın konusunda çoğu erkekten daha talihsizdi, sonunda evlendi, bir bebekleri oldu ve iki-üç yıl her şey yolunda giderken birden karısı sabahın dördünde dönmeye başladı eve "nerdeydin?" diye sorduğunda, "bana ruhunu açıyor, konuşuyor benimle, sen benimle hiç konuşmuyorsun, sıkıcısın ... " dedi karısı.
Howie adamın kim olduğunu öğrendi, genç biriydi, annesi ile yaşıyor, sanatla ilgileniyordu.
karısı geceleri dışarda geçirirken Howie günde on üç saat çalışıyordu evi geçindirebilmek için ve karısının dışarı çıkmadığı bir gece sevgilisi aradı sabahın üçünde, telefonu Howie açtı, adam "Jane'le görüşmek istiyorum," dedi ve ahizeyi karısına uzattı Howie.
bir saat yirmi beş dakika konuştular.
telefonu kapattıktan sonra karısı Howie'ye, "seninle sevişirken onu düşünüyorum," dedi.
"bu iş burda biter," dedi Howie.
boşandılar.
geçen gece yeni sevgilisi ile ziyaretime geldi Howie, hoş kızdı sevgilisi ama topaldı, bastonla yürüyordu.
oturup içtik, sohbet ettik, kız içmedi ama, ve Howie onun için bulundurduğum koltukta oturdu, çok iridir Howie, durmadan içki ve puro içti, her zamankinden farksız görünüyor, farksız konuşuyordu ama birkaç saat içtikten sonra, "umurumda değil. hiçbir şey canımı sıkmıyor artık. hiçbir şeyin önemi yok," dedi bana.
giderlerken Howie'nin koca kamyonu ile park yerinden geri geri çıkışını izledim hızlı kız arkadaşı dim dik sağında ön camdan Howie'nin purosunun parlayan ateşini gördüm ve onun neler hissettiğini bilmiyorum ama ben her şey benim başıma gelmiş gibi bir sızı duydum içimde.