Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her şeyden önce, bir sanatın uygulanmasında disipline gereksinim duyulur. Eğer ben bir şeyi salt "canım istiyor" diye yapıyorsam, benim için bu eğlenceli ve güzel bir uğraş olabilir. Ne var ki disiplinli bir şekilde çalışmadığım için o sanatta ustalaşabilmem olanaksızdır.
Sayfa 128Kitabı okudu
4. Bölüm, Sevginin Uygulanması
İster marangozluk olsun, ister doktorluk, ister sevme sanatı; hangisini ele alırsak alalım, her sanatın uygulamasında bazı genel gereksinimler vardır. Her şeyden önce, bir sanatın uygulanmasında disipline gereksinim duyulur. Eğer ben bir şeyi salt "canım istiyor" diye yapıyorsam, benim için bu eğlenceli ve güzel bir uğraş olabilir. Ne var ki disiplinli bir şekilde çalışmadığım için o sanatta ustalaşabilmem olanaksızdır. Ancak sorun sadece belirli bir sanatın uygulanmasında disiplinli olmak (örneğin o sanatı her gün belirli bir süre uygulamak) değil, kişinin tüm yaşamının disiplinli olmasıdır. Çağdaş insanın disiplini ögrenmesinin hiç de güç olmayacağı düşünülebilir. O her gün sekiz saat son derece disiplinli, katı bir şekilde programlanmış bir işte çalışmıyor mu? Ne var ki burada önemli olan çağdaş insanın iş saatleri dışında öz disipline çok az sahip olmasıdır. Çalışmadığı zamanlar aylaklık etmek, rahatlamak, daha yerinde bir deyimle "gevşemek" istemektedir. Bu aylaklığa duyulan istek programlı yaşama bir tepkidir, insan her gün sekiz saat amaçlamadığı biçimde tüm enerjisini harcamak zorunda kalırsa başkaldırır ve bu isyankârlığı çocuksu bir kendi isteklerine düşkünlük biçimini alır. Ardından baskılı yönetime karşı verdiği savaşım onu tüm disiplinlere, akılcı olmayan otoriteler tarafından zorlananlara karşı da kendisinin kabul ettiklerine de güvensiz kılar. Fakat böyle bir disiplin olmazsa yaşam dağınıktır, altüst olur ve belli bir noktada yoğunlaşma sağlanamaz.
Sayfa 128
Reklam
Eğer ben bir şeyi salt canım istiyor diye yapıyorsam, benim için bu eğlenceli ve güzel bir uğraş olabilir. Ne var ki disiplinli bir şekilde çalışmadığım için o sanatta ustalaşabilmem olanaksızdır.
"Politikadaki milliyetçilikten nefret etmelisin. Politikada ve sanatta ve her ne olursa olsun içten, derin ve gerekli olmayan her şeyden nefret etmelisin. Önemi olmayan budalalıklarla kaybedecek zamanın olmamalı. Ciddi bir yaşam sürmelisin. Saçma sapan filmlere canın çekse bile gitme; ucuz gazeteleri okuma; radyo ve televizyondaki aptallıkları dinleme; havadan sudan konuşarak zamanını boşa harcama. Yaşamını kullan."
Sayfa 162 - AyrıntıKitabı okudu
İster marangozluk olsun, ister doktorluk, ister sevme sanatı hangisini ele alırsak alalım, her sanatın uygulamasında bazı genel gereksinimler vardır. Her şeyden önce bir sanatın uygulanmasında, disipline gereksinin duyulur. Eğer ben bir şeyi salt "canım istiyor" diye yapıyorsam, benim için bu eğlenceli ve güzel bir uğraş olabilir. Ne var ki disiplinli bir şekilde çalışmadığım için o sanatta ustalaşabilmem olanaksızdır.
Önce biraz canım yandı ama hoşuma gitti. Önce biraz korktum ama hoşuma gitti.
Reklam
Eğer ben bir şeyi salt "canım istiyor" diye yapıyorsam, benim için bu eğlenceli ve güzel bir uğraş olabilir. Ne var ki disiplinli bir şekilde çalışmadığım için o sanatta ustalaşabilmem olanaksızdır. Ancak sorun sadece belirli bir sanatın uygulanmasında disiplinli olmak değil (örneğin o sanatı her gün belirli bir süre uygulamak) kişinin tüm yaşamının disiplinli olmasıdır. Çağdaş insanın disiplini öğrenmesinin hiç de güç olmayacağı düşünülebilir. O her gün 8 saat son derece disiplinli, katı bir şekilde programlanmış bir işte çalışmıyor mu? Ne var ki burada önemli olan çağdaş insanın iş saatleri dışında öz disipline çok az sahip olmasıdır. Çalışmadığı zamanlar aylaklık etmek, rahatlamak, daha yerinde bir deyimle "gevşemek" istemektedir. Bu aylaklığa duyduğu istek, programlı yaşama duyduğu bir tepkidir. Insan her gün sekiz saat amaçlamadığı biçimde tüm enerjisini harcamak zorunda kalırsa başkaldırır ve bu isyankârlığı çocuksu bir kendi isteklerine düşkünlük biçimini alır. Ardından baskılı yönetime karşı verdiği savaşım, onu tüm disiplinlere karşı akılcı olmayan otoriteler tarafından zorlananlara da, kendisinin kabul ettiklerine de güvensiz kılar. Fakat böyle bir disiplin olmazsa, yaşam dağınıktır, altüst olur ve belli bir noktada yoğunlaşma sağlanamaz.
Sayfa 106Kitabı okudu
Dostum Howie
Kadın konusunda çoğu erkekten daha talihsizdi, sonunda evlendi, bir bebekleri oldu ve iki-üç yıl her şey yolunda giderken birden karısı sabahın dördünde dönmeye başladı eve "nerdeydin?" diye sorduğunda, "bana ruhunu açıyor, konuşuyor benimle, sen benimle hiç konuşmuyorsun, sıkıcısın ... " dedi karısı. Howie adamın kim olduğunu öğrendi, genç biriydi, annesi ile yaşıyor, sanatla ilgileniyordu. karısı geceleri dışarda geçirirken Howie günde on üç saat çalışıyordu evi geçindirebilmek için ve karısının dışarı çıkmadığı bir gece sevgilisi aradı sabahın üçünde, telefonu Howie açtı, adam "Jane'le görüşmek istiyorum," dedi ve ahizeyi karısına uzattı Howie. bir saat yirmi beş dakika konuştular. telefonu kapattıktan sonra karısı Howie'ye, "seninle sevişirken onu düşünüyorum," dedi. "bu iş burda biter," dedi Howie. boşandılar. geçen gece yeni sevgilisi ile ziyaretime geldi Howie, hoş kızdı sevgilisi ama topaldı, bastonla yürüyordu. oturup içtik, sohbet ettik, kız içmedi ama, ve Howie onun için bulundurduğum koltukta oturdu, çok iridir Howie, durmadan içki ve puro içti, her zamankinden farksız görünüyor, farksız konuşuyordu ama birkaç saat içtikten sonra, "umurumda değil. hiçbir şey canımı sıkmıyor artık. hiçbir şeyin önemi yok," dedi bana. giderlerken Howie'nin koca kamyonu ile park yerinden geri geri çıkışını izledim hızlı kız arkadaşı dim dik sağında ön camdan Howie'nin purosunun parlayan ateşini gördüm ve onun neler hissettiğini bilmiyorum ama ben her şey benim başıma gelmiş gibi bir sızı duydum içimde.
Oğuzcum 14.bölümü noktalama işaretleri koymadan yazmış tam 76 sayfa
Ölü mevsimin mort sezonuna rastladınız beni daha önce görseydiniz daha önceleri neredeydiniz neden bana gülmeden cesaret verdiniz gülseydiniz dağılırdı derdiniz bilseniz ne rahat ederdiniz gülerdim tamam oldu artık size sen diye hitap edebilirim yorulmak bilmezdi gücünün son noktasına gelinceye kadar durmazdı vatandaşlarıma benzemiyorum kendimi
Sayfa 473 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
"Politikadaki milliyetçilikten nefret etmelisin. Politikada ve sanatta ve her ne olursa olsun içten, derin ve gerekli olmayan her şeyden nefret etmelisin. Önemi olmayan budalalıklarla kaybedecek zamanın olmamalı. Ciddi bir yaşam sürmelisin. Saçma sapan filmlere canın çekse bile gitme; ucuz gazeteleri okuma; radyo ve televizyondaki aptallıkları dinleme; havadan sudan konuşarak zamanını boşa harcama. Yaşamını kullan."
Sayfa 146 - İngilizceden Çeviren: Münir H. Göle. Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsan yaşlılığında nasıl gençliğini anımsar da bellek şölenleri yaşarsa, çok geçmeden insanlık da gençlik zevklerinin dokunaklı anısını andırır bir ilişki içinde olacak sanatla. Belki sanat daha önce ölümün büyüsünün ona çalım atar göründüğü günümüzdeki kadar derinden ve canlı kavranmamıştı hiç.
Sayfa 159 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Men bende'i Kur'ân'em. Eger can-dârem Men bâk-i reh-i Muhammed Muhtârem Eger nakl kûned cüz în kes ez güftârem Bîzârem ez ô vez ân suhen bîzârem Tende canım olduğu müddetçe ben Kur'an'ın sadık bir bendesiyim. Ben o seçilmiş Ahmed'in (yani Muhammedin ayağının tozuyum. Bu sıfatla, yani Peygamber'in ayağının tozu olarak bir şeref kazandım. Eğer benim hakkımda bundan başka bir söz söyleyen olursa, o sözden de, o sözü söyleyenden de davacıyım, şikâyetçiyim.
Sayfa 108 - Hz. MEVLANA
Ölü mevsimin mort sezonuna rastladınız beni daha önce görseydiniz daha önceleri neredeydiniz neden bana gülmeden cesaret verdiniz gülseydiniz dağılırdı derdiniz bilseniz ne rahat ederdiniz gülerdim tamam oldu artık size sen diye hitap edebilirim yorulmak bilmezdi gücünün son noktasına gelinceye kadar durmazdı vatandaşlarıma benzemiyorum kendimi
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
_Evrenin sırlarını bulmak istiyorsanız; enerji, frekans ve titreşim cinsinden düşünmelisiniz. _3, 6 ve 9 sayılarının azametini bilseydiniz evrenin anahtarını elde edebilirdiniz. _Nefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi, bütün dünyayı aydınlatmaya yeterdi. _Evren enerjiyle doludur. Nesiller sonra makinelerimiz, evrendeki herhangi bir noktadan
84 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.