Milli ordunun üniformasız, postalsız, palaskasız, kütüksüz, matarasız, yemek torbasız, sırt çantasız askerlerine halk alışmıştı, hiç gocunmuyordu artık. Kendileri de yoksuldu, ordu da. Birbirlerine yakışıyorlardı..
Robespierre,Amme selameti encümeninin günlük faaliyetlerinde pek az yazılı emare bırakmıştır. Onun elinden çıkan kararlar azdır. Bu kararlarda ya polis işlerine, ya tevkiflere,yahut da tahliyelere aittir. Umumî politikaya ait kararlarla bahriyeye taalluk eden bazı evraktan başka bir şeye asla imza atmamıştır. Bundan ötürü Robespierre, çantasız bir devlet bakanı,bir başvekil gibi görünmektedir.
Çantasız bir kadına nadiren rastlanır. Salyangoz için kabuğu neyse kadın için de çantası odur. Tek bir farkla; o da kabuğun içinde ne olduğunu bilmemizdir..
Milli ordunun üniformasız, postalsız, palaskasız, kütüksüz, matarasız, yemek torbasız, sırt çantasız askerlerine halk alışmıştı, hiç gocunmuyordu artık. Kendileri de yoksuldu, ordu da. Birbirlerine yakışıyorlardı.
Bir vakit iki asker, uzak bir şehre gitmek için emir alıyorlar. Beraber giderler, tâ yol ikileşir. Bir adam orada bulunur. Onlara der: "Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, onda giden yolculardan ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görür. Soldaki yol ise, menfaati olmamakla beraber, on yolcusundan dokuzu zarar görür. Hem ikisi, kısa ve
Başını kaldırdı. Karşısındaydı. "Onun deli sevgilisi! Sen niye akıllısın sanki? Bugün çantasız gelişin iyi. İğrenç kadın çantaları... Sokakta ellerin boş boş kalmıştır."
Peşəsi onun görkəmini də peşəkarcasına obrazlaşdırıb; sol çiyni həmişə sallaq vəziyyətdə olur, ağır alət çantasının "əl işi" olan bu əyrilik çantasız olanda atamı daha bədbəxt göstərir,; elə bil, anadangəlmə dolu olan ürəyinin ağırlığı onu israrla torpağa doğru dartır və sol çiyni aşağı dartıldıqca sağ çiyni boş-boşuna o qədər yuxarıda qalır ki, onu arxasındakı gözəgörünməz mıxdan çəpinə asılmış gülməli insan müqəvvasına oxşadır, sanki sağ çiyni mıxdan qopsa, indicə yerə düşəcək.