Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Off! İntihar edilebilecek büyüklükte değil ki çay bardakları... Boynuma asacağım kaşıklar da hafif... Bir umutsuzluk olmalı.. Böylesine ders notu, böylesine ikmale bırakılmış bir yaşam tarzı, böylesine paramparçalığın bütünü her şey.. Bir şey olmalı mutlaka kendi ölümüne karar verebilecek güçte... Mesela Tanrı?!
Sayfa 13
Kimi toprakta, kimi saksıda, her yanı yemyeşil bitkilere bo­ğulmuş, hanımellerinin duvarlara tırmandığı, asma çardağıyla gölgelenmiş küçük bir avlu. Rasgele konuvermiş köy işi ucuz ha­sır koltuklardan birine Azize'yi oturtan Abdullah çay getirme ba­hanesiyle hızla mutfağa kaçtı. İşlemeli beyaz örtüsünün üzerinde kristal çay bardakları bulunan kararmış gümüş tepsi ve yüzyılın ilk yansından kalma görüntüsüyle avluya döndüğünde, Azize'nin tekdüze bir sesle yaptığı ikinci açıklamayla çayları neredeyse dö­kecekti.
Reklam
Ses vermeyen tahtalara basarak ilerledim albayım; odanın kapısına varmak üzereydim. Hemen mutfağı düşünmeğe başladım: Eski çayı musluğa dökerim; hepsini değil yalnız suyunu. Islak yaprakları da çöp tenekesine. İki bardak, kaşıklar, tepsi, çay kutusu, demlik, şeker... (Belki yaşantım kolaylaşıyordu; fakat, her olayı daha yaşamadan eskitiyordum böylece. Üstelik hayallerimin içine itirazlar karışıyordu: Kafamda gerinerek uyanan arkadaşım, kadınlar her şeyi başka türlü yapar, diyordu.) Bu sırada mutfağa ulaşmıştım albayım. Her şey düşündüğüm gibi çıktı: Uyanan arkadaşım da, çay bardağına uzanırken, kadın özlemi dolu gözlerle baktı bana. (Ne yapalım? Kadınlarla birlikte yürütemedik hayallerimizi) Yalnız çayla olur mu? dedi gözleriyle. Biliyorsun, karımdan ayrıldım dedim (gözlerimle). Sonra mutfağa gidip rafadan yumurta yaptım, ekmek kızarttım. Fakat bir bezginlik gelmişti üzerimize. (Ben de yorgun hissettim kendimi; mutfağa gidip buz gibi suyla bardakları çalkalamak içimden gelmedi. Oysa, çaydanlığa biraz daha fazla su koyabilirdim önceden.) Hayalimdeki günleri bile böyle küçük hesaplarla geçirdim işte albayım. Aklımın içini örümcek ağları sardı; kafamın sandalyelerinde elbiseler, gömlekler, çoraplar birikmeğe başladı; kurduğum hayaller, bir bekâr odasının dağınıklığına boğuldu. Düşüncemin duvarlarına resimler asmak istediğim halde bir türlü olmadı. Belirli noktalara biriken eşya, odanın çıplaklığını daha çok ortaya çıkardı. Sayfa 23-24
Sayfa 23 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Bir bardağın tek süsünü demini iyi almış çay oluşturur. Yoksa evini barkını dünyevi tutku olmasın diye süslemeyenler, “mülk Allah’ındır” düsturunca süs ve ihtişamdan uzak olanlar kristal yaldızlı bardakları satın alsalar da severek, gönül rahatlığı ile kullanamazlar.
Erkam Yayınları/PDFKitabı okudu
Kahveye çıkar birer ikişer erkekler Yayılarak otururlar iskemlelerde Çay bardakları şıngırdar, radyo bağırır Bir haftanın yorgunluğu akar iliklerde Ötelerde, portakal bahçelerinde Gün ışığı danseder sabah yeliyle Arklardaki sular el çırpar Toprağı ürpertiden titretircesine
(…) Sana söyleyemediğim şeyler var, Kocaman bir mevsim devrilirdi içimize, dünya hafta sonları da anlaşılmazdı Üçüncü sınıf yazarların bohem tavırları çay bardakları kadar hatırlanmazdı İşten kovulmalarım çok şiirsel değildi baştan anlaşalım Nato üyeliğimiz de öyle Ali’nin gel’mediği günler kekelerdi öğretmenimiz, eğitim kadar milli, devlet kadar uzaktı -İkinci yeni’den hiç etkilenmiyordu üstelik tebememe- Fiş’lendiğimiz doğrudur, gözlerin altıpatlar, sana söyleyemediğim şeyler var Kanun önünde eşittir öyleyse tüm karıncalar! Sana söyleyemediğim şeyler var Sana söyleyemediğim şeyler bahsi, dünyanın yenilmiş tüm çocuklarını da kapsar -Bakkala veresiye yazdıran Meksikalı bir gerillanın Sigarasını yakmak üzere gökyüzüne bakması da şiirdir, mesela- Seni, seviyorum. • Güven Adıgüzel - Açık Kalp Ameliyatı
Reklam
Yokuşun tepesinde , bardakları kirli bir mahalle kahvesinin önündeki alçak taburelerde otursak. Ben limonlu çay söylesem ,O şekersiz koyu bir kahve .hiç konuşmadan içsek.
185 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.