Tüm kitapsever dostlarıma kitaplarla güzelleşen vakitler diliyorum.
Daha önce yazarın Keşke ve Kilit Taşı romanlarını okumuş ve sizlerle de paylaşmıştım. Bu defa farklı türde yazmış olduğu bir kitabını okudum. Romanlarını çok beğenmiştim ama bu kitabı da beğenmenin ötesinde ve üstünde bir yer etti gönlümde. Deneme, söyleşi tarzında akıp giden bir kitap. Sohbet havasında, akıcı bir dil ile kaleme alınmış. Gerek bizim tarihimiz ve kültürümüzden gerekse başka toplulukların kültürel değerleri ve tarihlerinden bilgiler sunuyor. Ve bunu öylesine bir atmosferde aktarıyor ki yazar, sanki sevdiğim birini dinliyor, ondan yeni bilgiler öğreniyor ya da zaten bildiklerimi bir de ondan dinliyor gibi hissettirdi bana. Anlattıklarının çoğunu biliyordum ama ondan okumak ayrı bir keyifli. Yeni öğrendiklerim ise beni düşündürdü, araştırmak için notlar aldırdı. Yazarın görüş ve değerlendirmelerini paylaştığı cümleler ise çok çok kıymetli.
Geçmişi bilmek önemli. Bugünün temeli, açıklaması orada saklı ve geleceğimiz... Kitaptan aldığım ana mesaj kendini (tarihini ve kültürünü) öncelikle tanımak ve beraberinde de başka kültürleri tanımak zorundayız. Geçmişi bilmeli, ders ve örnek almalıyız ki güzel yarınlar yaşayabilelim.
Güzel gönlüne, kalemine sağlık Sema Soykan. Kitapta sinyallerini verdiğiniz Kıbrıs konulu romanınızı ve çay eşliğindeki söyleşi kitabınızı beklerken Adsız Roman'ı da okumuş olmayı planlıyorum.
Marcel Proust 
Kayıp Zamanın İzinde Serisi iken 
Samuel Beckett ile okuma anılarımı tazeleyeyim dedim, birçok durum ve karakter zihnimde canlansa da ince ayrıntılar da anımsama yaşadım. Buna da güzel bir cümle iliştiren Beckett beni en az
