Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cehl-i basit, bilmemektir. Cehl-i mürekkep ise, bilmediğini de bilmemektir. Birincisinin tedavisi kolay, ikincisinin tedavisi hayli zordur. Çünkü böyleleri hem bilmiyorlar, hem de bilmediklerini bilmiyorlar. Cehaleti bir hastalığa benzetirsek, cehl-i mürekkep, kendini sağlıklı zannetme halidir.
Geçmişin karaktersizliğini üzerinden atamayan,bu günüde geçmişinden pek farklı olmayan birtakım kimseler şizofrenik sanrılara kapılıp kariyer suikasti yapmaya kalkıyor işini liyakat ile yapanlara karşı Bu cehl-i mürekkep tutum kendilerini komik ve aciz duruma düşürüyor Bilinsin !
Reklam
Bizden bazıları sadece cumadan cumaya namaz kılıyor. Beş vakit namazını kılsa bile bilgi olarak cehl-i mürekkep içerisinde, uğrunda çalıştığı hedefleri olmaksızın amaçsızca yaşıyor.
"Cehl-i mürekkep içinde, tembellik döşeğinde, gaflet uykusunda öylece uyumakta insan "
Cehl-i mürekkep
Cehalet aslında zannedildiği gibi tam olarak bilmemek değildir. Cehalet bilmediğini bilmemek ve bunun farkına varmamaktır.
Hurma kültürünün cehl-i mürekkep bilinci basit bir hukuk mantığı bile kuramıyor. Çünkü akıl denilen meleke, hurafe ve nakilden özgürleşememiş: bilginin hazmedilemez çokluğu ve parça parça oluşu da cehaleti oluşturmuş. Uygarlık ve moderleşmeye yenilme ezikliği açıklanamadığı için de utangaç. Amaç, asrın en büyük zihinsel devrimini paranteze almak... Hilafeti eğer TBMM kaldırdı ise, bu da kendi üzerinde "mündemiç" ise, o halde şimdiki Meclis bir gece yarısının eşref saatinde, hilafeti tekrar geri getirebilir, bol etekli - süslü kaftanla cuma selamlığına tekrar geçilebilir!
Sayfa 426 - Temel YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Cevab : *hasmın sözünü kesmek* fiilinden türeme ; Cemaat : *başkası tarafından işitilmek* fiilinden türeme ; Cehl-i basit : ilme sebeb olan ; Cehl-i mürekkep : ilme sebeb olmayan ; Cehennem : derin kuyu = cihanem den türeme ; Hicâz : ayıran , haciz , Hikâye :kelimeyi bir yerden başka bir yere nakletmek, Hikâyetül hal : Şimdinin geçmişte takdir edilmesi, Hik’ayetül Halil maziye : Geçmişin şimdide takdir edilmesi, Halvanî : Helva yapan/ satan, Halvâ : helva Tarih : vakti bildirme, tevârih : günü bildirme, Âdem : el edeme = deri . Âmin : amine , emine, *KİTABU-L FURUQ kitabından, *
BİLMEDİĞİNİ BİL
Ân kes ki nedẫned u nedâned ki nedâned Der cehl-i mürekkeb ebedüddehr bemâned Farsi bir şair Bilmemekle beraber bilmediğini de bilmeyenler cehl-i mürekkep içinde kendi kısır dünyalarında döner dururlar. Cehl-i mürekkep: bilmediğini dahi bilmeme, katmerli cehalet
Sayfa 134Kitabı okudu
Cehaletin Familyası
Bilmediğini bilmek kültürümüzde bir mertebedir. Eskiler buna ‘cehl-i basit' derler. Bilmemenin zararsız hali denebilir. Zira öğrenme olasılığı her zaman vardır, yeter ki kişi bilmediğini bilsin. Bir de ‘cehl-i mürekkep' vardır, dinlerin de dikkat çektiği cehalet. Hem bilmez hem de bilmediğini bilmez; yani iki kademeli cehalet. Ama beteri de var “cehl-i mik'ap” deniliyor. Yani hem bilmez, hem bilmediğini bilmez, hem de bildiğini iddia eder. Böyleleriyle karşılaşırsanız durmayın yanında! Çünkü cahilliğin bu boyutu ahmaklıktır.
Cehalet ve Hikmet! Cehaletin de dereceleri var. Bunlardan birincisi, Cehl-i basittir ki bu, bilmez, ancak bilmediğini bilir. Bu bilgi, ona ilim kapısını açar. İkincisi, Cehl-i Mu'kab'dır; bu, bilmez, bilmediğini de bilmez. Burada anlama ve dinleme olmadığından ilim kapısı bu kişilere kapalıdır. Üçüncüsü ise en tehlikeli olandır ki bu Cehl-i Mürekkep'tir. Bunlar bilmedği halde, kendini biliyor zanneder ve yanlış malumatı doğru kabul eder. Bunlar ne ilim bilir, ne irfan, kırar kapıyı girer... En büyük sorun da bu son gruptur, softayı alim zannettiren, bilgisizlikle bilgiyi karıştıran, aldanan ve aldatan bunlardır... Aygün Akyol
Reklam
Bilmediğini bilmemek de “Cehl-i mürekkep” tir ki, hakkı idrake mani olur, haklıyı tekzib etmeyi gerektirir.
Kabahat her memleketin halkındadır. O gözünü açmadıkça dünya düzelmez. Açılan bu kadar mekteplere, darülfünunlara rağmen her yerde halk cehl-i mürekkep halindedir. Dünyadan ziyade ahirete ehemmiyet verirler. Hayatta ne suistimaller olur aldırmaz da öbür dünyaya müteallik itikat meselelerinde şüphe gösterenlere bütün gazabıyla yürür. Halk ağzına vurulup lokması alınmak için yaratılmıştır. Onun etrafını saran 'emperyalizm'den tutunuz da 'sosyalizm' ve 'komünizm' gibi türlü namlarda ne kadar teşekküller varsa evvela sureti haktan görünüp, sonra halkı soymak için vücut bulmaya çalışmaktadır.
Sayfa 222Kitabı okudu
Cehl-i mürekkep
Bu kadar cehalet Ancak tahsille mümkün olur. Sakallı celal
Ülfet ise, cehl-i mürekkep üstüne serilmiş bir perdedir.
Sayfa 171Kitabı okudu
DİNİMİZDE, BİLMEMENİN MAZERET SAYILMADIĞI YERLER
Cehalet; bilinmesi gereken, öğrenilmesi mümkün olan bir şeyi bilmemek demektir. Cehalet esasen, öğrenmeye fırsatı olan kimsenin öğrenmemesidir. Binâenaleyh kişinin kendi tercihiyle ilim tahsilini terk etmesi (yani zarûrî dînî bilgilerini öğrenmemesi), kendi arzusuyla cehaleti tercih etmesi demektir. Böyle bir hâl, dînî mesuliyeti gerektirir. Bir
92 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.