Ben Orhan Veli,
"Yazık oldu Süleyman Efendiye"
Mısra-i meşhurunun mübdii..
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela adamım, yani
Sirk hayvanı falan değilim.
Ben Orhan Veli
"Yazık oldu Süleyman Efendiye"
Mısra-i meşhurunun mübdii..
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela adamım, yani
Sirk hayvanı falan değilim.
Atatürk'ü koruma kanunu, bazı DP milletvekillerinin itirazlarına rağmen Menderes'in gayretiyle meclisten geçti.
Şu garip tecelliye bakınız: Başta Adnan Menderes ve Celal Bayar olmak üzere bütün DP, Atatürk düşmanı olmakla suçlandı. İnönü ve CHP ise ilerici ve Atatürkçü olarak alkışlandılar.
Ben Orhan Veli
"Yazık oldu Süleyman Efendiye"
Mısra-i meşhurunun mübdii..
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela adamım, yani
Sirk hayvanı falan değilim.
Mustafa Kemal Paşa, Türk Ortodoks Hristiyanları Yunanistan'a göndermek zorunda kaldıkları için çok üzülmüştür.
Hamdullah Suphi Tanrıöver'in anılarında Celal Bayar ile aralarında geçen şu konuşması Atatürk'ün üzgünlüğünü ortaya koymaktadır. Celal Bayar bir gün Hamdullah Suphi Bey'e, "Bilir misin Hamdullah, Atatürk'ün son yıllarda en büyük üzüntüsü ne idi?" diye sorar. Hamdullah Suphi bilmediğini söyleyince, cevabı kendisi verir: "Anadolu'dan binlerce Hristiyan Türk'ü göndermiş olmasıydı".
Demokrat Parti iktidarının Kore savaşına, gereksiz, sorumsuz ve Millet Meclisinden habersiz katılışının asıl önemli neticesi, bu iktidarda ve dış mesele ve angajmanlarda sorumsuz hareket etmek cesaret ve alışkanlığına yol açmış olmasıdır. Bunun en önemli belgeleri de, iktidarın son Hariciye Vekili Fatin Rüştü Zorlu'nun, kendi imzası konulur
Atatürk'ün cenaze namazı 19 Kasım 1938 günü Dolmabahçe Sarayı'nda gizli saklı kılınmıştır. Niyet "Allah için namaza, meyyit için duaya..." şeklinde Hafız Yaşar Okur tarafından getirilmiş (nedense niyet metninde yer alan "Resulullah için salavata" kısmını atlamıştır; ben demiyorum, hatıralarında kendisi söylüyor),
10 Ekim 1918 Perşembe günü Mebusan Meclisi'nin açılış töreni vardı.
Bu Celsede, yeni Padişah Vahdeddin, Kanun-ı Esasi'ye (Anayasa'ya) sadık kalacağına yemin edecekti.
İstibdat Devri'nin Sultanı, Abdülhamid'in, hanedan arasında 'hafiyesi', ve Meşrutiyet İdaresi'nin millet murakabesini, saltanatın hukukuna tecavüz sayan bir zihniyetin sahibi olarak tanınmıştı.
Olaylar dilediğim gibi cereyan etti. Ertesi gün, sabahleyin benim kuvvetlerimin geri çekildiğini zanneden Arap ve İngilizler sevinçle taarruza başladılar. Ve tarafımızdan alınmış olan tertibat ile mağlup olup bozguna uğradılar.
'Şam'da bulunan bütün kuvvetler, benim orada bıraktıgım İsmet bey'in emri altında ve Rayak havalisindeki kuvvetler Ali Fuat Paşa'nın kumandası altında Kuzey'e hareket edeceklerdir.'