Kralın Kafesi - Victoria Aveyard
#kitapyorumu
Hellooo! Yeni bir postla karşınızdayım. Kızıl Kraliçe serisinin devam kitabı olan -3. kitap- Kralın Kafesi’ nin yorumuyla geldiim!
Bence yayınevinden kaynaklı oldukça fazla çeviri hatasıyla karşılaşıyoruz bu seride. Amaa yılmadım okudum bence ikinci kitaba bin basan bir kitap. Tabii bu kitapta daha
Öncelikle kitaba 5 üzerinden 10 verdiğimi yazarak başlıyorum konuya...
Aslında öyle çok yorumda yapılacak bir eser değil çünkü içinde Van Gogh'un kardeşi Theo'a yazdığı mektuplardan oluşuyor. Mektubun içeriği genelde; para sıkıntısı, model bulamaması ya da bulduğu modeller, renk uyuşmazlığında yaşadığı kaygılar ve geniş şehir betimlemelerinden
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Kitabın dili oldukça yalın ve anlaşılırdı. Kitabın konusu ve ismine baktığımızda salt bir sistem, düzen eleştirisi yapacak diye düşünüyoruz. Gerçekten de öyle yapıyor. Eleştirileri genelde Almanya üzerine ve Alman anayasası, televizyonları, gazeteleri, eğitim sistemleri üzerine yapmış. Tabii bu demek değildir ki biz
"Kırsal bölge insanıyım ben: uzun süre köyde yaşayan geleneksel kırsal bölge insanlarından bir köylü. Çok küçük yaşta başladım çalışmaya. Savaş zamanıydı; okumayı tamamlayamadık. Yedi yıl okula gittim, sonra çalışmaya başladım. On dört yaşımda. Sonra da askere gitme zamanı geldi; donanmaya girdim. Sinematografi Enstitüsü ancak bundan sonra
... Tu wisa
Bi çavekî xwas
Bi mantiqekî rût
Li sinê min menihêre.
Heriya min,
Di teşta çandekî mêjûyî de
Bi hezar salan
Hatiye hevîrkirin
Û ez hatime patin...
Rojbaş
Beyanî be xêr
Ez û tu
Bi çivik-firê
Sê hezar kîlometre ji hevûdû dûr
Lê, bi giyanî
Ji canê hev ji hev re nêziktir in.
Dengê min nagihîje te, dizanim
Di vê berdestî sibê
Di xewka şîrîn
Pêjnê
Hilîne
Ku bibêjime:
Di xewnê de rojbaş
Di xeyalê de beyanî be xêr.
Ne diyebilirim ki? Bu çeviri sorununun çözülmesi lazım. İnsan çeviriyi beğenmeyince kitabı da beğenmiyor. Danimarka dili (danca galiba) zor bir dil belli ki. Çevirmen çok zorlanmış. Kopuk kopuk geçişler var. Çeviri bir kitapta çok önemlidir. Neyse deyip geçemiyorum.
Konrad Simonsen serisine başlamış oldum. Kendime şaşırdım hatta. Nasıl oldu da bir seriye başından başladım diye. Kitabın konusu aslında güzeldi. Konusundan bahsettim bu yorumda sonra bir baktım kitabın arkasında bahsetmiyor. Spoiler yemeyi sevmediğinizi biliyorum. Konudan bahsetmeden biraz anlatayım. Çevirisi kötü olduğu için dikkatiniz dağılacak. Uzun ve yorucu gelecek. Çoğu karaktere ısınamadım ben bir de. Birkaç sahne de çok klişe geldi. Sonu nasıldı derseniz hiç şaşırtmasız, dümdüz bir sondu. Belki bu yüzden etkilemedi beni. Önerebileceğim bir kitap değil.