#kanvetaşınlaneti
“Çünkü hem seni sevmek hem de halkıma iyi bir kral olmak… İkisini aynı anda nasıl yapacağımı bilmiyorum ve bu, kılıca dahi dokunmadan her gün verdiğim amansız bir savaş. Ama şimdi anlıyorum ki eğer seni kaybetmek anlamına geliyorsa asla kral olamayacağım.”
#kitapyorumu
Kalemini çok sevdiğim K.A Tucker’ın fantastik türünde
Herkese merhaba. Bugün çok severek okuduğum Köprü Krallığı serisinin ikinci kitabı olan "Hain Kraliçe"nın yorumu ile geldim.
Hikayemiz kaldığı yerden bütün hızıyla devam ediyor. Saldırı sonrası Ithicana kralı Aren, karısının babası tarafından esir alınarak Maridrina'ya götürülmüştür. Lara ise artık bir haindir. Kocasının esir
İlk etapta roman okumayı çok sevmezdim sürekli şiirler okur dinlerdim ne zaman ki monte cristo kontuyla tanışma fırsatı buldum ve tamamıyla tanıştım o zaman roman okumaya ve okumayı özendirmeye gayret gösterdim. Yıllardır okurum ve bu sitede aktif olarak durmama rağmen hiç bir kitap hakkında inceleme yazmayı düşünmedim çünkü ben pek okuduklarımı
Sayın Başkan (El Señor Presidente ), Nobel ödüllü Guatemela'lı yazar Miguel Angel Asturias'ın totaliter rejimle yönetilen bir ülkedeki yaşamı anlattığı ve kendisini dünyaya tanıtan kitap. Kitap aslında Guatemela'yı 1898-1920 yılları arasında diktatörlükle yöneten Manuel Estrada Cabrera dönemine karşı yazılmış olmasına rağmen tüm
Dikkat spoiler içerir.
Gregor babası kaybolduktan sonra annesi tam zamanlı çalışmaya başladığı için 2 yaşındaki Margaret adındaki ama bot çalmayı sevdiği için Bot dedikleri kardeşine bakmak zorunda olan bir çocuktur. Bu sorumluluk yüzünden kardeşi Lizze gibi kampa gidemez ve belli etmese de buna üzülür. Çamaşır yıkamak için çamaşırhaneye Bot ile
Batı Edebiyatının klasiklerinden sayılabilir. Geçtiği dönemin ve çevrenin kültür özelliklerini yansıtıyor. Hüzünlü bir aşk hikayesi.
marguerite guater, paris'in zengin tüm erkekleri ile beraber olup, müthiş bir lüks içinde yaşamını sürdürüyor. ancak günün birinde aşık olur ve bu hayat tarzı ve aşkı arasında bocalar. Ne garip değil mi (?)
sıkıcı bir konusu yoktu ortada imkânsız bir aşk olmasına rağmen yine de güzeldi. Yazar iyi bir eser ortaya çıkartmış konusu da sürükleyici ve akıcı.
•Özdemir Asaf’ın dediği gibi; “Aşk, öyle haindir ki nerede imkânsız varsa gider onu sever..”
Kamelyalı KadınAlexandre Dumas (fils) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201917,7bin okunma
Yirminci yüzyılın ikinci yarısının en önemli düşünürlerindendir Guy Debord. Zira toplumu çokça ilgilendiren bir konuya, yirminci yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren insanların yaşamına ziyadesiyle yerleşen, adeta zerk olmuş bir noktaya parmak basmıştır. Bu konu, topluma hakim olan Gösteri’dir. Peki nedir bu gösteri?
Öncelikle belirtmem gerekir ki,
Yahuda İskariot; İsa'yı ele vererek ölümüne sebep olan kişi... Çirkin havari, sadık öğrenci, sevgi ve öfke bileşiminin vücut bulmuş hali... Zavallı hain Yahuda!..
Hz. İsa, Hristiyanların peygamberi, İncil kitabının elçisi, İsrailoğullarına gönderilen son peygamberdir ve bir öğreticidir, öğretmendir. Yahuda ise onun, çirkinliği ısrarla
Kitabın sonuna geldiğimde tarifi bilinmez bir hüzün e tabii birde şaşkınlık vardı. Ve şimdi kitap bitti aklıma tek gelen Özdemir Asaf'ın aşkı en acı bir o kadarda en masum,en güzel haliyle özetlediği mısralar
Aşk; görmekten çok özlemeyi sever
Dokunmaktan çok düşlemeyi..
Ve aşk öyle haindir ki;
Nerde imkansız varsa gider onu sever.