Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sedire televizyonun karşında oturuyordu. Kulakları dışarda ki seslerdeydi. Kaç dakika sonra oturduğu yeri bulacaklardı... Kardeşleriyle güle oynaya geçen çocukluk günleri , evliliği valilikte başına gelenler aylarca kaldığı cezaevi günleri kocasıyla olan anlaşmazlıklar kocasının vurularak öldürülmesi köylülerle yapılan toplantılar okuyarak sohbetlerle geçen geceler değişik evlerden sonra ailesinin en alt katına yerleşmesi ... Her şey tek tek gözlerinin önünden geçiyordu. Biraz sonra kapısı çalınacak... Sert adımlar çığlık ağlama sesleri kapının önünde durdu. Tekmeleyen kapı ardına kadar açıldı. Ellerinde stenlerle polisler doldurdu içeriyi. Olaylara yabancılaştı. Her şeyin dışında alıp götürülecek ama kendisi değilmiş gibi yaşıyordu olayları... Mehtap ceyran
Zaman: Ölüm orucunun bırakılış sebebi neydi? Muhsin Yazıcıoğlu: Açlık grevi, ölüm orucu, oradaki şartlar düzeldi... Her şey güllük gülistanlık oldu diye veya orası artık normal bir cezaevi statüsüne büründürüldü diye bırakılmadı. Açlık grevinin asıl bırakılış sebebi, dışarıda aileler de ölüm orucuna başlayınca içerideki çocuklar, gazetelerden, anne ve babalarının böyle hastahanelere taşındığını görmeleriyledir. Bu ailelerin içinde kalp hastası olanlar, yüksek tansiyonu olanlar var. Diyorlar ki; eğer ailelerimizden herhangi birine bu sebeple bir şey olursa kendimizi affedemeyiz. Biz her türlü zulme razıyız, yeter ki ailelerimiz bıraksın bunu. Biz bırakıyoruz ailelerimiz de derhal bıraksın diyorlar. Bırakış sebepleri ailelerini de ölüm orucundan vazgeçirmiştir. Onlara bir şey olur endişesi ve onlar ölürse biz kendimizi affedemeyiz düşüncesiyle arkadaşlarımız ölüm orucuna son veriyorlar. Aileler de çocuklarının bu sebeple bıraktıklarını bildikleri için bırakmak zorunda kaldılar. Yoksa cezaevindeki şartlarda hiç bir değişme yoktur. Hatta, son olarak oradaki kardeşlerimize 6 ay görüş yasağı getirilmiştir. Bu süre, cezaevlerinde, bugüne kadar getirilen görüş yasaklarının en uzunudur. Zulüm, bütün şiddetiyle devam etmektedir. Normal şartlarda orasının beklediği şey sivilleşmedir. Sivil mantığın orada hakim olmasıdır. Bu yönde hiç bir değişim de olmuş değildir.
Reklam
448 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 günde okudu
İskenderin bazı yönlerinde kendimi buldum . Cezaevi günleri cok ilgimi çekti. Hala ilk sırada benim icin. Hatta bir doğum gününde bir arkadaşıma hediye etmiştim .
İskender
İskenderElif Şafak · Doğan Kitap · 201119,1bin okunma
Yar, beni unutma sakın Gurbet Hapishanesinde
Sabahattin Ali cezaevine geldiğinde bekardı. Dışarıdan pek geleni olmazdı. Sinop'tan bir ilkokul öğretmeni ziyaret ederdi: Bolulu Fatma Hoca. Müdür Cevdet Bey'in odasında ve Müdür beyin yanında görüşürlerdi. Posta ile kitap, mecmua gelirdi. Gelen parası ancak yemek parasına yetişirdi. ( . . . ) Bizim koğuşta hikâyeden, şiirden anlayan yoktu.
326 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Nazım Hikmet' in hayatı, yaşamının son dönemlerinde tanıştığı arkadaşı Hıfzı TOPUZ tarafından kaleme alınmış. • Nazım Hikmet Ran' ın yaşamı boyunca çektiğı sıkıntılar, cezaevi günleri, aşkları kısacası onu Nazım Hikmet yapan ona ilham olan tüm olaylar en yakınları ağzından kitaplaştırılmış. • Milli Mücadele döneminde arkadaşı Vâlâ ile Anadolu' ya gitme çabası, Mustafa Kemal Atatürk ile tanışması, Moskova maceraları da eserde detaylı bir şekilde işlenmiş.
Hava Kurşun Gibi Ağır
Hava Kurşun Gibi AğırHıfzı Topuz · Remzi Kitabevi · 2011557 okunma
Türkiye'yi dışarıya şikayet etmek, dışarıdan medet ummak, milliyetçiliğimize aykırı gibi geliyordu bize. Haysiyetimize dokunuyordu. Ama zaman içinde görüldü ki bu metot yanlış bu yol yanlış. Mesela zemin 1 -2-3 diye bir koğuş var. O koğuşta yatanlarda verem oluyordu. Genelde hastaneye o koğuştan gidiliyordu. O koğuşun insan sağlığına aykırı
Reklam
İyimizi Dışa Kötümüzü İçe Mamak'da bulundukları sırada, bunca zulme rağmen İnsan Hakları Derneği 'nden, Avrupa Parlamentosu'ndan, Uluslararası Af Örgütü'nden temsilcilerle yaptıkları bütün görüşmelerde "Türk devleti işkence yapmaz" şeklinde cevaplar verdiklerini de anlatan Yazıcıoğlu, "Bunları söylerken devletin yönetimini
Cezaevi Günleri
Haydar Rifat’ın ağdalı Osmanlıca’sıyla sözde Türkçeye çevirdiği, hiçbir şey anlamadan okuduğum DAS/KAPİTAL’den zengin konsolos kızı sevgiline tümceler aktararak, ne denli kültürlü(!) olduğunu kanıtlamaya kalkışır mısın, işte böyle olursun. Sen kimsin ulan! Emek, sermaye, artı değer falanmış. Babaevindesin hâlâ. Biriktirdiğin birkaç kuruşu da genelevde çaldırmıştın hatırlasana. Daha yirmi altı yaşındasın, patladın mı? Altta yok, üstte yok, evlenmeye kalkıyorsun bir de. Hem güzel kız amenna, ama bacakları eğri biraz, Güven Parkı’nda ilk kez öpüşürken ağzının koktuğunu da sanmıştım. Açlıktan mı, yediği mantıdan mı kuşkusuyla bütün gece uyuyamamıştım. Zavallı Refika’cık, neme tutuldu acaba? Ya otuzbeşlik rakıyı devirip, boş tabancamı göğsüne dayadığım gece! Penguen’de başbaşa görmüşüm güya bir gençle. İhanet haa! Aklımca nişanı bozmaya gerekçe olacaktı bu hergeleliğim.
YKY Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
160 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
Öncelikle söylemeliyim ki;Allah kimseyi cezaevine düşürmesin,özgürlüğünden mahrum etmesin.Kitabı beklediğimden biraz daha vasat buldum.Yazar kendi hikayesini kendi ağzından,kendi kaleminden anlattığı için biraz torpil geçmiş,bazı konuları üstünkörü anlatmış.Sadece cezaevi günleri,çektiği işkenceler,baskılarla doldurmuş sayfaları.Aklıma ilk gelense;Oyun oynadığın yerde ya ağlarsın ya da gülersin oldu.Kendim ettim kendim buldum da denilebilir.Okumamak bişey kaybettirmez bence...
Gülün Dikeni
Gülün DikeniSara Gül Turan · AD Yayıncılık · 1995112 okunma
BBP
12 Eylül 1980 öncesi Ülkü Ocakları Derneği ve Ülkücü Gençlik Derneği Genel Başkanlığı görevlerinde bulundu 30 Ocak 1981 'de tutuklanarak Mamak Askeri Cezaevi 'ne konuldu. Daha sonra beraat edeceği bir davadan, haksız yere yaklaşık 6,5 yıl tutuklu kaldığı cezaevinden, ancak 8 Nisan 1987 tarihinde tahliye olabildi. 1988 yılında MÇP'ye girdi. 1991 seçimlerinde Sivas Milletvekili oldu. MÇP' den ayrılarak 1992 yılı 7 Temmuz'unda bir kısım milletvekili arkadaşlarıyla birlikte bir umut olarak "Yeni Oluşum Hareketi'ni başlattı. Bu hareket, 31 Ocak 1993 yılında "Büyük Birlik Partisi" adı altında T ürk siyasi hayatında kendi yerini aldı.
Reklam
İŞTE MAMAK CEHENNEMİ Röportaj Emin Pazarcı Tercüman Gazetesi 18 Ekim 1987 Ağır ve büyük demir kapı, 1981 yılının 25 Şubat'ında büyük bir gürültüyle üzerine kapan­mıştı. Gelecek günlerin ne getireceğinin belirsiz­liği ve çoğu zaman da sokaktaki insan için "inanılması dahi güç" olaylar zinciri içinde 6 yılı aşkın bir süre burada
Geri112
194 öğeden 181 ile 194 arasındakiler gösteriliyor.