Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

CeM

İNSAN!
Kendini gerçekleştiren insan, kendine yetmeye ve kendi içine kapanmaya çok daha fazla eğilimlidir. Onu yöneten belirleyici çevresel ve toplumsal belirleyicilerden çok içsel olanlardır. Bu tip insanların alınyazısı ya da yazgısı
Reklam
Tarkovski
"Karşılıklı anlayış olmaksızın kendini ifade etme çabası, anlamsızdır."
Sayfa 34

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Jung
Eski inancın ifade ettiği gibi, tanrılar ya da şeytan, uyuyan kişiyle sembolik bir dilde konjşur ve rüya yorumcusu bunu çevirmek zorundadır. Modern ifadede bu, rüyanın görünüşte tutarsız ve saçma olan bir dizi görüntü; ancak çevrildiğinde açık bir anlam içeren bir düşünce malzemesi olduğu anlamına gelir.
Reklam
İNSAN!
Günahkârlığın bilincinde olarak yaşamak insan için zor değildi, çünkü günah güncel yaşamda gözlerinin önüne serilmişti.
Bunu sana söyleyemem.
Bu kitabı yazarken, bu şeyler benim için henüz tamamen karanlıktaydı ve yardım almak konusuda Seneca'nın Lucilius'a yazdığı 41. mektuptan (1. Bölüm, s. 49) alıntılamaktan başka yol göremedim:"Eğer soylu bir düşünce için israrla çabalarsan, o zaman iyi ve yararlı bir şey yapmış olursun; ama bunu dilemen gerekmez, bu zaten senin elinde ve bunu yapabilirsin. Ellerini göğe kaldırmana ya da seni tanrı tasvirinin kulağına yakın bir yüksekliğe çıkarması için bir tapınak görevlisine yalvarmana gerek yok: Tanrı senin yakınında, senin yanında, içindedir. Evet, sevgili Lucilius, içimizde tüm iyi ve kötü yanlarımızı gözlemleyen ve bizi kollayan, kutsal bir ruh barınıyor . Ona nasıl davranırsak, o da bize öyle davranır; Tanrı olmadan hiç kimse iyi bir insan değildir. Yoksa o olmadan mutluluktan havalanabilen biri var mı? İnsana büyük ve üstün düşünceleri verenMo değil mi? Her yürekli insanın içinde bir tanrı vardır; Hangisi mi? – Bunu sana söyleyemem."
Wulf!!
“Zayıflığını gösterirsen diğerleri seni yiyip bitirir."
Reklam
Kör Arzunun Boğazına Takılmış Tavuk Kemiği
Beş kitabı okuyup, 8 bölümlük dizisini izliyorum. Tavsiye ediyorum:) İnceleme yakında
Om Mani Padme Hum
Önce gözlerim açık, sonra kapalı, Om mani Padme hum eşliğinde renkler arasında geziniyordu zihnim… Kollarımın, dans edercesine gökyüzüne uzanıp, oradan avuçlarımın arasına kattığım ışığı, göğsümde birleştirerek kalbime kondurduğum, göğsümde birleşen avuçlarımın yeniden ayrışarak, sol ve sağ kolumun usul hareketleriyle, avuçlarımdan yeryüzüne bırakılan rahmet gibi ritmik bir salınışa karışmasıydı. Çabucak alışmıştım buna. Pek de sevmiştim, renklerin eşlik ettiği bu ahenk arasında kaybolmayı…
Stefan
“Her zaman ve hayatının her konumunda yaradılışının en özgün, en iyi yanını kendine alıkoyar. Bırakır, başkaları konuşsun, sürüler oluştursun, vaazlar versin, türlü gösterişler yapsın; bırakır dünya karmakarışık ve budalaca yollara sapsın; Montaigne’in önem verdikleri bellidir: kendisi için aklın yolundan ayrılmamak, insanlıkla ilgisini kesmiş bir zamanda insanlığını korumak, kitle çılgınlığının ortasından özgür kalabilmek.”
Sayfa 27
Psikoloji
“Freud, psikoloji alanını bireysel ruha çevirerek çağın en derin arzusunu da farkında olmadan yrine getirmiş oldu. İnsan kendi benliğini, kendi kişiliğini daha önce hiç, dünyevi yaşamın giderek monotonlaştığı bu yüzyılda olduğu kadar merak etmemiştir. Keza teknoloji çağı kendi insanını gittikçe tek tipleştirirken,özgün kişiliğini de elinden alarak renksiz bir tür haline getiriyor. Aynı gelir sınıflarına taksim edilen, tek tip konutlarda yaşayan, tek tip giysiler giyen, aynı makinelerde, aynı iş saatlerinde çalışan ve sonrasında tek tip eğlence şekillerine sığınan, aynı radyonun başına geçen, aynı plağı dinleyen ve aynı sporla uğraşan herkes; dehşet verici bir biçimde birbirine benzemeye başlıyor. Şehirlein tek tip hale gelmiş sokakları, albenilerini git gide kaybederken uluslar, halklar homojenleşiyor. Ortaya çıkan bütün farklılıklar rasyonalizasyonun dehşet verici eritme potasında kaynaşıp yok oluyor. Dış görünüşümüz baştan aşağı aynı tipe çevrildikçe ve insanlar, kendilerini düzineler halinde, üstelik de seri biçimde kitle fizyonomisinde örgütledikçe; varlık şekilleri giderek genişleyen bir kişiliksizleştirme sürecinin tam ortasında buluyorlar kendilerini. Her bir bireyin dışarıdan ulaşılması ve etki altına alınması olanaksız olan deneyim katmanı da tam bu yüzden daha da önem kazanıyor: Eşsiz ve kopyalanması imkânsız olan kişiliği. Kişilik günümüzde insanın en yüce ve neredeyse tek ölçüsü haline gelmiştir.”
Sayfa 173
Freud
“Tüm kararlarında, bilinçdışı arzusunu hesaplarına dahil etmeyen kişi kendi kendini yanıltmış olacaktır, çünkü özdeki potansiyelin esas tetikleyicisini hesabın dışında tutmuştur. Örneğin, bir buzdağıyla çarpışmanın yaratacağı etkiyi sadece suyun yüzeyinde görünen kısmından yola çıkarak tahmin etmek ne kadar yanlışsa, gün gibi aydınlık düşüncelerimizin ve fark edilir enerjilerimizin hissiyatımızı ve eylemlerimizi tek başına belirlediklerine inanan kişi de ancak kendini aldatır. Tüm yaşamımız, ussal etki alanı içinde özgürce akmıyor, aksine bilinçaltının aralıksız baskısı her daim üzerimizde. Bilinçdışı dünya, görünürde unutulmuş olan geçmişi, her an dalga dalga içinde bulunduğumuz âna savuruyor. Bilinç dünyamız inandığımız gibi olağanüstü bir ölçüyle uyanık iradenin ve planlar kuran aklın elinde değil, kararlar göremediğimiz o karanlık bulutun içinden çakıyor asıl ve kaderimizin yönünü değiştiren o ani sarsıntılar, içgüdü dünyasının derinliklerinden geliyor.”
Sayfa 74
210 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.