Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

CeM

143 syf.
·
Puan vermedi
Tanrı bilinçdışının içinde barınır.
Jung Mısır, Cezayir, Tunus ve Büyük Sahra’ya geziler yapmış olduğundan İslam anlayışına karşı da yabancı değildir. “Dört Arketip” adlı kitabında Kuran’daki Kehf (mağara) suresinden bahseder. Psiko-mitolojik bir yaklaşımla yorumlamış olduğu bu sureyi 1938 yılında Eranos konferansında sunmuştur. Anlatıların sembolik olduğu ve içeriklerinin insanın dönüşüm süreçleri ile ilgili olduğuna dair bu yorumlar, Sufi yorumlarla benzeşmektedir. Jung’a göre günümüzde tanrılar hastalıklara dönüşmüştür. Zeus artık Olimpos’un değil, solar pleksus’un hâkimidir. Bilinçdışı figürleri olan yalnızca tanrılar değil, animus ve anima’dır. Wilhelm’in Hun sözcüğüyle özdeşleştirdiği animus, yang ilkesine ait ve erildir. P’o ise anima’ya karşılık gelir ve alt, dünyevi, bedensel canı temsil eder, yin ilkesine aittir. Animus göksel kalptedir. Gündüz gözlerde (bilinçte) yaşar. Gece ise karaciğerde barınır. Bu ikili, yaratıcının evinde birleşmiştir. Jung erkekte anima’yı bilinçdışına bir köprü olarak ele alır. Bilinçdışının bakış açısına dayanan Doğu, bilinci anima’nın bir etkisi olarak görür. Kuşkusuz, bilinç asıl olarak bilinçdışından ortaya çıkar.
Dört Arketip
Dört ArketipCarl Gustav Jung · Metis Yayınları · 20211,796 okunma
Reklam
312 syf.
·
Puan vermedi
Plastikten Yapılmış Bir Kalbin Atışlarını Duymak
Birçok polisiye yazarın aksine kahramanını katiller arasından seçen Highsmith ortalama bir dedektifle yetinmiş ve suç anlatısı kurmayı yeğlemiş. Bu anlamda Ripley serisi psikolojik bakımdan (neredeyse 'Trendeki Yabancılar' kadar) güçlü bir anlatı ve anti kahramanın cazibesine dayanmakta. Yazarın suçu estetize etmeyip suça gebe koşulları
Yetenekli Bay Ripley
Yetenekli Bay RipleyPatricia Highsmith · Can Yayınları · 2021229 okunma
392 syf.
·
Puan vermedi
Değişim
Arayış Bölümü: İlk önce birey anlam arayışı içinde olmalı.İnsan olmanın ötesinde ben kimim sorusuna cevap ararken bulabilirsiniz kendinizi. Varoluş nedeninizi sorgularsınız. Uyanış Bölümü: Bireyin kendi iç hapishanesinden çıkması, özgür olabilmesi, yaşamını kendi özgür iradesiyle sürdürebilmesi ve bireyin en temel gereksinimi ‘ait olma’ ve
Savaşçı
SavaşçıDoğan Cüceloğlu · Remzi Kitabevi · 20219,9bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
499 syf.
10/10 puan verdi
"Kahneman"
"Thinking, Fast and Slow" author Daniel Kahneman offers an in-depth examination of the human mind and decision-making processes. The book discusses the differences between our mind's fast and automatic thinking system and its slow and effortful thinking system. Kahneman examines how these two systems of thinking work, how they interact, and why people tend to make some decisions quickly and incorrectly. The book can help readers understand mental processes and make better decisions. The world in our heads is not an exact copy of reality; The pervasiveness and emotional intensity of the messages we are exposed to distort our expectations about the frequency of events. The book explains and evaluates in great detail two different types of thinking: "intuition" (fast) and more calculation or rational thinking (slow). Kahnemann teaches us when to trust our intuition and when to think slowly. It shows us how we make choices in our business and private lives, and how we can use different techniques to avoid the mental mistakes that often get us into trouble.
Thinking Fast and Slow
Thinking Fast and SlowDaniel Kahneman · Penguin Books · 20111,190 okunma
424 syf.
7/10 puan verdi
Zeigarnik Etkisi - Pia Mater
Öncelikle Roman okumayı pek beceremem, Serkan Karaismailoğlu'nun Kadın Beyni, Erkek Beyni ve Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum kitaplarından daha çok bilgi aktaran birden çok hikayeleri iç içe işleyen Pia Mater kısa hikayelerle daha eğlenceli bir okuma haline gelmiş ya da benim gibi romanlara ısınamayan bir adamın da düşünceleri olabilir. :) bu şekilde olunca 10-15 sayfalık bölümlerle kitabın sürekliliği devam etti.. Diğer 2 kitapla Pia Mater arasında bir bağlam gibi hissettiren Zeigarnik Etkisi'ni tekrar anımsattı, yarım kalmasın diye bölümü mutlaka bitiriyorsun. Her bölümle ilgili olarak bir cümleyle başladığı için, kitap aslında bir anlamda da sürükleyici hale geliyor. İlerleyen sayfalara dalınca daha önce sözlerini okuduğum düşünürlerin dipnot olarak beynimde kazınan sözlerini anımsatıyor. “Bir insanın neden sorununa cevap bulamıyorsanız, onu gerçekten seviyorsunuzdur." bir kaç sayfa sonra : "Biz papatya yoluyoruz seviyor mu sevmiyor mu diye. Hayatta bizi yoluyor aslında dayanacak mı dayanamayacak mı diye." :) "Bugün Salı, Ocak 23 ; 424 Sayfalık Pia Mater'nı 283. Sayfasındayım. Kendimi daha iyi ve güçlü hissediyorum."
Pia Mater
Pia MaterSerkan Karaismailoğlu · Elma Yayınevi · 201914,5bin okunma
Reklam
128 syf.
·
Puan vermedi
Sigismund Schlomo Freud "Narsizm Üzerine Schreber Vakası"
Narsizm, kişinin kendi bedensel ve/veya zihinsel benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık, kişinin kendisine aşık olması olarak tanımlanır. Freud; narsisizmi "dış dünyadan soyutlanan libidonun (cinsel enerji) egoya (ben) yönlendirilmesi" şeklinde açıklamıştır. Yani libidonun büyük bir depoda toplanır gibi egoda toplanması ve daha sonra nesnelere yönlendirilmesi; fakat kolaylıkla tekrar soyutlanarak egoya yönlenmesi durumudur. Eserinde narsizmi etkileyen libido, hipokondri, megalomani, ego gibi kavramların üzerinde durmuş. Narsiz kişiklerin libidosu daima yüksek bir noktadadır. Bazıları o kadar yüksektir ki, kendi benliklerini sunmaları görülebilir hatta bu çok yüksektir. Yani cinsel güçsüzlük (impotence) söz konusu değildir. Kitapta dikkat çektiğim iki alıntı üzerine... "Kadınlar yaradılış gereği duygusaldır ve kabul edilmelidir ki erkekten çok daha ön planda ve beğenilmek, sevilmek, üzerine düşülmesini ister. Bu kendilerine yaradılış gereği bir aktarma olduğu için, onları yadırgamak elbette ahmaklık olacaktır. :) çünkü Freud söylemiş. Egosu yüksek olan veya narsist bir kişinin başkasını sevmesi olanaksızdır.
Narsizm Üzerine ve Schreber Vakası
Narsizm Üzerine ve Schreber VakasıSigmund Freud · Metis Yayıncılık · 20151,230 okunma
128 syf.
2/10 puan verdi
Net puan : 1 ; Bürüt puan : 2
Başlık saçma olmuş diyebilirsiniz. Zaman çok değerlidir benim için ve herkes içinde öyle olduğunu umuyorum. Sevgiyle Kalın. Inceleme 150 karakter olmalıymış. 1000 kitap admini sen bu kitabı oku ve 150 karakter inceleme yaz bakalım Pardon !
Ve Sen Kuş Olur Gidersin
Ve Sen Kuş Olur GidersinTarık Tufan · Profil Yayınları · 20189bin okunma
260 syf.
8/10 puan verdi
"Marksizm"
Sartre'a göre Marksizm esas itibariyle varoluşçu bir mantıkla değerlendirilebilir ve değerlendirilmelidir. Marksizm, yapısalcılık gibi kuramcı eğilimlerin iddialarının aksine özünde Hümanisttir; "Marksizm hümanizmdir", der Sartre. Bulantı romanının kahramanı Antoine Roquentin'dir. İlk kez yerde gördüğü bir taş parçasını eğilip almak istediğinde bunu yapamadığını fark eder; çünkü bu anda varoluşun saçmalığına karşı bir bulantı duymaya başlar, varlıkların varoluşuna, doluluğuna karşı duyulan bir bulantı. Bu dünyanın özündeki kendinde anlamsız varlığı karşısında duyulan bir bulantı'dır. Sartre'a göre hissedilen bu bulantı hissi, kişinin varlıkların kendiliğinden varoluşlarının doğurduğu anlamsızlıktan sıyrılmasını sağlar ve onu bilinçli bir varlık olma konumuna getirir. ---------------------------hiçbir şeyin nedeni yoktur ve insan bu nedensizlikler ortasında nedeni olmayan bir varlık olduğunun ve hiçbir varlığın nedeni olmadığının bilincine vardığında, işte orada "bulantı" başlar. ----------------------------------------
Bulantı
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202122,8bin okunma
798 syf.
9/10 puan verdi
"Deliliğin Tarihi"
Foucault, Deliliğin Tarihi’nde psikiyatrik bir söylem oluşumunun arkeolojik çözümlemesini yaparak, bir bilgi nesnesi olarak delilik söylemindeki kırılmaları, kopuşları ve süreksizlikleri ortaya koymuştur.
Deliliğin Tarihi
Deliliğin TarihiMichel Foucault · İmge Yayınevi · 2020912 okunma
213 syf.
9/10 puan verdi
Un Soir à Lima!
O veu das lagrimas não cega. Vejo, a chorar, O que essa musica me entrega – A mãe que eu tinha, o antigo lar, A criança que fui, O horror do tempo porque flue, O horror da vida, porque é só matar. Vejo, e adormeço E no torpor em que me esqueço Que existo ainda neste mundo que ha… Estou vendo minha mãe tocar. Essas mãos brancas e pequenas, Cuja caricia nunca mais me affagará, Tocam ao piano, cuidadosas e serenas, Un Soir à Lima.
De Mooiste Gedichten Van Fernando Pessoa
De Mooiste Gedichten Van Fernando PessoaFernando Pessoa · De Morgen · 20062 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Kevok, aşk gibi aydınlık, ölüm gibi karanlık, esmer kız!
Bin yıldan sonra Baz da, aynı fersahlardan geçerek, Dağlar Ülkesi'ne, "karanlık" diyara doğru yola çıkar, ancak amacı Gılgamış'ın amacıyla aynı değildir. Biri ölümsüzlük otunu arar, öteki koynunda ölümü gezdirir. Bu yüzden amaçları gibi kaderleri de birbirine benzemez. Böylece, roman umutsuzlukla son bulur. Baz, Gılgamış'ın aksine “ışığı bulduğu yerde kaybeder
Mehmed Uzun
Mehmed Uzun
." "Kevok, aşk gibi aydınlık, ölüm gibi karanlık, esmer kız!"
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi KaranlıkMehmed Uzun · Sel Yayıncılık · 20209,5bin okunma
491 syf.
·
Puan vermedi
The Analyst
Tatsız bir mektup, psikopatça bir oyun ve merkezde bir psikanaliz... Dr. Frederick Starks New York'ta yaşayan bir psikanalizdir. 53. doğum gününde Rumpelstiltskin adında bir adamdan bir mektup alır ve oyun başlar. Rumpelstiltskin Dr. Frederik Starks'a onu öldüreceğini söyler. "53. doğum günün kutlu olsun doktor. Ölümünün ilk gününe
Psikoanalist
PsikoanalistJohn Katzenbach · Koridor Yayıncılık · 20102,962 okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
“Kendime daha iyi katlandım, hayata daha iyi katlandım”
Tarih ve Ütopya, Çürümenin Kitabı, Burukluk... Ezeli Mağlup; ölüm hakkını kendinde saklı tutan, şüphenin doruklarında gezerken; şüphe duymaktan, şüphe eden yazar. Cioran ; dünyadaki varlığının devamlılığı yazmasına bağlıdır. Kendi sözleriyle şöyle açıklar aslında yazma sebebini; “Çünkü yazmak, ne kadar az olursa olsun, bana bir yıldan ötekine geçmeme yardım etti; zira ifade edilmiş saplantılar zayıflıyor ve bir ölçüde aşılıyor. Eğer kâğıtları karalamasaydım, uzun zaman önce kendimi öldürmüş olurdum. Yazmak tesellidir… Daha ileri gideceğim; Eğer yazmamış olsaydım, katil olabilirdim. İfade etmek kurtuluştur.” Cioran için yazmanın böylesine bir anlamı vardır ki kendisini teselli etmek burada şu cümleyi kullansam daha net anlaşılır (tedavi etmek) şimdi daha net oldu. “Kendime daha iyi katlandım, hayata daha iyi katlandım”
Ezeli Mağlup
Ezeli MağlupEmil Michel Cioran · Metis Yayıncılık · 2019516 okunma
96 syf.
9/10 puan verdi
Burukluk
Düşünsel anlamda farklı, yıkıcı ve sarsıcı bir yolculuğa hazır olun. "Uyku ile geçen gecenin sonrasında sabah uyanan birinde bir şeye başlıyor olma yanılsaması vardır. Ama sizi bütün gece uyku tutmadıysa hiçbir şeye başlamazsınız. Hiç uyku uyumayan biri için gece ile gündüz arasında fark yoktur. Bir türlü bitmek bilmeyen zamandır bu."
Burukluk
BuruklukEmil Michel Cioran · Metis Yayıncılık · 20212,658 okunma
120 syf.
8/10 puan verdi
Cioran Zekası
Emil Michel Cioran
Emil Michel Cioran
Tarih ve Ütopya
Tarih ve Ütopya
"Geleneklerine yabancı bir ideolojiyi benimseyen ve onun özünü değiştiren muayyen bir büyüklükteki her halk, kendi ulusal alınyazısı yönünde büker onu; kendi yararına bozar, kendi dehasından ayırt edilmez bir noktaya getirir." Rusya'nın benlik arayışındakini serüveninden bahsederken, çoğu toplumsal harekette görülen düşüşleri, sanrıları, inançları ve yanılmaları örneklemiş oluyor. Özgürlük sancısı çeken toplumların, ütopyaya olan açlıkları fakat tutunacak daha acı ve yersiz bir şeyin olmadığını satır satır anlattığı bu kitap, diğer eserlerine göre anlatım dili olarak daha sade, içerik olarak daha yoğun.
Tarih ve Ütopya
Tarih ve ÜtopyaEmil Michel Cioran · Metis Yayıncılık · 2020596 okunma
160 syf.
6/10 puan verdi
Okuyorum! Kendine Hoş Geldin!
Kendine Hoş Geldin, hastanedeyim ve güzel bir hediye aldım bu sabah. Burada olduğumu unutturacak bir eser diyelim ve okumam bitince eserin incelemesini buraya yazacağım. Mutluluğu arıyorum bel ki bu kitaptır l.
Kendine Hoş Geldin
Kendine Hoş GeldinMiraç Çağrı Aktaş · Olimpos Yayınları · 201910,4bin okunma
Reklam
275 syf.
·
Puan vermedi
Paulo Coelho
Paulo Coelho Aldatmak' ta her şeyin mümkünmüş gibi sunulduğu bir dünyada imkansız bir aşkın izini sürüyor. Ruhun kuytularında kaybolmaya çekinmeden. Ne de olsa bazen kim olduğumuzu bulmamız için kendimizi kaybetmemiz gerekir. Aldatmak, Cenevre’de yaşayan, hali vakti yerinde, genç ve evli bir gazeteci kadının anlaşıldığı üzere bir aldatma öyküsünü konu alıyor. Ancak onu buna götüren şey içinde bir anda oluşan bir boşluk, bir hissizlik duygusu… Her şeye sahip olup, aslında gerçekte neye sahip olduğunun cevabını arayan günümüz “modern” insanlarının penceresinden bakarak, örüyor kurgusunu yazar. --------------- "Paulo Coelho’nun “Aldatmak” romanı ile Ahmet Altan’ın 2002 yılında piyasaya çıkmış çok fazla müstehcenlik içerdiği gerekçesiyle oldukça eleştiri alan “Aldatmak” romanı arasında bazı benzerlikler de var. Her iki romanın kahramanı da eşini aldatan, oldukça mutlu bir aile hayatı olan maddi doyuma ulaşmış ayrı iki kadından oluşur. Belki bu kadar zengin ve eğitimli olmasalar eşlerini aldatmak cesaretini gösteremeyeceklerdir. Bu da ayrı bir konudur aslında. Hiçbir şeyin dışarıdan göründüğü gibi olmadığını da gösterir her iki kitap. Her iki kitabın kadın karakterleri evliliklerinin heyecanını, tutkusunu yitirmiş ve arayış içerisindedirler." --------------- İki kitap karşılaştırmalı bir bakış açısıyla ele alındığında daha fazla noktanın ortaya çıkacağı aşikar.
Aldatmak
AldatmakPaulo Coelho · Can Yayınları · 20148bin okunma
56 syf.
9/10 puan verdi
Diabo
Fernando Pessoa
Fernando Pessoa
Şeytanın Saati
Şeytanın Saati
“A Hora do Diabo” é um conto brilhante escrito e, de certa forma, protagonizado por Fernando Pessoa, isso muito por força dos seus conceitos filosóficos e religiosos que aqui dão voz às suas crenças, através de vários monólogos que nos são apresentados pelo próprio Diabo.
Şeytanın Saati
Şeytanın SaatiFernando Pessoa · Metis Yayınları · 1993528 okunma