Zengin hep daha çok ister. Zenginleştikçe insanlar çocuğu bir sıkıntı olarak görmeye başlar. Ona göre çocuk da, aynen arabası veya iş yeri gibi "bir masraf kapısı" haline gelir. Hesap kitap yapar, ne kadar aylık geliri olduğunu, çocuk doğarsa hangi ek maliyetlerin olacağını hesaplar. Bir de çocuk annenin ve babanın hayat tarzını değiştirmesine yol açar. Artık istediği gibi gezemezler, alışveriş yapamazlar... O zaman anne olacak kadın da daha az çocuk ister. Zaten zengin kanaatsiz olduğu kadar bencil de olur. Çocuk ebeveynin "sosyal hayatı"nı sekteye uğratacaktır. "Az olsun kaliteli olsun" diye bir yalan uydurur, ona da kendini inandırır. Az çocuk demek güya iyi eğitim alan, özel okullarda okutulan, rahat yiyen içen çocuktur. Peki ya o çocukların ruhu? Peki ya çok kardeşli olmanın o harika duygusu? Çocuk bunlardan hep "konfor" düşüncesiyle mahrum edilir. Çok kardeşi olmayan çocuk da bencil olur. Hep istemeyi bilir, sorumluluk ve paylaşmak nedir bilmez. Maalesef şu andaki gençlerin önemli bir kısmı bu karakterde... Batı'dakilerden hiçbir farkları yok. Dindar olanlar da aslında kapitalist dinin bitmek bilmeyen hırsına sahip. Kanaat yok olmuş durumda...
Sayfa 258Kitabı okudu
Efsane 2: Çocuk Kasıtlı Olarak Yetişkinin Sinirlerini Bozmaya Çalışıyor "Yemin ediyorum işi gücü benim tepemi attırmaya çalış­ mak" diyordu bir baba, on yaşındaki oğlu için. Birçok ebeveyn, bu tür nedenleri çocuklarının üzücü davranışları için ikna edi￾ci bir açıklama olarak görür. Görünüşe bakılırsa, bu varmak için gayet makul
Reklam
Bir keresinde gazetenin iç sayfalarında görmüştü karısı onun fotoğrafını. Güven vermek ister gibi gülümsemiş, yanağında gamzesi çıkmıştı. Kadın o gamzeyi en son ne zaman canlı gördüğünü hatırlamaya çalıştı. Nişanlılıkları geldi aklına, balayı günleri, ilk çocuğun doğumu... Kocaman bir boşluktu sonrası.
Mayıs 9
Uyuyamıyorum. Bu iş benim içime işledi. Böyle oturup Bay Donner'in bu şekilde soyulmasını seyre demeyecek kadar ona çok şey borçluyum. Eğer sessiz kalırsam ben de en az Gimpy kadar suçlu olurum. Yine de, ona bu işi haber vermek bana mı düşer? Beni en çok rahatsız eden şey, sipariş teslimatı için beni gönderdiğinde, Donner'den para çalmak için beni kullanmış olması. Haberim olmadığı müddetçe, bu işin dışında kalmış oluyordum, o yüzden kimse beni suçlayamazdı. Ama şimdi neler olup bittiğini bildiğim için, sessiz kalmakla en az onun kadar suçlu oluyordum. Diğer taraftan, Gimpy benim bir iş arkadasşımdı. Üç çocuğu vardı. Donner onu işten atarsa ne yapabilirdi? Başka bir iş bulması mümkün olmayabilirdi- özellikle de sakat ayağıyla... Bu durum beni endişelendirmeli miydi? Doğru olan nedir? Tümünü bile kullansam, zekamın böyle bir sorunu çözmeme yardımcı olmaması ne kadar da tuhaf...
Sayfa 97
"İşte çocuk, tıpkı Antik Yunanlılar gibi, tanrısal anne - babasının merhametine sığınır; bir sonraki şimşeğin ne zaman çakacağını bilemez. Fakat toksik anne - babaların çocukları, bir sonraki şimşeğin eninde sonunda çakacağını çok iyi bilirler. Bu korku çocuğun içine işler ve onunla birlikte giderek büyür. Ne kadar başarılı olursa olsun, zamanında hasara uğramış her yetişkinin özünde aslında bu çaresiz ve korku dolu çocuk vardır."
Sayfa 29
_Küçük kılıbık adam. Korktuğun için bağırıyorsun. _Ben kim oluyorum ki kendi görüşüm olacakmış. reis ne derse o’dur. _Düşüncelerinin yanlış olup olmadığını sormadın kendine hiç? _20 yıllık olayları anımsayacak beynin yok, bu nedenle, iki bin yıl öncesinden aptalca dini sözlerini tekrar söylüyorsun. _Beni ahlaksızlıkla suçlarken doğrudan
Reklam
1.000 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.