“Ucunda Ölüm Var” Arguvan’da yaşayan Ağıtçı Kadın’ın elli yıl önce onu bırakıp giden Heves Ali’yi bulmak umuduyla çıktığı bir yolculuğun hikâyesi. Arguvan’dan başlayıp Konya, Bursa, İstanbul, Erzurum, Arkanya ve nihayetinde Arguvan’a dönüşün hikâyesi. Gittiği şehirlerin hikâyesi. Gittiği şehirlerde Heves Ali’sini ararken bulduğu –daha çok yeni ölmüş- insanların acıklı hikâyesi. Kısacası “Ucunda Ölüm Var”; bir aşk hikâyesi, bir yol hikâyesi, bir insan hikâyesi...
Çıktığı yolculukta Arkanya dışında bütün şehir isimlerini haritada bulmak mümkünken Arkanya adını verdiği ve diğer romanlarında da gördüğümüz şehir gizem unsuru olarak karşımıza çıksa da bir söyleşisinde şöyle diyor yazar: “Arkanya benim için tahkim edilmiş bir başkent bir bakıma. Herkesin başkenti doğduğu yerdir. O yüzden Ankara yerine Arkanya’nın hikâyesini anlatmak istedim.” Arkanya doğduğu yer olan Ergani. Yani yazar hemen her eserinde doğduğu şehre uğruyor.
Eser bir aşk hikâyesi etrafında kurgulanmış olsa da ’80 dönemi Türkiye’si insanlarının hikâyelerini, tabiri caizse, çok göze sokmadan ama içimizde sızılar bırakarak sunuyor okura.
Kemal Varol, modern bir masalcı tavrıyla, gelenekle yaşayan zamanı şairliğinin de verdiği ustalıkla yansıtmayı başarmış olsa da eserinde, ilk bölümlerdeki masalsı dil zevkini sonlara doğru alamadığımı ve sürpriz sonun daha güçlü olabileceği eleştirimi de söylemeden geçmek istemedim.
Son olarak, eserin şiirsel diline ve konusuna yakışır bir şiir iliştireyim buraya:
“Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
zaten elimde ne kaldı bu yolculuktan
hasretten gayrı” (Nazım Hikmet)