Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yunanistan doğal ya da yerleşik tarıma geçmek suretiyle bir medeniyet kurabilmiş değildir. Yunanistan'ın toprak ve coğrafya özellikleri böylesi bir gelişmeye izin vermez. Yunanistan ancak Asya devletlerinin duyduğu hammadde ihtiyacını kendi üretiminden, kendi üretimi yetmeyince de Avrupa'dan temin ederek karşılamak, bunun karşılıgında da Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu ürünleri Asya'dan almak suretiyle tarihte kendisine bir yer edinmiştir. Bu aracılık sayesinde, Avrupa içinde de kendisine bir yer bulabilmiştir. Bu sebeple Yunanistan'da kral otoritesinin ekonomik temelini Mısır ve Asya ticaretinin tekeline sahip olması oluşturur. Yunanistan'ın önemi ve zenginligi Asya ile kurduğu ilişkilerden kaynaklanmaktadır. Yunanlıların, sitenin siyasî ve toplumsal yapısındaki önemi de, bu ticarette oynadığı rolle orantılıdır. Dahası, Yunanistan'ın ilk siyasi örgütlenmeleri ve krallıkları Girit gibi Doğu ticaretinin denetlenebileceği stratejik önemi haiz noktalarda ortaya çıkmıştır.
Sayfa 20 - Küre Yayınları
336 syf.
·
Puan vermedi
#Kitapyorum #İlberOrtaylı #Seyahatnamesi "Seyehat etmek benim gençliğinden,hatta ta çocukluğumdan beri heyecanlandığım bir uğraştır.Görmek, harita üzerinde tespit ettiğim yerlere gitmek,coğrafya öğrenimimde benim için vazgeçilmezdir.Türkiye gibi önemli bir coğrafyayı ve tarih alanını öğrenmek için onun kuzeyindeki Güney Rusya ve Kafkasya,doğusundaki İran ve Hindistan,güneyindeki Suriye,Filistin ve Mezopotamya'nın yanı sıra Balkanları ve Akdeniz ülkelerini anlamak da kaçınılmazdır". Demiş İlber Hoca... Adını sadece televizyon,kitap veya buna benzer kaynaklardan duymuş olduğumuz şehir ve ülkelerin kısa kısa tarihini,coğrafi konumunu,mimari güzelliklerini, kültür ve medeniyet özelliklerini anekdotlar halinde okuyoruz.Kendi adıma konuşayım; tarih pek ilgi alanıma girmiyordu. Bir anlamda uzak uzak kaçıyordum. Sıkıcıdır veya ders kitabı niteliğindedir muhakkak deyip önyargıyla yaklaşıyordum. Ama bu kitapta inanın o korkumu yendim.Okuyucuyu çok sıkmadan,az ama öz, sanki bir sohbet havası içindeymiş gibi rahatlık ve tarz hissediyorsunuz. Şunu da belirteyim İlber Hoca korkusu çok önceden yer etmişti tabiki kafamda Ilber Hoca bu,tarihi bilmeyeni sevmiyor Bu iş için yıllarını vermiş, eşsiz bilgi birikimi edinmiş, Topkapı müzesi başkanlığı'nın yanısıra tarih dersleri vermiş, Türk kültüründe önemli bir yere sahip olmuş bir insan övgüyü ve saygıyı hakediyor doğal olarak.Okuduğum ilk kitabıydı. Her kesimden ,dünyanın bütün kıtalarını kapsayan karışık bir mozaik kitabı okudum. Oturduğunuz yerden dünyanın önemli ve belli başlı yerlerini keşfetmek isteyenler için önerebileceğim güzel bir kitap. Teşekkür ediyorum...
İlber Ortaylı Seyahatnamesi
İlber Ortaylı Seyahatnamesiİlber Ortaylı · Timaş Yayınları · 20164,081 okunma
Reklam
Komünizm, artık bütün dünya ve bilhassa bizim için iktisâdi bir fikir veya toplumsal bir düzen olmaktan çıkmıştır. Komünizm bugün, yalnız Moskofçuluk demektir. (O tarihlerde (1950) henüz Maoculuk vs. yoktu) Fransız ve İtalyan komünist partileri şeflerinden Pilipin komünist liderine kadar hepsinin, kendi vatanları aleyhinde en utanmaz ve iğrenç bir
"Diğer bir deyişle, biz eğer kendimiz olarak yaşayabiliyorsak yaşadığımız coğrafya vatan ve bunun üzerini örten gökyüzü de bizim gök kubbemiz olur."
Sayfa 25 - Sufi kitapKitabı okudu
Her türlü yaratıcılığın ilk temelleri şüphesiz ki Komün'ün kollektif emeği içinde atılmıştır. Bu temeller Vahşet çağına dek uzanır. Konumuz medeniyet ve barbarlık güreşi içerisinde tanrısallaşma prosesidir. Burada da medeniyetin binlerce yıllık sansürüyle komün yaratıcılıkları maskelenmiştir. Bunu kısaca hatırlatıp işledik. Peki medeniyetin tanrısallaşmada hiç mi rolü olmamıştır? Komün veya barbarlık insan toplumunun bütün üretici güçlerini kendi içinde derlemiş, tarihi yapan canlı bir organizma (kollektif aksiyon) oluşuyla, insanlığın bütün yaratıcılıklarının temellerini kendi içinde atmış olur. Hemen bütün olumluluğu bu yaratıcılık özünde toplanır. Ama adı üzerinde ilkeldir. Bilinci yok denecek kadar azdır. Bütünüyle tarihin kanunlarıyla yürür. Bu potansiyel bir altşuurdur ve kollektiftir. Bu yüzden yakıcı-yıkıcı bir güçtür de; kendisine ters gelen anlamayan her şeyi yakıp yıkar. İçerisinde derlemiş olduğu bilhassa teknik ve coğrafya üretici gücü geliştikçe medeniyete parçalanmak, sosyal sınıflara bölünmek zorundadır. O zaman komünün işi biter, yani yaratıcılıklarını ve yarattıklarını geliştirmeye yaygınlaştırmaya vakit bulamaz. O'nun kaderi; tarihteki rolü, komün rezervi bitinceye kadardır. Medeniyet içerisinde rolünü gelenekleriyle sürdürür; tarihsel devrimci rolü kolay kolay bitmez.
Anadoluculuk
Anadolucular millî tarihî coğrafya zemininde temellendirmek isterken, tıpkı eleştirdikleri Turancılar ve İslamcılar gibi realiteden koparlar ve İslam medeniyet havzasıyla Türk dünyasından kopmak, tarihî çevreye bigâne kalmak gibi bir sonuca yol açarlar. Anadolucular, tarih boyunca ve hemen bugünkü sınırlarıyla çevreden, İslam âleminden ve Türk dünyasından yalıtılmış bir Anadolu tasarlar. Murat GÜZEL
Sayfa 59 - TurkuvazKitabı okudu
Reklam
Nizamiye medreselerinde okutulan müfredat şu şekilde idi: Din ve hukuk dersleri: Kur’an-ı Kerim kıraati, tefsir, hadis, fıkıh, kelam ve usul Dil ve edebiyat dersleri: Arap edebiyatı, Fars edebiyatı, sarf,nahiv,hitabet,şiir, cerh ve ta’dil, tarih ve edeb Felsefe dersleri: hikmet ve mantık Müspet bilim dersleri: tıp,cerrahi, riyaziye, hesap, hendese,müsellesat,nücûm (astroloji) hey’et (astronomi) ve tabiiyat (coğrafya)
İlk Günah’ın felsefi bir anlamı var. Ölüler yaşayanların peşini bırakmıyor, iki kuşak önce yaşamış bir anneannenin zeka kıtlığı silinmez bir iz bırakabiliyor bizde de. Sonra coğrafya… Başka medeniyetlerin birkaç yüzyıldan beri aşmış olduğu bir medeniyet merhalesine zincirli kalmış milletler var: Coğrafi bir kader bu da. İnsan tek başına kendisini şekillendiren bir bütün değil. Ve dünya insan zekasının fetihlerine rağmen, el ele tutuşup hep birlikte şarkılar söyleyebileceğimiz bir cennet olmaktan daha çok uzak. Duvarlar var insanların arasında ve daha uzun zaman da var olacak. Hatta bana öyle geliyor ki, bu hayali eşitlik, sosyal adalet rüyaları gerçekleşse bile daha uzun zaman kendini bekletecektir. Evet, insan zekası ve bilim tabiat kuvvetlerini kontrol edebilir, hürriyetimizin sınırlarını genişletebilir, bütün insanlara asgari bir refah düzeyi sağlayabilir. Ama ya beynimiz?
Sayfa 45
Medeniyet kimliğim anlamında Kahire'de hiç yabancılık hissetmedim. O zaman bir kez daha fark ettim ki, medeniyet kimliği coğrafya ve etnisite aşan bir kimlikti.
Sayfa 36 - Küre YayınlarıKitabı okudu
330 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.