Cemil Meriç.
Yarı aydınlık yarı karanlık bir hayatın yansıması.
Hayatını, romanlarını vs okuduğumuz birçok yazarımız gibi onun hayatını da bir çile olarak nitelendirebiliriz. Sağ - sol departmanından kendisini uzak tutmaya çalışmış (!)düşünce dünyasında sürekli değişimler, gelişimler yaşamış. Sürekli okumuş, araştırmış bunun bedelini iki çift
'Sizi Rahatsız Etmeye Geldik'
Biz, Allah’tan başka sahibi olmayanlarız. Kimseye eyvallah etmeyen, kimseye biat etmeyen, bütün dogmalara, tabulara saldıran, kimsenin bir yerlere oturtamadığı bir garip kuşağız.
Bir demli çayın buğusudur şifremiz, ya da bir sigara dumanının kavisi. Nedensiz dalıp gitmelerdir muhabbetimizin en koyu anları. İç
Sanlar, Arhuacolar, Wiwalar ve Kogiler, Kiowalar, Barasanalar, Makunalar, Penanlar, Gitxsanlar, Wet'suwet'enler, Haidalar, İnuitler, Polinezyalılar ve diğerleri...
Böyle tek tek okunduğunda herhangi bir anlam yüklemekte zorlandığımız bu isimler, aslında içinde yaşadığımız dünyanın muhtelif yerlerine gizlenmiş, kendi kültürlerini, kendi yaşam
Dicle Türküsünün Sesi
Mezopotamya’yım ben;
Damarlarım su ve nehir,
Hayatım kavga, mevzum kan,
Dilim edebi, sözüm ebedi.
Her zaman bir şairin, bir vakanüvisin sözünden çok
Gılgamış’ın dudaklarında bir zaman, kadim nehrin kenarında
Biz modern insanlar Thoreau’nun yaşam tarzına rağmen neden intihar etmediğine şaşırdığı kişileriz. Günde en az 4 saatini yürüyerek geçiren biri olarak Yürümek onun için bir yaşam biçimi.
“Yeterince medeniyet savunucumuz var” diyerek medeniyete ve moderniteye karşıt bir bakışla doğa ve yabanıllık üzerine yazmaya başlıyor. Yabanın güzelliğinden söz
“Zayıflığın özü, güce maruz kalmak ya da güçten korkmaktır.”
“Umut yalnızca umut... Bizi sakinleştiren, körleştiren ve bize iyilikten çok kötülük getiren bu yalancı umut…”
#Marquis de Sade
Uyandım bir gün, gözümde bir beyaz örtü, göremem gayrı. Önce Saramago hakkında bir kaç kelam edelim. Onun okuduğum ikinci kitabı oldu Körlük. Bu yüzden onun
Kitapla birlikte çocukların bile masumiyetini kaybettikleri bir çağ olarak adlandırılan 1930’lu yılların Almanya’sına gidiyoruz.
Kitabın ana karakteri ve anlatıcısı, bir okulda tarih ve coğrafya derslerine giren, 34 yaşında bir öğretmen.
Bir gün müfredata uyarak, 26 öğrencisine “Neden sömürgelerimiz olmalı” konulu bir kompozisyon yazdırıyor.
Medeniyet dediğin al gülüm ver gülümdür ve hiçbir coğrafyanın malı mülkü değil, insanlık tarihinin ortak değeridir. Coğrafya kaderdir lafı da safsata. Tek kader sınırsız insanlık.
Jared Diamond güncel dönem popüler bir bilim insanıdır. Fizyoloji, antropoloji, ekoloji, coğrafya ve evrim gibi konularda yetkin bir isimdir. 2024 itibari ile hayatta olup, 87 yaşındadır. Yaşayan en entellektüel 100 kişiden birisi olarak defalarca gösterilmiştir. 12 dil bilmektedir.
Şöyle bir durup düşünün. Kocaman bir ülke, kocaman evler. birçok insan. hepsi de KADIN. Adından da anlaşılacağı üzere Kadınlar Ülkesi.
Doğal bir felaket nedeniyle erkek soyunun yok olması üzerine kendi medeniyetlerini kurmuş, asla kaçmayan huzurları, sınırsız bollukları, bozulmayan sağlıkları, iyi niyetleri, sorunsuz yönetimleri ile, anneliğin
Voltaire'i nasıl bilirsiniz? Genelde kitapları bir kenara, günümüzde sözleri çokça paylaşılan yazar ve filozoflardandır... Malum sosyal çağ... Ama, bir sorun var. Büyük bir sorun...
Voltaire, Türkler hakkında ne düşünüyordu?
Şimdi paylaşacağım şey bir giz değil. Bir tez sayesinde ortaya çıkmış olan, belgeli, kanıtlı Voltaire düşünceleridir.
Akif Emre İncelemesine İnceleme “Tek ve Tenha”
Hafızlık yaptığım kursun danışmasına üç gazete gelirdi. Sabahları hocaların eline geçmeden önce gazetelere göz atmak için koşa koşa danışmaya giderdim. Bir sabah Yeni Şafak’a baktığımda Beşiktaş’taki ofisinde iki poğaça ile aramızdan ayrılan birisi vardı… Vuslata erdiği günün ertesinde Akif Abi’yle