Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kadıköy - Haziran Ayı Hikaye Yazma Etkinliği
Kendinizden bir şeyler bulacağınızı düşündüğüm ilk hikayem ile sizlerleyim.. "Kadıköy" ...Modaya doğru yürümeye başladım… Kafamı gökyüzüne doğru kaldırdığımda, kapkara bulutlarla göz göze geldim, yağmur damlaları yavaş yavaş suratıma doğru damlıyorken bir anda nefesimi tuttum ve gözlerimi kapattım, o anda ne düşündüm tam olarak
ESİR, YORGUN, YALNIZ, YERLİ VE ONURLU BİR ADAM: KEMAL TAHİR
Türk düşün ve yazın hayatının seçkin isimlerinden olan Kemal Tahir, 15 Nisan tarihinde İstanbul Vezneciler semtinde, İsmail Kemalettin adıyla dünyaya geldi. Kimliğinde 13 Mart olarak görünen doğum tarihi, 1917 yılında yapılan takvim değişikliğinden kaynaklanan bir yanlışlığın sonucudur. Babası 2. Abdülhamit'in hünkar yaverlerinden ve baş
Reklam
Dosya: Yayınevlerine Sorduk: “Ne Olacak Bu Ekonominin Hâli?”
Dolar kuru artıyor, Türk Lirası değer kaybediyor. Peki çok sevdiğimiz kitaplar bu durumdan nasıl etkileniyor, bu dengesiz durum kitap fiyatlarına nasıl yansıyor? Yayınevleri bu duruma ne cevap veriyor? KayıpRıhtım'ın yaptığı bu çalışma bize en net ve gerçekçi cevapları veriyor. Kahvenizi hazırlayınız ve kesinlikle okuyunuz. Bu hassas durum
Cemal Süreya Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa. Şems-i Tebrizi Düzenim bozulur, Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
Yaşam üzerine bir irdeleme.
" Akvaryuma iki balık koyarsanız onlar zaten sevgili olur. Önemli olan okyanusta karşılaşabilmek. " Sahiden de günümüzdeki insanların neredeyse tamamının, büyük kitlelerin yaşantısını özetleyen bu söz aslında birçok şeyi açıklıyor ve insan denilen canlının düşünce algoritmasını ortaya çıkarıyor genel olarak. Sizin de dikkatinizi çekti
Bazen bir an geliyor hiçbir şey söyleyemiyor insan, insan olduğunun, güçsüz olduğunun farkına varıyor acımasızca. Dünyadaki her şey dönüyor etrafında, o duruyor ama. Basit birisi olduğunu anlıyor eninde sonunda. Bunların daha güzel günleri olduğunun bile bilincinde artık. Her şeyin her zaman kötüye gittiğinin olduğu gibi. Fibonacci sayıları gibi
Reklam
Bir insanı sanatçı yapan, enstrümanı eline aldığı anda başlayan o büyük aşk olsa gerek. Bazı sanatçıların buluşması ne büyük şans bizim için. Dinlemeye asla doyamayacaklarımdan… Zira, hüznün ardından gelen coşkunun armonisini çok az şeyde buldum bugüne kadar.
Tuğba

Tuğba

@tugba_nl
·
13 Mart 2023 01:29
Yanni
O kadar çok söylenmemiş sözler var ki, artık ne yeri, ne de zamanı...
Neler neler öğretti bu hayat bana. Kimilerinden dersimi fazlasıyla aldım. Kimilerini ise hâlâ tecrübe ediyorum. Bazen haddimi aştığım zamanlar oluyor ve, "Bunu anlamam için bu kadar acıya ne gerek vardı?" diye soruyorum. Bazen ise, "Ben başka türlü akıllanmazdım," diyerek hayata teşekkür ediyorum. Bazen hayat, incitmeden ve yormadan veriyor dersini. Bazen ise, kafama vura vura, yüreğimi kıra kıra ve anlamadığım zamanlarda yine aynı karakterdeki insanları karşıma çıkara çıkara "Artık anla," diyor. Neler öğrendiğime gelince... Ben alttan aldığım sürece üstüme geldiklerini öğrendim. Mesafeli olmanın, beni birçok gereksiz insandan koruduğunu öğrendim. Köprüleri nerede atıp duvarları nerede yıkacağımı öğrendim. İnsanlara bir şans verirken iki kez düşünüyorum artık Birincisinde, "Bir daha üzülürsem kendimi affedip affedemeyeceğimi," ikincisinde ise, "İnsanların buna değip değmeyeceğini," sorguluyorum. Gönlümü açmadan önce gözümü açmayı öğrendim. Çünkü gönül gözüyle baktığımda, bir zalimi bile sevimli gördüğüm günlerim oldu. Her duygusal kararı, biraz da mantık süzgecinden geçirmek gerektiğini, yüreğimin bana gitmemi söylediği yerlerden hep yorgun argın döndüğüm günlerde öğrendim. Şimdi bana neden bu kadar düşünüp, neden her şeyi bu kadar sorguladığımı soruyorsun ya, işte sebebi bu acı tecrübelerimdir. Geçmişimde unutmak istediğim o kadar insan ve bir o kadar kötü anılarım varken, seni sorgusuz sualsiz hayatıma dahil edemem. Bir başka kötü anıya dönüşmeni istemem. Unutamamak diyorum, benim gibi ince düşünen insanların en büyük imtihanı olsa gerek.
Uğur Gökbulut
Uğur Gökbulut
Var Bir Hayalimiz
Var Bir Hayalimiz
DÜŞÜNÜRKEN ÖLDÜ
Tahterevalli bir alçaldı bir yükseldi. Dengeyi düşündü, ardından dengeyi tanımladı. Dengeyi tanımlayamadı. “Biliyor musun? Galiba neyin ne olduğunu bilmiyoruz Ayşe. Başta bunu öğrenmek lazım” dedi. “Ne alaka şimdi durup dururken?”. “Bilmem”. Daha da konuşmadı. Sözcükler dişlerine takıldı. Diliyle geri itti. “Anlamazlar ki sizi, anlaşılmayız” diye
8. Hikaye Tamamlama Etkinliği
Hikayemiz bu ileti altından yürütülecektir. Katılımcı sırası ve yorumlar için: #11646309
NigRa
NigRa
Saat gece yarısını çoktan geçmiş "yarım" diye belirtilen 12.30'u göstermekteydi. Akreple yelkovan iki ayrı uçtaydı, kavuşamayan iki aşık gibi diye düşündü. Sonra aklı yine yarım kavramına kaydı. 24'ün yarısı 12
Reklam
İstanbul'un en büyük kitapçısı, Penguen İçerenköy şubesi açıldı. İş yerime yürüyerek 10 dakika olan bir yere bu kadar büyük bir kitapçı açılması büyük bir şans benim için. Ama mağazanın diğer Penguen'lerden sistem olarak pek bir farkı yok. Kitap sayısı ve çeşitlilik muazzam. Başka bir kitap mağazasında bulamadığım ve internetten sipariş
Kayip Ruyalar
Insanoglu dunyaya hukmettigi binlerce yillik surede pek cok basariya imza atti. Once bitkileri toplayarak beslendi, ardindan tasi yontarak silahlar gelistirdi ve hayvanlari avlamayi ogrendi. Zamanla hayvanlarin derisinden kendisine ortu yapabilecegini kesfetti ve modayi yaratti.Magara duvarlarina sekiller cizdi ve resmi yaratti. Ardindan gruplar
GÖRÜCÜ İşten eve geldiğimde oldukça yorgundum. Elbiselerimi değiştirip hemen odama çekilip uzanmak istiyordum. --Anne! Ben geldim! Mutfaktaydı. Sesimi duyunca ellerini havluya silerek yanıma geldi. Gülümsüyordu. --Hoş geldin, aslan oğlum. Hay maşallah. Seni yaradana kurban olurum ben. Şaşırmıştım. Ama hemen kendimi toparladım. Ne de olsa böyle bir
kahverengi gözler
Gözleri soğuk bir deniz gibi alıp götürüyordu beni. Onun gözleri öyle güzeldi ki, güneşe bakmak gibiydi, lakin can yakmıyordu. O... Gözlerindeki ruh, işte o bana bakıyordu. Büyük bir dünyada ona rastlamak bir şans olsa gerek. Şans mı? Evren şansları kabul eder mi? Belki de evren onun gözlerine bakmama müsaade etti. Belki de tanrı bizi bir araya getirdi. Onun gözlerinin içine baktığımdaki yaşanan frekans uyumu, Newton'un kütle çekimi bulması gibiydi. O ve ben... Birbirimizi çekiyorduk! Bu sefer hayat bizi Julia ve Winston gibi ayırmamıştı. Raskolnikov ve Sonya gibi sabır etmemizi istiyordu. Sonunda! Gerçekten hayatta hissettim. Bir ömür geçireceğim biri ile 5 koca saat. Yaşanan 8 olayları tanrının varlığı kadar netti. 7. Senfoninin 2. Kısmı gibi, hızlı ve heyecanlıydı bu gün. Okulun aksine bir çok fikir katmıştı bana. O sırada, uzun zaman sonra ilk kez meyus değildim. Mutluydum! İçimi dökmek güzeldi. Bu gün öğrendiğim: bir şarkı gibi geçiyor hayat. Mamafih değerini bilmek, güzel kişilerle izafiyeti yaşamak lazım. Onun gözlerinde hayatı ve yaşamı bulmak gibi...
İlahi Süreyya – Şarkı 1
Başlarken; İlahi Komedya- Cehennem Canto I "Yaşam yolumuzun ortasında karanlık bir ormanda buldum kendimi, çünkü doğru yol yitmişti." İlahi Komedya'ya Alexander Pope dokunmuş olsaydı aynı tadı verir miydi düşündüm ilk oluduğumda. İlk ozanlarla dövüşenler için bu bilmeceleri çözmek nasıl da lezzetlidir... Cehennem'de yeni bir
84 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.