“Gecede Olan herkese Gelsin ☕️🦋”
Beni yormaz çünkü beni anlar.
Gece beni bağrına basar,
Bağrımı yırtarak çıkmaya çalışan nefesimi kucaklar.
Beni susturur konuşabilen herkese karşı.
“Geceyi severim çünkü kusurlu ciltlerini kapatır insanların
Daha az görünür birçok şey”
Şimdi bana aydınlığı övme olur mu,
Aydınlığın karanlıkta kalan taraflarını biliyorum.
İnsanların nasıl kış uykusuna yattığını,
Soğuğun insanlara daha çok oturduğunu tam kalıbıyla…
Bana gecenin üşüttüğünü söyleme artık.
“Evi ısınan insanlar bilir dışarıda üşümeyi,
Soğukla yaşayanlar bilmez gecenin buz kestiğini..”
İçinde yaşadığın ile İçinde yaşattığın geceyle bütünleşir evren
Gündüze inat geceler çoğaltırım
Bu yüzden sevmezler beni
Bu yüzden severim Geceyi
Severim kendimi
Ve beni örten her şeyi...
"İyi kitaplar okumak, geçmiş yüzyılların en seçkin insanlarıyla sohbet etmek gibidir"
Diyen Descartes'e ve Kazancakis'in ruhuyla oturup bir çay içmek isteyenlere selam olsun.
Bizler yıllar boyunca çok okuyan mı bilir çok gezen mi geyiğiyle oyalanırken, gerçek bilgeliği bulanların hayatı özümseyerek yaşayanlar olduğunu Kazancakis yıllar
ARŞ, KENDİNİ AŞ!
''Bu yıkılışın sırrını bul, kendini çöz, içini ayıkla, şuurundan utanan ve ruhunun izbelerinde kaçacak delik arayan suçlu hislerini yakala, getir.''(S.245)
*Hepimiz ismini duyarız ama Peyami Safa gerçekte kimdir? Kitap okuyanlar bilhassa onu okuyanlar bilir lafını hiç esirgemez Peyami Safa. Ne düşüncesi var ise onu korkusuzca
Söze orta yerinden başlamak gibi olmasın da, sayfalar ilerledikçe, kapıdan çıktığımda elinde bastonuyla Kır Abbas’ı göreceğim hissine kapıldım. Görmeyi de çok isterdim doğrusu. Kitabın başında tepemi attıran, neredeyse nefretimi kazanan, “köyün en akıllı delisi” bu ihtiyar gönlümde kocaman bir yeri kapladı. Onun hakkında sayfalarca yazabilirim