Kızımla beraber okuduğumuz bir kitap oldu.Kitabın görsel şöleni çok güzeldi o resimlere bakarken duygulanmamak elde değil.
Dünyaya gözlerimi bir savaşın ortasında açtım. Savaşın ortasının tam olarak neresi olduğunu bilmiyordum ama annem hep “Savaşın ortasında doğurdum ben seni,” derdi.
Tarih 23 Nisan 1920. Büyük Millet Meclisi binasının önünde adım atacak yer yok. Kalabalığın gerisinde bir tezgâh göze çarpıyor. Önünde bir çocuk, kimbilir belki bir seyyar satıcı. Annesi var mı, babası sağ mı? Vatan yorgun, halk yoksul, umutlar yitip gitmişken bir çocuk nasıl yaşar hayatı?
Çocuk edebiyatımızın üretken ve sevilen yazarlarından Şermin Yaşar, bizi şerbetçi bir çocuğun gözünden Kurtuluş Savaşı yıllarına götürüyor. Gökçe Akgül’ün incelikli çizimleri eşliğinde seferberliği, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde yavaş yavaş yeşeren ümidi, toplumdaki değişimi, yoklukla geçen günleri ve beklenen zaferi hep birlikte yaşayacağız. Türk tarihçiliğinin büyük ismi İlber Ortaylı’nın Millî Mücadele günlerinin tarihi yönlerine tuttuğu ışığın aydınlığında Cumhuriyet’in ilk sabahını beraber karşılayacağız.
#arkakapakyazısı
Milli mücadele döneminde yaşanan çevrede olup bitenleri şerbet satan bir çocuğun gözünden okuyorsunuz.En duygulandigim bölüm Atatürk'le karşılaştığı sahneydi.Çocuk babasını savaşta görüp görmediğini sorar ve Atatürk "Cephedeki bütün babaları gördüm ben.Senin babanda bundan böyle Cumhuriyet'tir çocuk.''
Etkilenmemek elde değil.Bu topraklarda cumhuriyetin nasıl mucalede vererek kazanıldığını okuyorsunuz .
Ahlâk Yaralarımız!
Dalkavukluk… Bugün, fertlerin, maddî ve manevî bütün iş ve menfaat sahalarında, büyükleriyle münasebetini düzenleyen ve neticeyi sağlayan biricik tılsım… Manzara şudur: Bütün cemiyet, bir mıknatıs kutbu üzerinde birbirinin eteğine yapışmış demir parçaları gibi, en küçüğünden en büyüğüne doğru birbirinin dalkavuğu vaziyetinde…
Kuklacı ve Kuklalar
Sömürgeciler kuklacı, onlar çıkarına hizmet edenlere kukla denir.
Kuklayı halk sadece tiyatro sanır.
Oysa asıl toplumun hayatı bir kuklacı ve kukla tiyatrosunun bizzat kendisidir.
Sömürgeciler sömürge etmek istedikleri ülke ve o ülkede yaşayan toplumla irtibat kurmazlar. Aracı, taşeron veya satıcı/komisyoncu kullanırlar.
Çok okunan kitap almam normal şartlarda. Yazarın başka kitabını bulamadım ancak satıcı yetkili tarafından övgüyle bahsedilince alıp okumak istedim tabi başlığı da sevdiğim kadim şehir: Semerkant olunca. Kitapla ilgili daha çok olumsuz eleştiri yapacağım. Alıp okumanızı tavsiye etmem. Mesela her okuduğum sayfada Türkleri aşağılayan, İslam öncesinde puta tapan millet gibi algı yaratması, Selçuklu devletini ve hükümdarlarını yerden yere vuruşu, Tuğrul Beyin kısırlığı, Alparslan’ın pısırık olarak tanıtılması, kitaptaki tüm Türk hükümdarları adaletsiz, kibirli ve merhametsiz.. ! Ve hükümdarların üzücü ve acı sonları tasvir edilmesi.! Selçuklular’ın Semerkant’ı almak istediklerinde şehirde yağma tecavüz gibi insanlık dışı fiiliyetleri yapmış gibi göstermesi ve daha fazlası. He bir de Ömer Hayyam (Hayyam Yıldızların Efendisi kitabında ) aynı dönemlerde Yasmi adında bir kıza aşık ve olay İran Coğrafyasında geçiyor. Yasmi’ye olan aşkı uğruna düştüğü yolları, onun için yazdığı şiirleri var. Sırf kitap yazmak için Ömer Hayyam’ın hayatını bu kadar Magazinsel hale getirilmesi de çok garip doğrusu. Tarihi romanı yazarken biraz hayal ürünü koyarsın ancak bilgi kirliliği oluşturmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Doğru bilgiye ulaşmanın yolu okuduğumuz kitap metinleri de olmayabilir.
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,4bin okunma
🗣️ Kuklacı ve Kuklalar
Sömürgeciler kuklacı, onlar çıkarına hizmet edenlere kuklacı denir.
Kuklayı halk sadece tiyatro sanır.
Oysa asıl toplumun hayatı bir kuklacı ve kukla tiyatrosunun bizzat kendisidir.
Sömürgeciler sömürge etmek istedikleri ülke ve o ülkede yaşayan toplumla irtibat kurmazlar. Aracı, taşeron veya satıcı/komisyoncu
MUTLU PAZARLAR!
Derleme eserleri seviyor musunuz? Bir yazarın tüm yazılarının toplandığı, bir yazara ve büyük ihtimalle çok sevdiğiniz bir yazara ait ne varsa bulabileceğiniz eserleri. Ben çok seviyorum. Özellikle de kitap YKY veya İŞ KÜLTÜR baskısı ise. Çünkü kalitenin asla tesadüf olmadığına inanlardanım ve bu işi hakkıyla yaptığını düşündüğüm
BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE Grigory Petrov
TARİHTEN İBRET
Kitaba ilgiyi üstüne çeken bir başlıkla bir bölümle başlanmış Moskova’daki Devlet Tiyatro'sunun duvarlarında oluşan çatlakların bir süre sonra temellerden çatıya uzanarak artmasını zamanında en sağlam bina temeli ahşaptan yapılmasınin ardından gevşek olan zemine kazıklar çakılarak
Bir gün, İstanbul'un
tanınmış bir konfeksiyoncusunda kravat bakıyorduk. Tezgâhtar kız dikkatle
ve ciddiyetle hizmet ediyordu. O ise gözünü
lar kız, dikkatle
kıza dikmiş, onun romanını okuyordu. Yüzündeki çizgilerden
anlıyordum bunu. Çünkü onun için her kadın önce ana idi ve
mutlaka ana olmalıydı ve Fatih'ler doğurmalıydı. Kadın için ek
mek parası
"Sevgili Dost,
Bu sabah kuş sesleriyle uyandım. Ne güzel değil mi? Hayır, güzel değil! Açık pencereden ok gibi dalıp yastığıma saplanan karga sesleriydi."
Diye başlayan bir arka kapak yazısıyla hayatımıza ok gibi saplanan sözcükleriyle misafir olan bir yazar, Ali Ural. Kanıksadığımız olayların farklı yüzlerini "Uyan Dost!" der