Beni yine duygulardan duygulara sürükleyen bir kitap oldu. İlk kitaptan farklı bir şekilde yaptı ama bunu bu sefer. Modernleşen dünyada erdemli kalmaya çalışan Obi Okonkwo ile kendimi bağdaştırdım. İdealist bir öğretmenken sistem içerisinde umursamaz bir öğretmene dönüşmem geldi gözlerimin önüne. İyi bir şeyler için çabalarken kendini kandırmalarla, aldatmalarla ve sistemin el vermesiyle eleştirdiği, tiksindiği insana dönüştü. Benim günahım onunki kadar büyük değil diye avunuyorum ama bu kötülüğü ne kadar hafifletir bilmiyorum.
Bir diğer etkileyici nokta ise Umuofia'lıların arada kalmış bir toplum oluşunun güzel anlatılmasıydı. Bu açıdan da ülke ve kültür olarak bizi anlattı sanki. Kendilerini yeni modern dünyaya ne kadar adapte etmeye çalışsalar da Clara'nun "Osu" oluşuna hepsinin karşı çıkması, dualarının, "Kola cevizlerinin" değişmemesi bu arada kalmışlığın belirtileriydi. Bizde de benzer batı-doğu arada kalmışlıkları çokça var.
Aslında ilk kitapla aradaki tek fark zaman olmasına rağmen ilki kadar keyif alamadım bu kitaptan. Sebebi ana karakterin iki yüzlü erdemsizliği olabilir. Evet kendimi bağdaştırdım dedikten sonra bunu demek olmadı farkındayım ama karakterin kişiliksizliği sonlara doğru ortaya çıkan bir şeydi. Hep var olanın kendini göstermesi.