Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İyi bir şey yapmanın ödülü, o şeyi yapmış olmaktır.
Cömertlik ne olacak? Karşılıksız mıdır yoksa bir ödül uğruna mıdır? Birisi bedel gözetmeksizin yardımseverse, bu karşılıksızdır; bir ödül gözetiyorsa, o zaman satın alınabilir. Cömert veya yardımsever olduğu söylenen kişinin kâr elde ettiğine değil, görevi yerine getirdiğine dair hiçbir şüphe yoktur. Bu nedenle adalet de ne ödül ne de mükâfat ister, dolayısıyla sadece kendisi için istenir ve tüm erdemler için bu durum aynıdır.
Sayfa 28 - Kapra YayınlarıKitabı okudu
Albert Camus bir keresinde “Geleceğe yönelik gerçek cömertlik şu an mevcut olan her şeyden vazgeçmeyi içerir “demiş.
Reklam
Allah bir insanı sevdiği zaman, bunun bir belirtisi olarak ona üç sıfat ihsan eder; deniz gibi bir cömertlik, güneş gibi bir sıcaklık, toprak gibi bir tevazu. -Bâyezîd-i Bistâmî
İnsan ruhu gibi, dostluk da ölümsüzdür,iyi ve gerçek dostluklar çağlar boyunca hatırlanır ve örnek alınır. Sadece iyi insanlar arasında dostluk kurulabilir,zira o ihtiyaçtan doğmaz, bizzat doğanın bahşettiği bir ilişki türüdür. Bu yüzden dostluğu mümkün kılan ve sürmesini sağlayan sadakat, dürüstlük, doğruluk ve cömertlik gibi temel nitelikler sadece doğayı kendisine örnek alan iyi insanlarda bulunur.
"Dört şey eksik olmasın sizden; zeka ve asalet, cömertlik ve İyilikseverlik.Dört şey uzak olsun sizden; iradesizlik ve namertlik, cimrilik ve kötücüllük."
Sayfa 70 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Saflık, cömertlik, cesaret, kederde ve neşede aynı kalabilme, nezaket, sevme ve doğruluk gerçek dostun nitelikleridir.
Reklam
Bazen olur ya, bir yerlerde bir acı hissederiz. Sebepsiz. Tuhaf bir huzursuzluk. Anlat deseler anlatılmaz, öyleyse evham ettiğimiz söylenir, her şey yolundadır güya. Ölümcül Kimlikler'de şöyle diyor Maalouf: "Yaraların hissedilmesi için, tanımlanmaya ihtiyacı yoktur." Bazı yaralar böyle sevgili okur. Tanımlamaya, anlam yüklemeye
İttihat ve Terakki rejiminden sonradır ki, bu memlekette Türkler, Türk'üz diyebildiler ve Türklerin de bu vatanda bir hakları olduğunu ileri sürebildiler. Osmanlı İmparatorluğu'nda kavm-i necip Arap'tan bahsolunurdu. Arnavutların necabetinden (soyluluğundan), şecaatinden (kahramanlığından) bahsolunurdu. Fakat Türk'ün adı geçmezdi. Osmanlı İmparatorluğu Müslim unsurlar arasında hiç fark gözetmemişti. Saray, Babıâli, ordu, maarif, idare bütün bu unsurlara müsavi (eşit) surette açıktı ve padişahların bu müsaadekâr telâkkisinden en çok istifade eden onlardı. Padişahın en yakın muhafızları Arnavut ve Arap taburları idi. Bunların bütün efradı memleketlerindeki akraba ve taallukatları (yakınları) için birer lütuf ve âtıfet (cömertlik) kaynağı kesilmişti. Yalnız Türk köylüsü idi ki, muazzam vergi vermek, askerlik hizmeti görmek gibi vatanî yükleri sessiz ve şikâyetsiz yükleniyordu.
Sayfa 57
Birisini sevmeye kalkışmak önemli bir işe girişmek gibidir, bilirsin. Enerji, cömertlik, körlük ister. Hatta başlangıçta bir uçurumun üzerinden sıçramanın gerektiği bir an vardır. Düşünmeye kalkarsa atlayamaz insan.
İç zenginlik ve kuvvet duygusuna yeterince sahip olmayan insanların cömertlik nöbetlerinden sonra çoğu zaman abartılı bir takdir ve şükran beklentisi içine girdikleri görülür.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.