Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nicolas de Condorcet
"Filozofların aydınlatmadığı toplumu, şarlatanlar aldatır."
Batı dünyasının kendine özgü tarihsel körlükleri ve kendine özgü etik kusurları var. Son yüzyıllarda başkalarının egemenliğinde kalmış halklar, onu genellikle, bu kusurlar ve körlüklerle tanıdı. Şili'de ya da Nikaragua'da ABD'den; Cezayir'de ya da Madagaskar'da Fransa'dan; İran'da, Çin'de ya da Ortadoğu'da İngiltere'den; Endonezya'da Hollanda'dan söz edildiğinde, akla gelen ilk adlar ne Benjamin Franklin ne Condorcet ne Hume ne de Erasmus.
Reklam
İnsan, nesneler gibi bir madde hâline gelir.
Galile, Descartes, Newton ve Laplace fiziğinin bu mekanist ideolojisi beş postulata dayanır: 1. Dünya nesnel olarak, her türlü gözlemciden bağımsız şekilde mevcuttur. 2. Nesnelerin hareketi, mekân ve zamandan oluşan değişmez bir "arena" içinde izlenebilir. 3. Her nesne, yönettikleri nesnelerin dışında kalan ve denk lemlerle anlatılabilir bir takım kanunlarla birbirlerine bağlanmış bir "somut noktalar" topluluğu ile tanımla nabilir. 4. Bir "somut noktalar" sisteminin bütün pozisyonları ve bütün başlangıç hızları bulunursa, bundan onun bütün geçmiş durumları çıkarılabilir ve bütün gelecek durumları haber verilebilir. 5. Belli sayıda ve iyi belirlenmiş durumdaki tabiat kanunları kapalı bir sistem oluştururlar. Bilimin işte bu durumdan, kendisinin Galile'nin, Descartes'in, Hume'un ve Condorcet'nin mirasçısı olduğunu iddia eden Auguste Comte'un pozitivizmi doğdu. Pozitivizmin temel karakteri bilim ile bilimciliği birbirine karıştırmaktır. Bilimcilik; bilimin, duyuların tecrübesi içinde görünen olguların tanımlanmasından ve bu olayların kanunlar ve sabit ilişkilerle birbirine bağlanmasından başka bir şey olamayacağı inancıdır.
Sayfa 193
Condorcet, bunun üzerine şu önemli sonuca varıyordu: Antikçağ artık güncelliğini yitirmiştir ve eskiler artık model alınmamalıdır. İngiltere'ye ya da daha iyi, Amerika'ya yönelirsek, daha çok şey öğrenebilirdik.
Sayfa 56 - İş KültürKitabı okuyor
Aydınlanma
Nazik bir toplumda bağnazlara gülme girişimi olarak başlayan bu hareket, -serfleştirilenler ile köleleltirilenler, Protestanlar, Yahudiler, siyahîler ve (Condorcet örneğinde) kadınlar da dahil olmak üzere- insanlığın kurtuluşu için bir kampanya olarak yüksek bit ahlaki zeminin işgaliyle sona erdi.
Sayfa 22 - ZoomkitapKitabı okudu
Bir avuç bilge,felsefenin mihrabında gizlice düşüncelere dalarken,bir alay şamatacı sofist,artık felsefenin bütün stolarını çiğneyip kirletiyorlardı.
Sayfa 244Kitabı okudu
Reklam
"Stuart Mill de babasının zorluklarla baş etmeyi başarmış kişilere ait kitapları başucuna koyduğundan bahseder. Seyahat kitapları, Robinson Crusoe ve daha sonraları Platon'un Sokrates'i ve Tugot'nun Condorcet'nin hayatını anlattığı eserlerin büyük etkisinden bahseder. Doğrusu bu gibi eserler insanın hayatında derin ve kalıcı izler bırakır. Büyük düşünürlerin muhteşem etkileri! Sokrates'in iki bin yıl sonra bile güncelliğini yitirmeyip genç dimağlarda heyecan uyandırması büyüklüğünün göstergesidir."
Aile veya boy şefleri kurulu, doğal adalete, kökleşmiş adetlere göre artık sayıları epey çoğalmış olan, çok karışık anlaşmazlıkları çözümlemeye başlıyorlar. Bu hükümlerin gelenekleşmesi aradan çok geçmeden adetlere dayanarak topluluk ilerlemelerinin zorunlu kıldığı daha düzgün daha değişmez bir hukuk sisteminin kurulmasına yol açmıştır.
Filozofların peşin hükümleri gerçeğin yeni ilerlemelerine zarar verdiği gibi, pek aydın olmayan insanların peşin hükümleri de bilinen gerçeklerin yayılmalarını geciktirmektedir.
Filozofların aydınlatmadığı toplumu, şarlatanlar aldatır. -Marquis de Condorcet
Reklam
« Düşünürlerin aydınlatamadığı toplumu, şarlatanlar aydınlatır. » Condorcet
Gerçekten, ahlâk ve siyaset bilimlerinde, her adımda filozofların bilgi ışıklarını götürdükleri nokta ile, kafalarını işleten insanların ulaştıkları ortalama yol arasında büyük bir boşluk vardır.
Sayfa 130Kitabı okudu
..özgürlük, başkalarına devredilemeyecek bir nimettir. Bir milleti bir aileye, tiranlığın lehine, bozulmayacak şekilde bağlayan hiçbir hüküm, hiçbir anlaşma yoktur; adları sanları, ödevleri, iktidarları ne olursa olsun, devlet adamları, halkın, efendisi değil, memurlarıdır; halk, kötüye kullandıkları ya da onları bırakmayı menfaatlerine uygun bulmadığı zaman, doğrudan doğruya kendisinden çıkmış olan bir otoriteyi geri almak kudreti ile devlet adamlarını azletmek gibi, cezalandırmak hakkını da elinde bulundurur.
Sayfa 115Kitabı okudu
337 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.