Tam yaşamak istediğim yaşlılık dönemini anlatmış kitap. Satırlar su gibi akıp gidiyor. Bizim toplumumuzda yaşlılar köşesine çekilmiş, evinden pek çıkmayan, sosyal hayattan elini eteğini çekmiş, evde torun bakan , saygı duyulan kişiler olarak görülür. Onların iyi bir demlenmiş çay gibi olduğu görülmez, tecrübelerinden faydalanmak yoluna gidilmez. Tersine iş göremez olarak etiketlenir, köşesine çekilmesi beklenir. Oysa yaşlanmak sadece yaş almaktır, insanın hayatında ikinci bir bahar açılabilir fırsat verilirse. Deneyim dediğimiz şeyin içinde acılar, başarısızlıklar, kayıplar, fedakârlıklar da yokmudur? Yaş alırken toplumun bize biçtiği rollerin gereği yapılır . Bu nedenle çoğu zaman hayatımızı ıskalar, kendi isteklerimizi öncelik listemizde hep sonlara atarız. Yaşlılık dönemi işte artık başrole kendimizi alacağımız bir dönem olmalı. Vücudumuz yaşlanırken beynimiz ve kalbimiz yaşlanmayınca bu dönemde insanlar arada kalıyor, kabullenme süreci yaşıyor. Oysa yaşlılık dönemi asıl sahnede kalıp başrole çıkma zamanı . Kitap bu geçiş dönemini çok güzel ele almış. Bende kesinlikle böyle yaş almak isterim dedirtti. O zaman dans ,çok sık kullandığım bir cümleydi. Kitapta hayat buldu. Umarım hepimiz sağlıkla ve dans ederek yaşlanırız.