kesit
Sahurdan sonra uyumadım. Gün içinde ayyaş gibi takılma halim öğle saatlerini de geçti. Gelişme var. Belgrad'a iftar var, ona geçeceğiz tüm ofis. Kırk beş elli kişi. İftardan iki saat kadar önce orada olduk. Ateşler yakılmış, soğanlar doğranmış, etler hazırlanmış... Yanıma iki arkadaşı aldım ve doğru koşu parkuruna gittik. Biri enerjik, biri
"Hayat ne biliyor musun abi? Düşün bak rövanş maçındasın. İlk maç kendi evinde sıfır sıfır bitmiş. İkinci maç oynanıyor. Deplasmandasın. Dakika doksan artı iki. Bir sıfır yeniksiniz. Hakem üç dakika uzatma vermiş. Yani bitime yarım dakika ya var ya yok. Gol atarsanız tur sizin, atamazsanız her şey bitiyor. Maçın uzama ihtimali yok. Bir uzun top yollamış kalecin. Önüne düşmüş. En ileride sen varsın. Pas verecek adam arıyorsun. Arkadaşlarının yorgunluktan götü düşmüş. Etrafında kimse yok sizden. Senin de götün düşmüş. Topu sürmeye mecalin yok. Sürebilsen kaleciyle karşı karşıya kalıp topu kaleye takman işten bile değil. Ama mecalin yok. Ve maç bitecek. Umutsuzca ve tüm gücünle abanıyorsun topa. Kaleye en az otuz metre var. Olmaz. Gol mol olmaz. Bir bok olmaz artık. Ama n'apıcaksın, auta çıkana kadar bekliyorsun. Maç bitiyor sonra. Eleniyorsun. İşte hayat o havadaki top abi. Biliyorsun hayatta gol olmayacak. Ama başka ne çaren var ne de şansın. Bir şey olmayacağını bile bile bekliyorsun. Bir şey olmayacağını bile bile beklemek işte hayat..."
Sayfa 74
Aral önüne dönmüştü tabağındakileri yemeye devam ederken "Lina da tıp okuyor," diye konuyu değiştirdi. Ortamın gerilimi azalmıştı hemen.
"Ay öyle mi? Maşallah sana ya... Hem güzelsin hem zekisin. Akrep burcu musun sen?" dediğinde yüzümde bir gülümseme oldu. Gözlerimiz çakıştı Aral'la. Gerçekten ablası turnayı gözünden vurmuştu. Dakika bir gol bir.
"Evet," dedim. "Öyleyim."
Hayat. Hareket eden, büyüyen, gelişen, bir dakika bile değişmeden duramayan hayat. Her sabah baktığın bu gölün suyu hep aynı görünür, batıdaki şu dereden sürekli su gelir ve doğudaki şu dereden gider, daima sessiz, daima yeni, hiç durmadan hareket eder. Ama göl hep buradadır, su her zaman hareket eder ve eninde sonunda bir gün okyanusa ulaşır.
Dakika bir, gol bir...
Uzun zamandır sebze ve meyvelerde vitamin ve minerallerin oranlarının düştüğünü pek kimse bilmez. Bugün kendini taze gıda ile vitaminlerle beslemek isteyenler kaybedilmeye mahkum bir mücadele vermektedirler - ya da besin takviyesi yapmaya karar vermektedirler.
dakika bir,gol bir..
İlk sahnemiz, içinde doğduğumuz bozkırlarda, insan denen hayvanın maymuna benzeyen, kuzenlerinden kendini ayırmaya başlamasıyla açılıyor..
Serenad üzerine inceleme.
"İnsanların kendi milletini veya kendi inancını diğerlerinden daha üstün görmesi, ne korkunç olaylara, ne büyük acılara neden oluyordu bu dünyada!"
Açıkçası 
Zülfü Livaneli ‘nin ilk defa bir kitabını okuyorum. Bazılarınız ” ne! İlk defa mı! ” diyeceğinizden eminim. Romanlarını okumadığım, kendisinin konferanslarını, köşe yazılarını okumadığım
Edip CANSEVER - Manastırlı Hilmi Bey'e Beşinci Mektup
rasimpaşa yokuşunda tuzla buzun kaynaştığı safhadayız
kemiklerimiz sağlam çok şükür
lakin hislerimiz un ufak bu yeni dünya düzeninde hilmi bey
herkesin büyük yanılgıları olmuştur şu hayatta.
benim en büyük yanılgım; hayatın döngüsünü yazarak kırabileceğimi sanmamdı.
kayboldum hilmi bey
haritada dahi bulunamayan bir kasaba gibiyim
Dakika 1 gol 1
Gökyüzü öyle yıldızlı , öyle berraktı ki , onu gören kendine sormadan edemezdi : Nasıl oluyor da böyle bir göğün altında türlü türlü suratsız , kaprisli insan yaşayabiliyor ?
Sayfa 3 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Dakika bir gol bir
Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen,kemiren yaralar.
