Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sonuçta Clare Bayes'in oğluyla asla karşılaşmıyordum, o benim açımdan daha rahattı, yasak aşkımız açısından da herhalde en uygunuydu. Çocukları işin içine karıştırmamak gerekir. Fazla sorgulayıcı ve duyarlıdırlar. Dramatik ve ürkektirler. Loşluğa da belirsizliğe de tahammülleri yoktur. Her yanda tehlike sezerler, tehlike olmayan yerde bile, o
Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. Ayaktaki cam kesiğine eczanede dikış attırmak değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılar ile boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları, başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey."
Sayfa 169Kitabı okudu
Reklam
Acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyordum. Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. Ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi.
Sayfa 169Kitabı okudu
Kötü hayat, yetersiz giyim kuşam, çok dayak her şeyi özetler. Bu şekilde yaşayan öyle çok çocuk var ki…
On dokuzuncu yüzyılda bile, dedim, sanatçı olmak isteyen bir kadının kimseden destek görmediği belli. Tam tersine, hakir görülüyor, dayak yiyor, öğüt veriliyor, uyarılıyormuş. Buna karşı çıkmaya, itiraz etmeye duyduğu ihtiyaçla, aklı zorlanıyor, enerjisi tükeniyor olmalıydı. Çünkü burada yine, kadın hareketinde onca etkisi olmuş olan o çok ilginç ve karanlık erkek kompleksinin alanına giriyoruz; ‘kadın aşağıda olmalı’dan çok ‘erkek üstün olmalı’ diyen, erkeğin düşeceği tehlike minicik görünse de, tehlike yaratan kişi alçakgönüllü ve sadakatli olsa da sadece sanatın önünü değil siyasetin önünü de tıkayan, gözümüzü nereye çevirsek erkeği oraya yerleştiren, o derinlerdeki arzunun...
Rahmetli annem... bana âlemde iki türlü adam olduğunu söylemişti: Çocukluğunda yediği dayakların altında kalıp ezilenler. Onlar hep ezik kalır, derdi rahmetli annem. Çünkü, dayak istendiği gibi içlerindeki şeytanı öldürür. Bir de bu dayaklardan içlerindeki şeytanı öldürmeden, ama korkutup terbiye ederek çıkan talihliler vardır. Onlar da çocukluklarının bu kötü hatırasını unutamazlar hiç, ama -kimseye söyleme bunu demişti annem- Şeytan ile geçinmeyi öğrendikleri için kurnaz olmayı, bilinmeyeni bilmeyi, dost edinmeyi, düşmanını tanımayı, arkalarından dönen dolapları vaktinde sezmeyi ve ben ekleyeyim, nakşetmeyi herkesten iyi becerirler...
YKY
Reklam
Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi . Ayağındaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı , kalbi baştan aşağı sancılara boğan , insana sırrını kimseye anlatmadan ölmeyi arzulatan şeydi
"Aşk cennetten çıkmadır."(Çin Atasözü) "Dayak cennetten çıkmadır."(Türk Atasözü)
Neden ben de komşularımın çocukları gibi değildim? Neden ben hep yamalı, eski kirli elbise giymek zorundaydım? Neden dayak yiyorum? Herkes akıllı da ben mi deliydim acaba? Ben mi suçluydum? Doğmam mı kabahat yoksa ben lanetlenmiş bir şeytanın çocuğu muydum?
… “yemek buldun ye, da­yak gördün kaç”…
Sayfa 33 - Doğan Kitap - 109. BaskıKitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.