Selahattin Demirtaş ile ilgili düşüncelerimi, daha önceki iki kitabı olan Seher ve Devran'la ilgili kitabını okuyup inceleme yazarken paylaşmıştım. Uzun uzun Sosyo-politik açılımlar yapmak istemedim. Fakat önceki iki incelemede bazı önemli satır aralarını burda da ifade etmem gerekiyor ki, meramım anlaşılsın. Burayı önemsiyorum.
Hayatım
Jane Austen, hiç evlilik yapmamış bir kadın. Evlilik yapmaması onun evlilik hakkında hiçbir şey bilmediği anlamına gelmiyor, aksine yazarların o bilindik gözlem gücü sayesinde etrafından çok şey öğreniyor. Evlenmemesi sayesinde evliliğe, insanlara daha çok ilgi duyuyor. Deneyimlerini ve gözlem gücünü kurguya çevirmek istiyor, çeviriyor da. Yeri
Raif efendinin sessizliği ve durgunluğu ile başlayan hikaye zamanla Raif efendinin neler yaşadığını dile getirmekte. İlk başta önyargılı davranıp hep görmezden geldiğim bir kitaptı ama sonra içimdeki ses "bu kitabı okumalısın,içinde seni etkileyecek olaylar var."
Dedi. Ardından hemen kitaba başladım ve sayfaları adeta bir film izliyor heyecanıyla çevirdim . Kitabın sonu beni biraz üzdü ama okumaya değerdi .
Çoğu kitabın konusu genelde "aşk " üzerine ancak bazı aşklar öyle güzel anlatılmış ve betimlenmiş ki bu kitap iyi ki yazılmış diyor insan.
Ben bu aşk hikayesini gerçekten çok sevdim.
Okumanızı tavsiye ederim
Kendini bilmek!
Burada kişisel bilgiden kültürel bilgiye kadar uzanan bir düşünceyi her zamanki gibi coşkulu bir anlatımla anlatır Ai Şeriati. Kendisini tanımlayan tiradı ile:
Sizi rahatsız etmeye geldim!
Özellikle katil çocuklarıyız dediğinde ciddi bir rahatsızlık ve farkındalıklarla düşüncelere daldığım oldu. Rahatsız etti. Kendini bil derken