-Bir düşün: İnsana onlarca, yüzlerce yıl merhamet, sağduyu ve mantık öğretip, onu bilinçlendirdim diyemezsin, her şeyin bir bedeli var. En önemlisi de bilinç. İnsanlar acımasızlaşabilir, hassasiyetlerini yitirebilir, kan, gözyaşı ve acı görmeye alışabilirler, tıpkı kasaplar ya da, bazı doktorlar ya da askerler gibi; ama hakikati bir kere öğrendikten sonra ondan vazgeçmek nasıl mümkün olabilir? Benim fikrime göre bu imkânsız çocukluktan beri bana hayvanlara eziyet etmememi, merhametli olmamı öğrettiler; okuduğum bütün kitaplar da bunu öğretti ve sizin kahrolası savaşınızdan zarar görenlere öyle acıyorum ki canım yanıyor. Ama işte zaman geçiyor ve bütün bu ölümlere, acılara ve kana alışmaya başlıyorum. Gündelik hayatta da daha duyarsız, daha tepkisiz olduğumu ve yalnızca en kuvvetli ıtkilere cevap verebildiğimi hissediyorum, ama Savaş gerçeğinin kendisine alışamıyorum, esasen akılsızca olan bu şeyi anlamayı ve açıklamaya aklım reddediyor. Bir milyon insan bir yerde toplanıp edimlerine haklılık kazandırmaya çalışarak birbirini öldürüyor ve hepsi eşit derecede hasta ve hepsi eşit derecede mutsuz. Delilik değil de nedir bu?
Çocukluğumdan beri bana hayvanlara eziyet etmememi, merhametli olmamı öğrettiler; okuduğum kitaplar da bunu öğretti ve sizin kahrolası savaşınızdan zarar görenlere öyle acıyorum ki canım yanıyor. Savaş gerçeğinin kendisine alışamıyorum, esasen akılsızca olan bu şeyi anlamayı ve açıklamayı aklım redediyor. Bir milyon insan bir yerde toplanıp edimlerine haklılık kazandırmaya çalışarak birbirini öldürüyor ve hepsi eşit derecede hasta ve mutsuz.Delilik değil de nedir bu?
"-İyileştim mi?
-Hayır. Siz farklı bir insansınız, ama herkes gibi olmak istiyorsunuz. Bu da bana kalırsa ciddi bir hastalıktır.
-Farklı olmayı istemek, bir hastalık mı?
-Evet kendinizi herkes gibi olmaya zorlarsanız, öyle. Nevrozlara, psikozlara, paranoyaya yol açar. Doğayı çarpıtmaktır bu, Tanrı'nın yasalarına karşı gelmektir; dünyanın bütün dağlarında, ormanlarında, bir tek yaprağı bile bir başkasının tıpkısı olarak yaratmamıştır Tanrı. Oysa siz farklı olmayı delilik sayıyorsunuz."
Güç, patron, çok güç! Bunun için delilik gerek, delilik, duyuyor musun? Ya hep ya hiç! Ama aklın bakkal senin, defter tutuyor, bu kadar verdim, bu kadar aldım;kar şu kadar, zarar bu kadar diye yazıyor. Yani, iyi bir sahip, her işi sermiyor, her zaman arkanı kolluyor. Hayır, ipi koparmıyor rezil, onu sıkı sıkı elinde tutuyor, kaçırırsa mahvoldu demektir!
Ama ipi koparmadıkça, hayatın ne tadı var, söyler misin bana?Papatya papatyacıktır; rom değil ki dünyayı altüst etsin!
Evet, yaptığınız bir tür delilik sayılabilir ama mantığı bencillik üzerine kurulmuş olan şu berbat dünyada yapılabilecek en
güzel, en iyi, en doğru şey belki de bu deliliktir.
"Bir milyon insan bir yerde toplanıp edimlerine haklılık kazandırmaya çalışarak birbirini öldürüyor ve hepsi eşit derecede hasta ve hepsi eşit derecede mutsuz. Delilik değil de nedir bu?"
Toplu delilik, her zaman bireysel delilikten daha tehlikelidir, çünkü bulaşıcıdır ve insandan insana geçtikçe daha da gelişip değişiyor. Her insan kendinden şeyler katıyor ve bir süre sonra toplumun ihtiyaçlarına göre bambaşka bir şekil kazanıyor. Mikrobun mutasyona uğraması gibi bir şey yani!