Böyle kitapları, psikolojik analizleri sevdiğim için ben çok beğendim.şu satırlar da ayrı bir hoşuma gitti..
"...size tekrar ediyorum hanımefendi, diye fikrimi savunmayı sürdürdüm, bu durumda kimseyi yargılamak ve kınamak istemem. az önce biraz aşırıya kaçtığımı size rahatlıkla itiraf edebilirim; o zavallı bayan henriette bir kahraman değil elbette, serüven peşinde koşan biri de değil, bir büyük aşık ise hiç değil. cesaretle arzusunun peşine takıldığı için ona bir ölçüde saygı duyuyorum, ancak bugün olmasa bile yarın kesinlikle çok mutsuz olacağı için onun adına üzülüyorum. kendisini tanıdığım kadarıyla sıradan, zayıf bir kadınmış gibi geliyor bana. yaptığı belki aptalca, fazlasıyla acele etmiş olduğu da kuşku götürmez, ama asla alçak ve adi biri değil, bu zavallı ve mutsuz kadını küçümseme hakkını kendinde gören herkese her zaman karşı çıkarım."
Zweig okurken bi bakarsınız sonuna gelmişsiniz, bu hikayede de aynı şey yaşanıyor.
empati ve ahlaklı duruş nedir sorusunun cevabı çarpıcı bir şekilde önünüzde.
Hikayeyi okuduktan sonra zweig'e şaşkınlık ve hayranlık duydum. bir kadının sahip olduğu erdemleri öteleyip bir erkeğe bakışı, bir yabancıya cesareti, kazanma hırsıyla dolu bir genci dizginleyişi hatta dişi merhameti ancak bu kadar zarif anlatılabilir. kime ait olduğunu bilmeden okuyan biri öykünün, bu tutkuyu hisseden bir kadın tarafından yaratıldığını sanır.