Şimdi bir kayık, yırtık kirli yelkenleri olan bir yelkenli,balıkçı tekneleri, denizi yararak,homurdanarak giden bir gemi,kuğu gibi apak bir gemi olsaydı denizin üstünde işte o zaman deniz, deniz gibi bir deniz olurdu.
Ekledim ben tattığım her şeyi denizlere
Bildiğim ne varsa onlar da hep denizlerden
Sen de bir deniz gibi yerleştir onu istersen
Sevdayı
Ve köpüklendir
Ve yaşlandır ki işte kederi anlamasın
Ama dur, her deniz yaşlıdır zaten
Öğrenmez ama öğretir mutluluğu
Bizim sevdamız da öyledir, iyi şiirler gibi
Biraz da herkes içindir.
"Yerin altında dokuz deniz vardır.
Bunlar ayrı ayrı birer denizdirler ama, bir noktada birleşirler. Bu dokuz denizin birleştiği yerde, yeryüzüne kadar yükselen bir Bakır Dağ vardır"." Görülüyor ki yeraltını yeryüzüne birleştiren bu Bakır Dağ'ın sahibi -ki kendisi bir ruh idi, yine serâp şeklinde bir ruh gibi gönderdiği elçisi geyik ile oğlanı kendisine getirtmişti. Yeraltına giden mağara yolu da bu bakır dağda bulunmalı idi. Bu sebeple masalda Ergenekon'un izlerini de bulmak da mümkündür.."
Evet yalnızlık.
Yunus peygamberin balığın karnındaki yalnızlığı.
Yusuf peygamberin kuyudaki yalnızlığı.
Peygamberimizin Hira dağı'ndaki yalnızlığı.
Zindandaki insanın yalnızlığı.
Ufukta titreyen, küçüklüğü ile, yapayalnız kalmışlığıyla, kendi çaresiz varlığını korumak için direnen teknenin yalnızlığı.
Ve teknenin içindeki ihtiyar. Panter gibi dalgaların ortasında teknesiyle tek başına bir yandan denizle boğuşan, bir yandan da yakalayıp teknesine bağladığı muhteşem balığı deniz canavarlarının korkunç dişlerinden korumak için çarpışan ihtiyarın yalnızlığı. Hemingway'in ihtiyar balıkçısı.
Bakışlarında soluk çiçekler açan veremli çocuğun yalnızlığı.
“Kâbe’nin mimari İbrahim peygamberdir ama kalbin mimari Allah’tır“dedi. “Kızım, kalp kırmak 70 kez Kâbe’yi yıkmakdan daha beterdir, inşası çok zordur. Allah’ın Mabedini yıkman Allah’ın gücüne gider.”