Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ÖNSÖZ - Zeynep Altıok Akatlı
Ruhi ağbimi kaybettiğimde 16 yaşında küçük bir kızdım. İlk kez bu kadar yakınımı kaybetmiştim. Gittiğim ilk cenazeydi. İçimde korku. Ya ona lâyık olamazsak, ya onu hakkıyla, isteyeceği gibi yolculayamazsak.! Anladım ki kalabalıklar güdümlenmeye de açık. Mutlaka kullanmak isteyenler olacak.. Ama günün sonunda çatlak sesler küçük kalmaya mahkûm. Çünkü giden çok büyük. Yıllar sonra sevgili Ruhi ağabeyimin sesi bir başka cenazeye önderlik etti. * Ben de şu dünyaya geldim sakinim Kalsın benim dâvâm divana kalsın (..) Yolrulan yorulsun ben yorulmazam Derviş makamından ben ayrılmazam Dünya kadısına ben sorulmazam Kalsın benim dâvâm divana kalsın. * Bu sefer giden babamdı. Dâvâsı divana kalan da oydu. İçimde aynı korku. Ya sapla saman karışırsa.. Ya onu lâyık olduğu gibi uğurlayamazsak.? Yine on binler akıyordu aramızda. İçimde aynı korku vardı ama sanki Ruhi ağabeyin sesi yatıştırıyordu beni. Korkma diyordu, ben buradayım, bırakmam. Onun sesi ile müzik yüzyıllardır olduğu gibi tek yürek etti bizleri. Korktuğum olmadı. Babam çok sevdiği Ruhi ağabeyine lâyık olmuştu hep ve şimdi biz çoğalarak onlara lâyık olmalıydık. Galiba o gün öyle ayakta durdum. * Evimin en önemli köşesinde kütüphane odamın duvarında siyah beyaz bir fotoğrafı asılı Ruhi Su'nun. Kucağında bir sarı köpek omuzunda bir kara kedi. Kendi el yazısıyla imzalamış. ''Üç kişi bir orduya bedeliz'' diyor. Bu cümle ve o fotoğraf deminden beri aktarmaya çalıştığım her şeyi en yalın haliyle ortaya koyuyor.
Bazen insanın arkasına sokakta yürürken bir sıska kedi veya bir uyuz köpek takılır. Bu kedi veya köpeği ne kadar kovsanız, yanınızdan ne kadar uzaklaştırmak isteseniz o sizi takip eder. Evve­la sinirlenir, sonra hiddetlenirsiniz. Fakat, nihayet yumuşar ve hatta birçok kere onu evinize alırsınız ve sonunda o sizin hiç ayrılamadığınız, sevgili bir dostunuz olur.
Sayfa 136Kitabı okudu
Reklam
- " (…) Şemsipaşa’dayım… Sertçe bir rüzgâr ve üşütmeye mahsus bir güneş… Seyyar çaycı Zülfü’nün bir bardak çayı… Balık yerine su çeken meraklılar… Bir kanepeye ilişmiş oturuyorum… Cehennemde vazife gören melek gibi, insan, hayvan, nebat ve cemat harmanının lisân çehresinde ısınıyorum… Yanıma bir kedi yanaşıyor; tuhaf bir duygu… Sanki kedi,
Sayfa 370 - 371 İBDA YayınlarıKitabı okudu
- Allahı çok mu seversin Cevriye? - Ondan başka sevecek kimsem yok ki abi. - Onu niçin seviyorsun? - İnandığım için. - Ona çok mu inanıyorsun? - İnanıyorum elbette. Ona inanmayıp da kime inanayım? Allah bize bu dünyada neye mahrum kaldıksa, onların hepsini öteki dünyada verecekmiş. Belki bana orada bir anne de verir. Sonra da kim bilir, belki de o Beyoğlu dükkanlarının camekanlarında kedi ciğere bakar gibi baktığım tüylü, çiçekli şapkaları, o canım emprime kumaşları verecektir. İnsanın gönlü ne isterse onu verecekmiş. Gönlümüz neye hasretse, hepsine cennette kavuşacakmışız. Ne gönlümüz çekerse, hepsi önümüze geliverecekmiş. Yiyecekler, içecekler, giyecekler, hepsi. O: - Ölülerin bedenleri yoktur ki, dedi. Yiyecek ve giyecekleri ne yapacağız? - Kıyamet günü dünya avuç içi gibi, dümdüz olacak ve mevtalar kefenleriyle mezarlardan fırlayacaklarmış. - Bunları size kim anlattı? - Kırk Yama Hoca. Sen duymamış mıydın? - Hayır! Cevriye bir an sustu. Sonra: - Yoksa sen Allaha inanmaz mısın, dedi. Öteki boğuk ve tok bir sesle cevap verdi: - Hayır! Cevriye ürperdi: - Allaha inanmazsın da nasıl olur da böyle iyi olursun, dedi. Tövbe et. Allaha inanan, cennete inanır. Cennete inanmasak, ne ümit ederiz bu dünyada! - Ben de cennete inanırım. Ama benim cennetim Kırk Yama Hoca'nın cenneti değildir.
Sayfa 153Kitabı okudu
Derviş ve Kedi
Allah buyuruyor ki: "Kediler size aittir, onlara acı vermeyiniz!" Heddeva tarikatında genç müritler kuetat (erkek kedicik) olarak adlandırılırlar. Tekkede terbiye edilen kedilere alışıldık insan isimleri, özellikle sahibinin ismi verilir. Zira kediler insanlar gibidirler ve onlara söyleneni anlarlar. Kedilerin ruhu insan ruhuna benzediği için onlar insan isimleri taşımalıdır. İnsan onların miyavlamalarını anlar.
Sayfa 144Kitabı okudu
Derviş ve Kedi
Şeyh Babşah şöyle demiş: "Eğer Allah bu dilsiz yaratığın rızkı için bu kediyi kullanıyor ve ondan yiyeceğini esirgemiyorsa benim gibi birinin kaybolup gitmesini nasıl ister?"
Sayfa 142Kitabı okudu
Reklam
Hani şu meşhur sözdeki gibi; karanlık bir odada siyah bir kediyi arıyorduk ve büyük ihtimalle o odada kedi yoktu...
Sayfa 122Kitabı okudu
kendini hatırlayınca seni mezopotamya’ya götüreceğim/ ellerini tutmayacağım belki koparız aniden/ göğsümde varsa bir ev kerpiçten/ devlet ve apolet ve allaha yer açmadım/ saklan diye ellerin ve sen seninle çocuklara kızkaçıran dağıtalım ve/ onlar öpsün bizi kana kana/ adında bir öykü yazacağım/ sana okutmayacağım belki inanmazsın/ gözlerinin daha
23 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.