Felsefenin Temel likeleri diye bir kitap okuyup, bir gecede okuduğu her kelimeye hak verip, ertesi gün Devrimci Proleter Yeni Öncüye katılıp, üç gun sonra banka soygununda enselenip on yl yatanların hikayelerini duymuştum. Ya da İslam ve Yeni Ahlak, ya da Batlılaşma ihaneti gibi kitaplardan birini okuyup, bir gecede meyhaneden camiye geçip, buz gibi soğuk halıların üzerinde, gülsuyu kokular içinde elli yıl sonra gelecek ölümü sabırla beklemeye başlayanlar da biliyordum.
Amerika tam da o ölçüsüz kültürel heterojenliği nedeniyle gezegenin tüm ahlak bozukluklarının bir özetidir hiç kuşkusuz.
Sayfa 164Kitabı okudu
Reklam
Müslümanların birliğinin gerçekleştirilmesinin imkânsız bir rüya olduğunu söylerken onlar aslında kendi hissettikleri güçsüzlüğü izhar ederler. Sözünü ettikleri imkânsızlık dünyada değil, onların kalplerinde hüküm sürer. Tüm Müslümanların birliği birilerinin icadı, şu veya bu devrimci ya da ideoloğun hoş temennisi değildir. Onun temelini Kur'an'ın meşhur "Müslümanlar kardeştir," sloganı oluşturur.
Din için yeteneği olmayan bir toplumun, devrim için de yeteneği yoktur. Güçlü devrimci hareketlerin olduğu bölgelerde aynı zamanda dinî duygular da hâlâ canlılığını korumaktadır. Esas itibariyle dinî hüviyeti olan kardeşlik, dayanışma, adalet hisleri, devrimde dünyevi bir adalet, dünyevi bir cennet yaratmaya yöneliktir. Din de devrim de acı ve ızdırap içinde doğar, refah ve konfor içinde ölür. Gerçekten devam eden yalnızca onların gerçekleşme özlemidir. Gerçekleşmeleri aynı zamanda ölümleri demektir. Din de devrim de gerçekleşirken onları boğacak olan kurumları, yapıları doğurur. Resmi kurumlar hiçbir zaman ne devrimci ne de dindardır. Eğer devrim düşmanını dinde görmüşse o zaman bu, resmi din, kilise, ruhban sınıfı, hiyerarşi, yani kurumsal, sahte din olmuştur. Tam tersine sahte devrim, bir kurum, bürokrasi olarak devrim müttefikini bir kurum, bürokrasi olarak dinde bulmuştur. Devrim yalan söylemeye ve kendine ihanet etmeye başlayınca sahte dinle müşterek bir dil bulabilmiştir.
Sayfa 112
Evet, Filistin uluslarararası ve uygarlıklar arası bir savaşın mihveri mesafesindedir. Bu nedenle onu, birincil sorunumuz olarak görmeliyiz. İslam uygarlığını yeniden tesis edebilmek amacıyla mücahitlerimizi toplayabilmek ve de saflarımızı sıklaştırabilmek için onu, Emperyalizm ve yardakçılarına karşı mücadele vereceğimiz ilk cephe, tüm devrimci güçleri bir araya getirebileceğimiz bir nokta, çöküş dönemimizin artıklarını ve tortularını,aczimizi, tembelliğimizi, uygarlık alanındaki uyurgezerliğimizi, örgütsel plandaki uyuşukluğumuzu eritip yok edebileceğimiz bir pota olarak algılamalıyız. Bize düşen, bu mücadelenin ilk safları da yer almaya çabalamaktır. Kuşkusuz ki bu zafere dek sürecek bir devrimdir. “Allah, kendi dinine yardım edene elbette yardım eder. Doğrusu Allah kuvvetlidir, güçlüdür. “ Ekim 1982
Sayfa 99 - Bir YayıncılıkKitabı okudu
İslam'daki devrimci dalganın birkaç bileşeni vardır. Bunlardan biri de aşağılanma duygusudur.
Reklam
916 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.