Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Emperyalizm ile idari ve iktisadi diktatörya arasında doğal bir sözleşme olduğu açıkça görülmektedir
Sayfa 148Kitabı okudu
Maurice Duverger'nin Atatürk dönemi için kullandığı deyim ise şudur: "Demokrasiye geçiş için hayırlı bir diktatorya".
Sayfa 584Kitabı okudu
Reklam
"Değer bilincine sahip olarak batılı insan ve batı toplumları, kişi haklarını ve özgürlüklerini zedeleyici her tür davranışı "zulüm" bilerek bir yandan uhrevi iktidara (örneğin krallık ve diktatorya rejimine) karşı direnmekten ve ayaklanmaktan geri kalmamışlardır. Batıda ihtilaller hep bu amaçla yapılmış, bu nedenlere dayanmıştır. Oysa ki, islam tarihinde kişi hakları ve özgürlükleri adına girişilmiş bir ihtilal söz konusu değildir. İhtilal diye görülen şeyler, sadece "DİN ELDEN GİDİYOR" bağnazlıklarıyla girişilen ayaklanmalardan ibarettir."
Sayfa 114Kitabı okudu
Özgürlük, sorgulanmaktır?!
Bütün diktatörya rejimleri “Acabasızlar” rejimleridir. Hasan Ali Yücel
Sayfa 48 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bu "Her şey Devlet için" zihniyeti Müslümanların kafalarına o denli yerleştirildi ki; "Her şey Din için" inancı kayboldu Ve Müslümanlar saltanat ve diktatorya rejimleri uğruna ulul emr zihniyetinin kulları oldular. Ulu'l-emr, -nasıl olursa olsun la yus'el bir hale getirilip kutsallaştırıldı. Bugün, dünyanın çeşitli yerlerinde Müslümanları ezen ulu'l-emr'ler, Yezid zihniyetinin mirasçıları oldular ve kendileri için dokunulmazlık kanunları çıkartarak, saltanatlarını sürdürdüler, sürdürüyorlar. Ve sarıklı-cübbeli hocalar, bunlara itaatin vacib olduğunu anlatır dururlar cami kürsülerinde. Ebu Zerr diyor ki ; "Allah, marufu emredip onu terk edene ve münkerden nehyedip onu yapanlara lanet etsin"
Beyan yayınlarıKitabı okudu
...Bütün diktatörya rejimleri "Acabasızlar" rejimidir.
Sayfa 48 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 5. BasımKitabı okudu
Reklam
“Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra olan bitenin beni şaş-kına çevirdiğini itiraf etmekten utanmıyorum. Beklediğim, barışın tekâmülüydü, savaşın değil; toplumun barış içinde yeniden düzenlenmesiydi, kanlı ihtilaller değil; hümanizmdi, kitle katliamları değil; arıtılmış demokrasilerdi, otokratik diktatorya değil; bilimin ilerlemesiydi, propagandanın ve gerçeğin yerine geçen otoriter sloganlar değil; her cephede ilerlemeydi, barbarlığa geri dönüş değil!” Pitirim Sorokin, New York, 1941  
Rusya'daki rejimde de devrime inanlar arasında lidere duyulan bağlılık mistik tarzda ve mutlaktır: Şef Lenin ve şef Stalin yüzde yüz imanı temsil etmektedir.... Bütün bu azalar şef ve onun diktatorya halkasına inanmak ve itaat etmekle mükelleftir....Şefler tenkit edilemez; şefe hücum edilemez. Rıfkı (Atay), Moskova Roma , s.64
Zaten tarih göstermiştir ki, hangi sultan ya da devlet başkanı etrafına cesur ilim adamları toplayıp onların istişare­leriyle devletini yönetmişse, o sultan veya devlet başkanı başarılı ol­muştur. Kendi başlarına diktatorya kurup, alimlere değer vermeyen­ler de, insanlığın hem belası, hem de yüz karası olmuşlardır.
94 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.