Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çağdaş şirkin her türlüsüyle iç içe veya yüz yüze olan insanlarımıza şirk denilince, her nedense sadece Mekke müşriklerinin taptıkları bazı putlar akıla gelmektedir.
256 syf.
·
Puan vermedi
Öncelikle kitabın başlığından zaten direk art niyetli bir çalışma olduğunu anlıyoruz. Hadis inkârcılığı... Bu tür sözlerin art niyetli olarak seçildiğini düşünüyoruz çünkü insaflı bir şekilde mevzuyu değerlendiren birisi bu tür manipüle edici sözler söylemez. Kitabın yazarı geleneksel din anlayışını savunuyor fakat bu anlayışın eksik yanlarını
Hadis İnkarcılığı : Hadis Karşıtlarının İddiaları ve Cevaplar
Hadis İnkarcılığı : Hadis Karşıtlarının İddiaları ve CevaplarSaffet Sancaklı · Rağbet Yayınları · 201753 okunma
Reklam
İhyâu Ulûmi'd-dîn 1. Cilt
Sahabe devrinde "fıkıh" denilince, ahiret yolunu bilmek, nefsin gizli âfetlerini ve amellerini bozan şeyleri tanımak, dünyanın basitliğini anlamak, bütün kuvvetiyle ahiret nimetlerine yönelmek ve kalbi Allah korkusunun sarması olarak anlaşılırdı.
Sayfa 162 - Semerkand YayınlarıKitabı okuyor
Sünnet
Sünnet kelimesinin dinimizde üç ma'nâsı vardır. (Kitâb ve sünnet) birlikde söylenince, kitâb, Kur'ân-ı kerim, sünnet de, hadis-i şerifler demekdir. (Farz ve sünnet) denilince, farz, Allahü teâlânın emrleri, sünnet ise, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” sünneti ya'ni emrleri demekdir. (Sünnet) kelimesi yalnız olarak söylenince islâmiyyet ya'ni bütün ahkâm-ı islâmiyye demekdir.
Ey iman edenler! Size ne oldu ki, “Allah yolunda seferber olun” denilince yerinize çakılıp kaldınız; yoksa âhiretten vazgeçip de dünya hayatıyla yetinmeye razı mı oldunuz? Halbuki dünya hayatının sağladığı fayda âhiretinkine göre pek azdır.
Tevbe Sûre-i Şerif'i 38. AyetKitabı okudu
-BAKARA SURESİ -
ONLARA: "ALLAH'IN GÖNDERDİĞİ kitabın hükümleriNE UYUN!" DENİLİNCE: "HAYIR BİZ ATALARIMIZIN ÜZERİNDE BULDUĞUMUZ YOLA, onların bize bıraktıkları töre, gelenek, ve ideolojilere UYARIZ!" derler. PEKİ, YA ATALARI AKILLARINI HİÇ KULLANMAYAN VE DOĞRU YOLU BULAMAYAN KİMSELER İSE, yinede onların izinden mi gidecekler? O İNKARCILARIN DURUMU, TIPKI ÇOBANIN ÇAĞRISINI İŞİTTİĞİ HALDE, BU SÖZLERİ ANLAMSIZ BİR SES VE GÜRÜLTÜ OLARAK ALGILAYAN BİR SÜRÜNÜN DURUMUNA BENZER: SAĞIRDIRLAR, DİLSİZDİRLER, KÖRDÜRLER. ÇÜNKÜ AKILLARINI KULLANMIYORLAR. Böylece körü körüne atalarının izinden giderek haramı helal, helali haram yapıyorlar. (170-171. Ayetler)
Reklam
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Asimilasyon denilince akla gelen ilk tanımlardan biri; Bir topluluğun içinde yaşayan başka bir topluluğun dil, din, kültür gibi kimlik unsurlarını değiştirip kendine benzetmesi şeklinde gerçekleşen süreç olarak tanımlanabilir. Fakat bu kitabı okuduktan sonra bu tanımın dışında da uygulanmış ve çok ciddi sonuçları olan bir sürecin de işlediğini göreceksiniz. Asimilasyonun farklı bir boyutuna gidilerek bizzat devlet eliyle yapılan dejenerasyonu da görmek mümkün olacaktır. Bir millete ait tarihi, dili, kültürü kısaca ona ait ne varsa nasıl hiçleştirildiğini yerinde anektodlarla bize aktarıyor. Kitap kısa ama yoğun bilginin olduğu bir eser. Kitabı okurken tarafsız okumaya çalışın Çünkü taraf tutarak gerek ıdeolojik olsun gerek inandığımız diğer unsurlar olsun buradaki başka sebeplerle kültürel çoğul ya eşit bir şekilde bir yapıya kavuşmuş toplumlarda birlikte yaşam için üretilecek teori, politika ya da diğer söylemler, insanın sosyo-kültürel yönlerini, inanç ve değer boyutlarını göz ardı ederek onu işçiye, göçmene, mülteciye, azınlığa ya da adına ne derseniz indirgememize neden olacaktır. Bu da genellikle o ırka/ millete her muameleyi politikayı uygulamayı kendinde hak görmemize neden olacaktır. Bu yüzden bu temel yanlışı görmek için birazcık empatiye ve tarafsız bir okumaya ihtiyacımız var. Şimdiden okuyacaklara keyifli okumalar dilerim.
Asimilasyon (Sessiz Ölüm)
Asimilasyon (Sessiz Ölüm)Osman Aydın · Deng Yayınları · 20212 okunma
Bugün İslam denilince akıllara barış, huzur, güven, güzel ahlak ve adalet gelmiyorsa, sayısal çoğunluğumuz ile övünmemiz gereksizdir.
Sayfa 31 - İstanbul yayıneviKitabı okudu
"Maalesef Batı konusunda düştüğümüz hayret, hayranlığa inkılâb etti. Güzel taraflarını alalım, denilince: 'Kötü tarafları da var mı yahu!..' diye hemen itiraz edildi... "Meselâ şu ne büyük bir felakettir ki: İçki içmeyen insan, medenî insan değil; yâhut: Medenî insanın muhakkak içki içmesi lâzım, denildi... Mâ-aile, kadın erkek karışık oturmak lâzım sayıldı... Buna benzer daha neler... "Bu aşağılık duygusu yüzünden, bu zaaf, bu hastalık yüzünden, varlığımızdan, benliğimizden, tarihimizden, hatta dinimizden sıyrılıp ayrılmalar oldu..." (Celal Ökten Hoca)
Sayfa 209Kitabı okudu
Kimileri, İslâm denilince bir ütopyadan söz açılıyormuş gibi bir izlenime kapılıyor. Sanki İslâm, yaşamamız için indirilmiş bir din değil de, zihinsel bir spekülasyon!
Sayfa 97 - İzKitabı okudu
Reklam
Umumen insanlar gerçek ilmin ne olduğunu bilmedikleri ve selef âlimlerinin güzel hallerini tanımadıklan için, önlerinde her söz eden, doğrusunu eğrisini bilmeden dinleyenlere garib gelecek şeylerden bahseden, aslı esası olmayan yaldızlı sözlerle laf edip duran herkese älim dendi. Zamanın mütekellimlerinin/kelâmcıların çoğu müftü bilinip, aslında bir cehalet olan sözler, görüşler ve aklī izahlar cahiller yanında bir ilim kabul edildi. Bu du- rumda insanlar, mütekellimlerle âlimlerin, ilimle kelâmın arasını ayıramaz (fark edemez) oldular. Daha önce belirttiğimiz gibi, insanlar âlimlerle cahillerin meclislerini birbirine karıştırıyordu. Şunu bil ki, senin yaşadığın zamanda insanların en âlimi, öncekilerin gidişatını, selefin yollarını, (faydalı) ilmin, hangi ilim, hakiki alimin ve sadık talebenin kim olduğunu en iyi bilen kimsedir. Bu, ilim talebelerine bilmeleri farz olan bir şey gibidir. Çünkü Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem), "İlim öğrenmek farzdır" buyurmakla ilim talep edenlere, ilmin ne olduğunu ve hangi ilmi talep edeceklerini bilmelerini vâcip kılmıştır. Tā ki farz olanın ne olduğunu bilsinler ve onun peşine düşsünler. Çünkü güzel görülmeyen bir şeyin talep edilmesi doğru değildir. Sonra, bu hadisten, ilim talebelerinin ilmi kimden talep edeceklerini bilmelerinin de vâcip olduğu ortaya çıkıyor. Çünkü ilim bir sıfattır, ancak bir cisimle varlığını devam ettirir ve ancak ehlinin (alimlerin) yanında bulunur. Nitekim Hz. Ali'ye, "Bu konuda sen falancaya muhalefet ettin?" denilince, "Bizim en hayırlımız (ona buna değil) bu dine en güzel tabi olanımızdır" demiştir.
Ey iman edenler! Size ne oldu ki, “Allah yolunda seferber olun” denilince yerinize çakılıp kaldınız; yoksa âhiretten vazgeçip de dünya hayatıyla yetinmeye razı mı oldunuz? Halbuki dünya hayatının sağladığı fayda âhirettekine göre pek azdır. (Tevbe/38)
BEYT - 31
İlk vazifemiz midemizi doyurmak, sırtımızı giydirmek değil, Allahı bilmek ve O'na ibadet etmektir.      Bize kalırsa: "Anne olayım da, anneanne olayım da, baba olayım da, dede olayım da, sonra ibadet edeceğim" deriz. Din işleri önemsenmiyor; dünya sizin, ahiret Mahmud'un öyle mi?      Ahiret hususunda bir şey denilince kızıyorsanız, cahilsiniz demektir. Altmış, yetmiş, seksen, doksan da olsa seneler geçiyor, ömür bitiyor. Bir gün gelecek, ehemmiyet vermediğiniz o ahiretten sorulacaksınız.
Sayfa 117Kitabı okudu
1.122 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.