Evet, dini halkın afyonu olarak tanımladığım doğrudur. Ama bu tanımlamayı kimse dikkatle okumamıştır.Bakın ne diyorum burda:
“Din ezilen kitlelerin iniltisi,
Kalpsiz bir dünyanın kalbi,
Ruhsuz koşulların ruhu,
Vee
Halkın afyonudur.”
(Marx’ın Dönüşü)
“ Din ezilen kitlelerin inlemesi, onlar için bir tür sığınaktır. Kalpsiz bir dünyanın kalbi, ruhsuz bir dünyanın ruhu ve halkın afyonudur. Doğru; afyon çözüm değildir ama acıyı hafifletmek için genellikle gereklidir.”
-Marx
“… din, bütün yaşamı boyunca çalışan ve yokluk çekenlere, bu dünyada azla yetinmeyi, kısmete boyun eğmeyi, sabırlı olmayı ve öteki dünyada bir cennet umudunu sürdürmeyi öğretir. Oysa yine din, başkalarının emeğinin sırtından geçinenlere bu dünyada hayırseverlik yapmayı öğreterek, sömürücü varlıklarının ceremesini pek ucuza ödemek kolaylığını gösterir ve cenette de rahat yaşamaları için ehven fiyatlı bilet satmaya bakar. Böylelikle din, halkı uyutmak için afyon niteliğindedir. din, sermaye kölelerinin insancıl düşlerini, insana daha yaraşan bir yaşam isteklerini içinde boğdukları bir çeşit ruhsal içkidir …”
-Lenin
“Halkı ahlakî araçlarla kontrol altında tutmak, şimdi her zamankinden daha fazla geçerlidir. Kitleleri kontrol altında tutmayı sağlayacak ilk ve en önemli ahlakî araç dindi ve din olarak kalacaktır.”
-Engels
Karl Marx (1818-1883); Alman filozof, sosyolog, politik ekonomist.
O, insan toplumlarının üretimi kontrol eden yönetici sınıf ile üretim için gereken emeği sağlayan mülksüz bir emekçi sınıf (burjuva-proletarya) arasındaki çatışma ile ilerlediğini iddia eder ve devletlerin ortak kamu çıkarı adına hareket eder gibi yapıp yönetici sınıfın çıkarları
Marx "Din kitlelerin afyonudur" dediğinde Hıristiyanlık ve Kilise dışında hangi dinî tecrübeden gerçek manada haberdardı? İslamı ne kadar biliyordu? Hinduizm'i, Budizm'i ne kadar biliyordu? Dinin devrimci ve dönüştürücü gücünü neden hiç görmedi ya da görmek istemedi?