Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bölüm 6: Descartes'in Siyaset Felsefesi Özeti
Descartes, liberal rasyonalizm olarak adlandınlabilecek düşünceyi destekleyen ilk düşünürdür. Bir akademisyen bu entelektüel konumu, aşağıdaki on bir ana ilkeye dayalı olarak açıklamaktadır: 1. Önceden hakim olan Aristotelesçi skolastik geleneğin yöntemleri ve iddiaları yanlıştır. Bu iddia ve yöntemler, hakiki bir "doğal felsefe"
yeni sağ'ın ana hatları:
Yeni sağın 'yeni'liği çıkar maksimizasyonu yapan soyut birey anlayışı üzerine kurulu bir liberalizm ile ahlak ve davranış geleneklerine bağlı bir siyaset anlayışını temel alan muhafazakar ideolojiyi biraraya getirmesindedir. Yeni sağın bu iki unsurunu kaynaştıran harç, aydınlanmacı felsefenin evrensel 'Akıl'ının yerine öznel ve görece 'akıl'ı
Reklam
Atatürk'ün örtünmeyle ilgili düşüncesi
Ben sanıyorum ki bu millete, bu memlekete cümlenizce malum olduğu gibi şuradan buradan gelmi olan bu kötü âdet -ki ne din, ne ahlâk ve ne tabiat bunu kabul etmez- ve ne de Allah emretmiştir. Bu kötü halleri Batının süslü romanlarına süslü bir tarzda geçirenler yine saraylardır. Çünkü saraylar hakikatan yukarıdan aşağı açık bir kafesle ayrılmı birtakım yaratıklarla dolu idi. Kasabalarda ve şehirlerde yabancıların dikkatini çeken önemli manzara ve ifade olunan önemli hal cümlemizce malumdur ki, daha çok örtünme şekli üzerinde tespit edilmiştir. Bu örtünme şekline bakanlar hüküm veriyorlar ki, kadın evinden başka bir yer görmez ve göremez. Çünkü sokağa çıktığı zaman gözü ve her tarafı kapalı olmaya mahkûmdur. Efendiler bu örtünme şekli din icabı da değildir. Hatta o kadar değildir ki, meşru da değildir. Din gereği örtünmeyi ifade etmek lazım gelirse kısaca diyebiliriz ki, kadınların örtünmesi, külfet gerektirmeyecek ve adaba uymayacak şekilde olmamak şartiyle basit olmalıdır. Bu dediğim ifade ile ortaya çıkacak olan örtünme şekli belki Batı âlemindeki örtünme şeklinden az çok farklı olabilir. Fakat meselenin önemli noktası hemen uymak da değildir ve böyle bir şey aramaya da mecburiyetimiz yoktur. Yeter ki örtünme şekli kadını hayattan, faaliyetten ve insanlıktan ayıracak, meşru olmayacak dereceye getirmemi olsun.
Örtünme Ben sanıyorum ki bu millete, bu memlekete cümlenizce malum olduğu gibi şuradan buradan gelmi olan bu kötü âdet -ki ne din, ne ahlâk ve ne tabiat bunu kabul etmez- ve ne de Allah emretmiştir. Bu kötü halleri Batının süslü romanlarına süslü bir tarzda geçirenler yine sa- raylardır. Çünkü saraylar hakikatan yukarıdan aşağı açık bir kafesle ayrılmı birtakım yaratıklarla dolu idi. Kasabalarda ve şehirlerde ya- bancıların dikkatini çeken önemli manzara ve ifade olunan önemli hal cümlemizce malumdur ki, daha çok örtünme şekli üzerinde tespit edil- miştir. Bu örtünme şekline bakanlar hüküm veriyorlar ki, kadın evinden başka bir yer görmez ve göremez. Çünkü sokağa çıktığı zaman gözü ve her tarafı kapalı olmaya mahkûmdur. Efendiler bu örtünme şekli din icabı da değildir. Hatta o kadar değildir ki, meşru da değildir. Din gereği örtünmeyi ifade etmek lazım gelirse kısaca diyebiliriz ki, kadınların örtünmesi, külfet gerektirmeyecek ve adaba uymayacak şekilde ol- mamak şartiyle basit olmalıdır. Bu dediğim ifade ile ortaya çıkacak olan örtünme şekli belki Batı âlemindeki örtünme şeklinden az çok farklı olabilir. Fakat meselenin önemli noktası hemen uymak da değildir ve böyle bir şey aramaya da mecburiyetimiz yoktur. Yeter ki örtünme şekli kadını hayattan, faaliyetten ve insanlıktan ayıracak, meşru olmayacak dereceye getirmemi olsun. 2 Şubat 1923 Türkiye'nin Geleceği Üzerine İzmir'de Halkla Konuşma
Diyanetin kurulması:Kepçeyle alıp kaşıkla vermek
Bugün din ve devlet ilişkilerini somut anlamda tanımlayan Anayasa maddesi 136. maddedir. Bu madde, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın statü­sünü belirlemektedir; "Genel İdare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkan­lığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç
Çağdaş Batı toplumunun cinsel ahlak çözülmesi, dürüstlüğün anlamsızlığı, zihinsel ve duygusal güvensizlik ve ekonomik sömürü yani kısaca servet, konfor ve çıkar tanrılarına tapınma nedeniyle, mevcut medeniyetin bilim ve teknoloji alanındaki görkemli başarılarına rağmen kendini yok oluşa doğru sürüklediğini görmek iyi bir gözlemci için zor değildir.
Reklam
Hz. Ömer'in zühd ve nezahetle (dünyaya ra'bet etmemek nefsani zevk ve arzudan kendini çekerek ibadete vermek ve ahlak temizliği, incelik) ilgili rivayet olunan hayatı ve icraatı her türlü ününün üstündedir. Kısaca denilebilir ki, İslam devletini güçlü temeller üzerine inşa eden zat Hz. Ömer'di. O, bu devleti,adalet, takva, zühd, hak ve hakikati müdafa ve fedakarlık. esasları üzerine kurmuştu. Bu kadar büyük meziyetin bir kişide toplanması pek az görüldüğünden, Hz. Ömer hakkında aktarılan bilgi ve özellikler ilk bakışta abartılı zannedilir. Ancak O yüce kişinin hayat hikayesini, tarihte eşi görülmeyen bir biçimde ortaya çıkan adil uygulamalarını göz önüne alacak olursak kolayca inanabiliriz. Hz. Ömer devrinde yapılan fetihleri Medine'deki hazineye, mal ve nakit paraların oluklardan yağmur boşanırcasına akmasını, buna rağmen -Hz. Ömer kendinden önceki halifeyi örnek alarak- kendine ayrılan maaşın dışında bir şey almamasını , almayı aklına bile getirmemesini düşünmek, Ömer'in diğer faziletlerini ve yaptıklarını anlamak için yeterlidir. Hz. Ömer kendi maaşından fazla paraya muhtaç olduğu zaman, Beytülmal idarecisinden borç alır, sonra maaşından kestirirdi. Hz. Ömer, suikaste uğrayıp yaralanınca ecelinin yaklaştığını anlayıp "Beytülmal'den 80 bin dirhem borç aldım. Çocuklarımın mallarından ödensin. Bu yetmezse geri kalan kısmı Hattab ailesi ödesin" sözüyle vasiyette bulunmuştu. Hz Ömer'in yemek ve giyim konusundaki tevazuu, dünya ve dünya nimetleri konusundaki tok gözlülüğü de çok iyi bilinmektedir.
Birkaç Söz
Faiz ve riba konusundaki bu araştırmanın gayesi imkân nispetinde meseleyi tarafsız bir biçimde ve tarihi gelişme süreci içinde ele alıp İslâm toplumundaki tezahürlerini incelemek, bunun tenkit ve tartışmasını yapmaktır. Esasen karmaşık ve anlaşılması zor olan bu meselenin inanç konusu olarak ele alınması, bu alanda yapılan inceleme ve çalışmaları
Sayfa 11 - Dergah Yayınları, 3. Baskı - Ocak 2010
37 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.