Wang dönüp arkasına baktı. Araba gecenin karanlığında hızla gözden kayboldu. Kendini birden garip hissetti: Shen Yufei’den beklediği desteği görmemişti. Ama Shi Qiang’da bunu bulmuştu. Az önce bunu belli etmişti. Aslında bunun için minnettarlık hissediyordu. Karşılaştığı olaylar karşısında entelektüel sosyal sınıfın insanları oldukça sakindi. Ama çok fazla bilgi ve bilinmeyen ile karşılaşmak imkânsız değildi. Belki de Shen’in aklındaki ölüm korkusuydu. Eğer Shi bunları bilirse, böylesi bir güçten korkabilirdi. Bu gerçek bir bilgisizlikti ve o kadar basit bir korku değildi. Evrendeki kusurlar ve avantajlar insanın cehaletinden miydi? Doğan birçok canlı doğuştan gelen yeteneklerini gösterebilecekleri bilgiye sahiptirler. Örümceklerin ağ örmesi ve arıların petek yapması gibi. İnsanlığın en iyi bilim insanları ve mimarları hayranlıkla onlara gıpta eder. Doğal denge, evrim üzerinden insanlığa bilgi verebilir. Hatta ilkel evreni öğrenmenin yolu insanın ilk varoluşunu bilmesiyle olur. Belki de bir nedenden dolayı doğal denge bunu gerçekleştiremedi. Doğadaki bütün gizemler açıklanabildiğinde insanlık hayatta olacak mıydı? Sahip olunan güvenin cevabı çok yüzeysel olacak. Çünkü sen bu gizemin ne olabileceğini hayal bile edemezsin. Shi bu fani dünyada çözülebilir olgunlukta olan sıradan bir insan sayılabilir. Bilinmezlik korkusu onların bütün ümitlerini Wang, Yang Dong ve Ding Yi’de daha seyrek yıkıyordu. Onların bilinmeyenin karşında var olmaları Shi Qiang’ın var olmasından daha güçlüdür. Bu tür bir güç, bilgi bağışıyla olmaz.