Her birimize bir yolculuk bileti verilmiştir. Eğer yolculuk ilginçse (sıkıcıysa zaten tek suçlusu kendimiz oluruz), o zaman çevremize bakıp zevkini çıkarırız (ne de çabuk geçiyordur manzara yanımızdan!), çevredeki diğer yolcularla çene çalarız, sık sık kalkıp tuvalete ziyaretler yaparız, günah çıkarırız... ama bileti kaldırıp da bakmaz, üzerinde yazılı son istasyonun adını okumayız. Oysa açık seçik yazılıdır orada: Dipsiz Kuyu.
*
" Neden bilmiyorum, şair olduğum fikrine kapıldım. İlgi hoşuma gitti. Daha fazla İlgi çekmek için kötü şiirler yazdım. Hepsi değil fakat son yazdıklarım o kadar kötüydü ki anlatamam. Okusan bana hak verirdin. Göğsümde, tam şuramda dipsiz bir kuyu açıldı sanki."
Bir insan olarak, duygusal anlamda mutlu olduğunuzu hissettiğinizde kendinize güvenebilmelisiniz. (…) Bitmek bilmeyen talepleri olan dipsiz bir kuyu değilsiniz. Size bir şeylerin eksik olduğunu söyleyen iç sesinize güvenmelisiniz.
Kalp dediğin bilir imkansızlık şiirini
Bilir de ya gözlerim?
En yaralı yerim benim gözlerim
Gözlerinsiz kalınca ben sabahı nasıl ederim?
Kararmaz mı bütün dünya bir ömür?
Ya nasıl öğreteyim sendeki imkansızlığımı ellerime?
Bir an bile kavuşmayan ellerimiz nasıl da yıkmakta bunca şeyi
Ne tuhaf...
Oysa benim başım en çok senin göğsüne yakışırdı
Başım ki tam omzuna yatmalıktı
Ben artık bu yetim başla hiçbir hayale ağlayamam
Sonra boynum...
Ki dalından düşen bi yaprak...
Mevsimsiz sürgün yedim senden ayrı bir ömre doğarak
İnsan yalnız kalbiyle sevmez ki unutmaya ilk ordan başlasın
Unutmak kör kuyu,unutmak dipsiz karanlık...
Aahh aaahh...
Nerden başlamalı unutmaya seni bilmem ki
Senden başladım unutmaya kendimi
Desem ki ;ne aşk,ne imkansızlık,ne ayrılık
Olmak istemiş de olamamış bir erik sancısı bizimkisi...
Şimdi bir kez daha hayatı gitgide gide daha zor, her günü bir öncekinden daha çekilmez buluyor. Her günün ortasında kararmış, kurumuş bir ağaç var, sağına doğru tek bir dal uzatmış tek kollu korkuluk gibi, o da bu dala tutunuyor. Sürekli yağmur çiselediğinden dal kaygan. Fakat tüm yorgunluğuna rağmen tutuyor çünkü altında dipsiz bir kuyu var. Kuyuya düşmekten korktuğu için dalı bırakamıyor ama bir gün bırakacağının, bırakmak zorunda kalacağının farkında; gücü tükenmek üzere. Her hafta parmakları biraz daha aralanıyor.