Guermantes Tarafı, Kayıp Zamanın İzinde serisinin 3. ve bütünlüğünü en yoğun içeren kitabı. Fransız aristokrasisinden, Combray’in Anlatıcı üzerindeki etkisine,
Dreyfus Olayı‘ndan, Fransız cemiyetinin siyasi bakış açılarındaki yüzeyselliğine, sosyetedeki yanılgılardan, snopluğun biçim verdiği çevrelere kadar
Tabii unutulmaması gereken bir başka husus da, Osmanlı Devleti'nin 1853 yılından başlayarak, defalarca Rothschild ailesinden yüklü miktarda borç aldığıdır.
Franz Kafka dönüşümü gerçek anlamda ne düşünerek yazmıştır bilemeyeceğiz. Bazen bir takım yazılar yazarım ve bunu yakın dostlarımla paylaşırım. Kişiler değişik yorumlar getirirler ama pek azı benim o yazıyı ne için yazdığımın kıyısında dolaşabilirler.
Yazılanı anlamak için yazanı çok iyi tanımak gerekir. İçinde bulunduğumuz zamana bakınca en
Sevgili okurum, şunu bir düşün: “Sana borç para veririm -ama ancak karşılığında bana daha da fazlasını verirsen,” diyen gerçekten sen misin? Yaşamak için paraya ihtiyacımız varsa, bu bir kölelik formülü değil mi? Solon’a ün kazandıran borç affının nedeninin kısmen, nüfusun giderek artan bir bölümünün borç kölesi durumuna düşmesi olması önemlidir. Günümüzde gençler üniversite kredilerine, ev sahipleri ipotekli konut finansmanlarına ve tüm Üçüncü Dünya ulusları dış borçlarına köle olduklarını hissediyorlar. Faiz, köleliktir. Ve kölelik durumu köle kadar köle sahibini de küçülttüğünden, yüreğimiz bununla bir ilgisi olsun istemez.
Birisine borç verdiginde bu yükümlülüğü sonsuza dek kafasına kakan gerçekten sen misin? Krediden alınan faiz bu anlama gelir: geri ödeme baskısıdır. “Geri ödemezsen bu borç büyür de büyür,” tehdididir.
Toplumsal ve doğal sermayesinin paraya dönüştürülmesine direnen her yönetim baskı görür ve cezalandırılır. Aristide neoliberal politikalara karşı çıkıp 1991’de ve 2004'te darbeyle devrildiginde Haiti’de olan buydu; 2009’da Honduras’ta aynı şey yaşandı; tüm dünyada yüzlerce, yüzlerce kez aynı şey oldu. (Ancak yöntem Küba’da ve daha yakın
Gıda sektörü ile bize ne yedirdiklerini, ne içirdiklerini bildik öğrendik. Fakat ne değişecek hayatımızda? Şehrin göbeğinde, apartman dairesinde, sütü marketten değil de gidip inekten mi sağacağız?. Belki kırsal kesimde yaşayan insanlar bir nebze de olsun doğal kendi yaptıkları, yetiştirdiklerini yiyebilirler ya kentlerdekiler? Aslında bu sadece