Kız çocukta ise kastre edilecek ne bir cinsel organ vardır ne de kız, o güç ve iktidarın temsilcisidir. Ancak güç ve iktidarın sahibi olan babaya sahip olmak, hem güce hem de karşı Ruhsal Gelişim Evreleri 153 cinse sahip olmaktır. Ayrıca bu sahip olma rakip anneyi dışlamak anlamına gelir. Burada temel evrensel yasak ensest yasağıdır. Güç ve iktidara ulaşmak insanoğlunun en temel haz kaynaklarından birisidir. Bu nesneyi de kimseyle paylaşmak istemez. Dolayısıyla kız çocuğu babaya yönelik çok yoğun libidinal yatırım içerisindedir. Baba tarafından reddedilirse libidinal yatırım yerine saldırganlık yatırımı ön plana geçer. Babaları tarafından sevilmeyen, itilen, aşağılanan kız çocukları babalarının şahsında tüm erkeklere karşı öfke ve nefret doludurlar, karşımıza her an bir erkek düşmanı olarak çıkabilirler. Babaya çok yakın olan, libidinal yatırımını babaya yapmış kız çocuklarında ergenlikle beraber işin içine cinsel dürtüler de girmeye başlar. Babayı cinsel bir partner gibi algılayan kız çocuğu süperegonun baskısıyla yoğun bir suçluluk duygusu içine girer ve bu arzu ve istekten kurtulmanın yollarını arar. Karşımıza birçok klinik tabloyla gelebilir. Partner seçiminde bilinçdışı süreçlerle baba türevi bir partnere yönelen bir kız çocuğu, evliliğinin çok mutlu ve huzurlu olduğunu eşini çok sevdiğini beyan ederken evliliğinden bugüne cinsel ilişkilerinin hiç olmadığından bahsedebilir
"Herhangi bir bağı olmayan yaşama duygusu, değerli bir hoşnutluk ve erinçlilik duygusudur; boyuna aklımızı çelen, yaşamın tadını kaçıran kösnül ve maddesel duygulardan sıyrılmasını bilenler için, güzel ve tatlıdır. Ama, ardı arkası gelmez tutkularla çalkalanan insanların çoğu bu ruh durumunu bilmez; ya da o denli az bilir ki tadına varamazlar. Dahası, bu tatlı kendinden geçmeleri isteyerek, gereksinmeleri durmaksızın değişen yaşamdan iğrenmeleri, bugünkü koşullarda doğru değildir. Ama toplumdan dışlanan ve yeryüzünde ne kendine ne de başkalarına yarayacak bir şey yapabilen bir mutsuz, talihin ve benzerlerinin elinden alamayacağı bir tür mutluluk duyar."
Reklam
''Genç ve yalnız kadınları hedef alan seri katiller karşı cinse karşı baskın bir yetersizlik duygusu içindedirler, genellikle sosyal açıdan oldukça düşük bir seviyededirler ve buna dışlanma da eklenebilir; eğer bir işleri varsa yüksek sorumluluk gereken bir statüde değildirler ya da emeklerinin karşılığını alamamaktadırlar..''
Cervantes İronisi
Don Quijote; Cesareti, azmi, adalet ve eşitlik duygusu, katıksız sadakati, kimliğini kendi kendine belirleme kararı, onu bekleneceği üzere destansı bir kahraman ya da efsanevi bir yiğit yapmaz. Tersine, sürekli yenilgiye uğrayan, dışlanan, anlaşılmayan, anlaşılırsa da alay edilen, kazandığı zaferlerde bile ardından buruk ya da acı bir tat bırakan, özetle artık toplumla bütünleşmesine olanak olmayan, yabancılaşmış bireydir o.
Sayfa 26 - YKYKitabı okuyacak
Ne büyük bir güçtür bu
Çevremdeki her şey bana huzur veriyor gibiydi: yüzümü okşayan hafif esinti; boş sokaklarla, kapalı kapılar ve pencereler, insanlar tarafından dışlanma, aynı zamanda onları dışlayabilme duygusu, her şeye yeryüzüne, gökyüzüne, hatta ağaçları bile yabancılaşma. Ait olmadığı büyülü bir dünyada yürüyen bir kadın gibiydim. Bu kadının canının istediğini yapma, istemediğini yapmama özgürlüğü vardı. Ender rastlanan o kimseye bağlı olmama, her şeyden vazgeçme, çevredeki dünya ile bütün ilişkilerini kesme, tamamen bağımsız olma ve bağımsızlığın hakkını vererek yaşama; bir erkeğe evliliğe ya da aşka bağlanmadan özgür olma; tüm kural ve yasaların sınırlandırılmasından kopma hazzını yaşıyordu bu kadın. Önüne ilk çıkan erkek onu istemezse ikincisi üçüncüsü gelecektir. Tek bir adamım bekleme gereksinimi duymayacaktır. O dönmediği zaman üzülmeyecek, bir şey beklemeyecek, umutları suya düştüğünde acı çekmeyecektir. Hiçbir şey umut etmeyecektir artık, hiçbir şey arzulamayacaktır. Hiçbir şeyden korkmayacaktır çünkü onun incitebilecek her şeyi zaten yaşamıştır.
(…) eğer biz tutucuysak o tuttuğumuz şeyin evrensel insan dünyasında etik değeri nedir diye sormalıyız. Eğer varsa bir değeri, tabii ki her değer gibi o değer de derinleşmeye, zenginleşmeye açık bir unsurdur. Tabii ki tutacağız onu, daha benzeri bir çok şeyi sıkı sıkı koruyacağız, insanların tutucu diye birbirlerini dışladığı durum, yukarıda anlatmaya çalıştığımdan çok farklı, taassuba yönelik, gelişmemiş kişilerin, kişiliğini olumsuz etkileyen, tutması gerekenleri tutmadığı için dışlanan tutucular bunlardır. Onlar bundan dolayı bağımsız değillerdir. Bağımsız olmayanın arınması olası değil, arınmadan da Tanrı'nın duygusal dünyası ile bağlar kurmak olanaksız, o zaman rahatça söyleyebiliriz, tutucular, yobazlar, Tanrısal duyguyu, saygı duyarak Tanrı'ya yöneltmenin adı olan ibadete yabancıdırlar.
Sayfa 36 - EserleriKitabı okudu
Reklam
126 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.