Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
YÜRÜYEN ADAM Alnı yukarda kırmızı boyun atkısı rüzgârda, yürüyor. Yürüyor adım adım Yürüyor ağır ağır yürüyor...
İstanbul Destanı
İstanbul deyince aklıma martı gelir. Yarısı gümüş, yarısı köpük Yarısı balık, yarısı kuş. İstanbul deyince aklıma bir masal gelir, Bir varmış, bir yokmuş. İstanbul deyince aklıma Gülcemal gelir Anadolu`da, toprak damlı bir evde Gülcemal üstüne türküler söylenir. Süt akar cümle musluklarından Direklerinde güller
Sayfa 147 - (Sayfalar 147-160)Kitabı okudu
Reklam
İstanbul Destanı
İstanbul deyince aklıma bir martı gelir Yarısı gümüş yarısı köpük Yarısı balık yarısı kuş İstanbul deyince aklıma bir masal gelir Bir varmış bir yokmuş İstanbul deyince aklıma Gülcemal gelir Anadolu'da toprak damlı bir evde Gülcemal üstüne türküler söylenir Süt akar cümle musluklarından Direklerinde güller tomurcuklanır Anadolu'da
Müteakip hadiseler, resmiyette Balkan Savaşları’ndan sonra kurulacak (Eşref daha sonra yeniden kurulduğunu söyleyecekti) ve imparatorluğun son yıllarında ekseriyetle dramatik ve trajik sonuçları olan kritik bir rol oynayacak Teşkilat-ı Mahsusa’nın ortaya çıkışında Libya’daki sürecin mühim bir aşama olduğunu gösterecekti. Enver, Eşref gibi fedaî
Göl Öyküsü-Tamamı
Dalga beni gökteki kuşlardan, kumsaldaki çocuklardan, kıyıdaki annemden ayırdı. Bir yeşil sessizlik anı oldu. Sonra dalga beni göğe, kuma, bağırışan çocuklara geri verdi. Gölden çıktım, dünya beni bekliyordu, gittiğimden bu yana pek hareket etmemişti. Kumsala doğru koştum. Annem beni kürksü bir havluyla kuruladı. "Orda dur da kuru,"
Devlet merkeziyle kendilerini daha rahat özdeşleştiren Kemalist ya da Kemalist olarak nitelenemeyecek modernleşmeci çevreler, partiler üstü bir politika olarak gördükleri Soğuk Savaş siyasetini benimsemekte ciddi bir tereddüt göstermedi. Türkiye’deki yaygın ezberin aksine bu yıllarda ABD’nin artan etkinliğinin içselleştirilme hızı ve kolaylığına
Reklam
“Reichel-Dalmatoff, Kolombiya’daki Sierra Nevada de Santa Marta’da yaşayan ve “Chibcha” dili konuşan bir kabile olan Kogi yerlilerinde, 1966’da bir genç kızın gömülmesini oldukça ayrıntılı biçimde betimlemiştir. Şaman (mama) çukurun yerini seçtikten sonra, bir dizi ritüel jest yapar ve açıklar: “Burası Ölümün köyü; burası Ölümün törensel evi; burası rahim. Evi açacağım. Ev kapalı ve ben onu açacağım.“ Sonra ilan eder: “Ev açık,“ adamlara çukuru nereye kazmaları gerektiğini gösterir ve geri çekilir. Ölü kız beyaz bir kefene sarılıdır ve babası kefeni diker. Bu arada annesi ve büyükannesi ağır, neredeyse tamamen sözsüz bir şarkı söylemeye başlarlar. Mezarın dibine küçük yeşil taşlar, deniz kabukları ve bir sümüklüböcek kabuğu konur. Daha sonra şaman cesedi kaldırmaya çalışıyormuş gibi yapar ve cesedin çok ağır olduğu izlenimini uyandırır. Ancak dokuzuncu denemesinde kaldırmayı başarır. Ceset, başı doğuya gelecek şekilde mezara konur ve “ev kapatılır,“ yani çukur toprakla doldurulur....Mezarın etrafının ritüelle çizilmesi yoluyla sağlanan nihai arınmayla tören sona erer...Şaman cesedi dokuz kez kaldırırken, dokuz aylık hamilelik süresini ters yönde kat ederek bedenin cenin haline geri dönüşüne işaret etmektedir.”
Alnı yukarda kırmızı boyun atkısı rüzgârda yürüyor. Yürüyor adım adım yürüyor ağır ağır yürüyor.. Rüzgâr deniz gibi köpürüyor
Sayfa 109 - Yürüyen AdamKitabı okudu
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.