Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mahkemede, suçlu sandalyesinde, bilerek ya da işledikleri suçları bilmek zahmetine katlanacak kadar dahi düşünmediklerinden bilmeyerek, eziyet eden, hor gören, aşağılayan, ihmal eden, aldırmayan, unutan, kötüleyen, alay eden, ıstırabı paylaşamayan, insanlar arasına duvarlar çeken, küçümseyen, çaresiz bırakan, yalnız bırakan, terkeden, baskı yapan,
Ayağa kalkıyorum, ona yaklaşıyorum ve yutkunuyorum. "Seni tekrar öpeceğim ve bu sefer ağlamanı istemiyorum. Bunu hisset- meni istiyorum. Zevk almanı istiyorum. Bunu yapabilir misin?" Kristal gözleri açılıyor, uzun ve kıvrık kirpiklerinin arasından bakarak başıyla yavaşça onaylıyor. Elim yukarı doğru hareket ediyor ve dudaklarımız
Sayfa 63
Reklam
Kararlı hissediyorum, ruhumu yerden kazıyorum ve arındırıcı bir nefes alıyorum. Kendimi aynada gülümsemeye zorluyorum. Bu, garip geliyor ama bir şekilde ruh halimi yeterince yükseltiyor, ki banyodan çıkabileceğimi ve Cristiano o akıllı ağzını açtığında bağırıp çağırmayacağımı düşünüyorum. Bornozumun kemerini sımsıkı bağlıyorum, kapı koluna uza- nıyorum ve kapıyı birden çekip açıyorum, geçici oda arkadaşımla yüz yüze geliyorum. Kalbim hopluyor, ürküyor, göğsüme tırmanıyor, dışarı çıkmak ister gibi çarpıyor. Bana bakışı ciğerlerimdeki tüm havayı çekiyor ve tam olarak ne olduğunu anlayamadan elleri belimi kavrıyor ve ağzı benimkine doğru yaklaşıyor. Sırtım banyo kapısına daya- nıncaya ve gidecek başka bir yer kalmayana kadar, her adımında beraberce hareket ediyoruz. "On... dokuz... sekiz..." diyor, sesi bana fısıltı gibi geliyor "Cristiano." Sağ eli çenemin altını kavrıyor ve ağzımı yukarı doğru çeviriyor. "Yedi... altı..." devam ediyor. "Ne yapıyorsun?" "Beş... dört... üç..." İç çekiyor, ağzı daha da yaklaşıyor. Du- dakları benimkilerine değiyor ve nefesindeki nane ve Scotch ko- kusunu içime çekiyorum. "İki... bir..." Ağzı benimkiyle buluşuyor, parmakları boynumun ense kis- mındaki nemli saçlarımda dolaşıyor. Dilimi ağzına almıyor. Bu, durumu kirletmiyor veya basitleştirmiyor veya vahşileştirmiyor. Beni tehdit altında ya da güvensiz hissettirecek bir şekilde öpmü- yor. Aslında, bunun ne olduğunu düşünürsek, o mükemmel bir beyefendi. Gözlerim kapanıyor ve düşüncelerim sessizleşiyor.
Sayfa 51
Ama savaşın sonuna doğru insanlar yaptıkları işin tüm korkunçluğunu hissetmelerine ve bunu durdurmak onları memnun edecek olmasına rağmen belirsiz, gizemli bir güç hala onları yönetmeye devam ediyor, terlemiş, baruta ve kana bulanmış, sayıları üçte bire inmiş topçular, yorgunluktan tökezlemelerine, nefes nefese kalmalarına rağmen hartuçları getiriyor, topları dolduruyor, nişan alıyor, fitilleri ateşliyorlardı; gülleler her iki taraftan da aynı hızla, aynı acımasızlıkla uçuyor, insan bedenlerini paramparça ediyordu ve insanların iradesiyle değil, insanları ve dünyaları yönetenlerin iradesiyle gerçekleşen korkunç olay da devam ediyordu.
Sayfa 313Kitabı okudu
Çocuklarda ve geleceğin yetişkinlerin doğru okuma alışkanlıkları oluşturmanın yolu, öncelikle ailede kitap okunmasından geçer.
Sahil yolu ufuklara doğru uzanıyor. Yol kenarında birbirine bitişik yükselen apartımanlar eski kale surları gibi şehri kuşatıyor, nefes alamaz hale getiriyor.
Sayfa 122
Reklam
Doğru gördüğünü hak bildiğini anlatmakla mükellefsin ve anlatırken teşvik etmekle mükellefsin. Teşvik etmek.. Dikkat edin kıymetli dostlar! Teşvik etmek.. Biz insanları zorlamak için burada değiliz. Sufilik gönüllülük esasıdır. Gönüllülük..
Sen hiç kimseye bakma. Hiç kimseye bakma. Hiçbir şey seni aldatmasın. Gördüğün hiçbir şey seni kandırmasın. Ama iyilikler ama güzellikler ama çirkinlikler ama yanlışlıklar ama eksiklikler ama fazlalıklar.. etrafında gördüğün hiçbir şey seni kandırmasın. Sen vazifelisin. Sen Allah'a koşmakla mükellefsin. Sen O'na doğru var gücünle koşmakla mükellefsin. Mükellefliğin bu.
"Sana açıklayamayacağım çok fazla şey var," dedi. Çok dikkatli bir şekilde hemen önümde durdu. "Senin anlaman gereken çok fazla şey var. Ama sana asla zarar vermeyeceğime inanman lazım Nova, benim buna ihtiyacım var." "Neden?" diye sordum. "Neden geldiğimden beri sadece bana eziyet ediyorsun?" "Sana doğru çekilmekten kendimi alamıyorum." Hayati bir şeyi itiraf eder gibi mağrurdu. Gözlerini bir saniyeliğine dahi kırpmıyordu. Gözbebekleri titriyor, mavi karanlığa teslim oluyordu. Bakışlarının bana anlatmak istediği çok şey vardı. "Seni gördüğümden beri yapmak istediğim ama yapamadığım tek bir şey var, okul koridorunda da kolyeni alıp gittiğimden beri..." Elini yüzüme koyduğunda bir şey oldu ve korku, tiksinti, huzursuzluk, hissettiğim her şey durdu. "Sana dokunduğumda bir şey hissettim." Tekinsiz. Ateş Lordu bir kelime olsa bu olurdu. "Ne hissettin?" "Seni öpmek istedim." "Bu nasıl mümkün olabilir?" diye kendi kendime mırıldandım. Başımı yere eğip kaşlarımı çattım. Çok zorlanmamama rağmen nefes nefeseydim. Nefes almayı unutmuş olabilir miydim? "Bu gerçek değil," dedim başımı iki yana sallayarak. "Gerçek değil, senden nefret ederken bu nasıl mümkün olabilir?" Düşüncelerimi toparlamaya, zihnimi ondan korumaya çalışıyordum. Parmakları çenemin altından kavradı, yüzümü ona bakacağım şekilde kaldırdı. "Bana karşı koyamıyorsun, sana karşı koyamıyorum, sudan korkuyorsun..." Gözleri bir ihtiyaç gibi yüzümde dolandı. "Çünkü ben senin aslında Ateş Vârisi olduğunu düşünüyorum."
Sayfa 428Kitabı okudu
Bir insana aklın alabileceği en büyük tutkuyu, sevgiyi gösteriyorum. Bu dünyada ondan daha çok sevdiğim biri yok. Aklımda hep o var. Her endişem, her arzum, her sevincim onunla ilgili. Sadece ondan bahsediyorum, sadece onu düşünüyorum, sadece onu düşlüyorum, ancak onunla nefes alabiliyorum. Kalbim sadece onun için çarpıyor. Peki böyle bir aşkı o nasıl ödüllendiriyor? İki gündür onu görmüyorum. Bu iki gün bana iki koca yüzyıl gibi geldi. Sonra onunla tesadüfen karşılaşıyorum. Onu gördüğüm an kalbim duracak gibi oluyor, sevincim yüzüme vuruyor, ona doğru âdeta uçarak gidiyorum. O vefasızsa gözlerini benden kaçırıyor! Sanki daha önce beni hiç görmemiş gibi, yanımdan fırtına gibi geçip gidiyor!
Sayfa 57 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Evet,'' dedim, "Anlat bakalm. Ne gizliyorsun benden?" Uraz bir süre etrafına bakındıktan sonra yüzündeki ifadeden pek de güzel bir şey anlatmayacağını fark ettim. Bana bir sürpriz yapmayacaktı, bana en iyi ihtimalle çok da kötü olmayan bir haber verecekti. "Senden bir şeyler gizlediğimi düşünmeni istemiyorum,'' dedi Uraz huzursuz bir nefes alırken, "Yalnızca sana söylemek için doğru zamanı beklediğim bazı şeyler vardı." "Bazı şeyler mi?" dedim, "Benden gizlenen tek bir şey olduğunu sanıyordum, şimdi sayları da arttı... Harika."
"Ama akıllıca hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Herkes senden de benden de korkuyor. Bunu tetiklemektense korkulacak bir şey olmadığını göstermeliyiz." "Güzel vârisim..." dedi bana doğru yaklaşarak. "Gece başını yastığa koyduğunda aşk geçici bir duygudur seni uykunun kollarına çeker, dostluk geçici bir duygudur seni uykunun kollarına çeker. inanç geçici bir duygudur seni uykunun kollarına çeker." Dudakları hafifçe kıvrıldı, parmakları iki yanımdan saçlarımı yüzümden çekerken, "Ama korku," dedi. "Korku seni ayakta tutar. Uykuya teslim etmez. Bitmez." Ellerini çekip kaşlarını çatarak artık beyaz bir çölde farksız olan tuz kaplı kurak araziye baktı. "bir kez yıkıldım bu topraklarda, bunun bir daha tekrarlanmasına izin vermeyeceğim." "Sadece ilk saldıranın sen olmasını istemiyorum. Onların haklı çıkmasını istemiyorum ben." "Bunun içinendişelenme," dedi derin bir nefes verip. "Hiçbir zaman önce saldıracak kadar kötü olmadık biz." Geldiğim günden beri tek yaptıkları bana saldırmaktı. "Nasıl hissediyorsun?" diye sordum gülümseyerek. "Burada olduğuna ben bile inanmakta zorlanırken." "Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum," dedi. "Hiç kimse buna cesaret edemezdi." "Bazıları cesaretin delilik olduğunu söylüyor."
Sayfa 365Kitabı okudu
Hasan Bey, öksürmeye başlayınca içerdekiler ona doğru döndü. Panikteydiler, kontrolnkalkmış gibiydi merkezde. Birilerinin havalandırma dairesine doğru koştuğu duyuluyordu. Yangın söndürme sistemi çalışmıştı ve her yerden sular püskürtüyordu. Bu, durumu daha da kötüleştirdi. Su ve duman, görmeyi ve nefes alıp vermeyi daha da zorlaştırmıştı. Selçuk bu fırsattan faydalandı. Odaya daldı ve Gül'ü odadan çıkarmak isteyenlere saldırdı. Neye uğradıklarını şaşırmışlardı. Doktor kıyafetli birisinin saldırısına uğruyorlardı. Selçuk hiç acımadan yere yıktı adamları. Selçuk, adamlarla boğuşurken başını çarpmıştı. Gül'ün yardımıyla ayağa kalktı. "Efendim, ben Selçuk. Türk askeri." Gül'ün gözleri doldu bir an. "Bir an önce buradan çıkmalıyız Bakanım."
Sayfa 230Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.