Hiç düşündünüz mü?
Mutlu olduğumuz zamanın farkında mıyız veyahut bize mutluluk getiren zamanı koruyabiliyor muyuz?
Mutluluk denilince ulaşılması mümkün olmayan hedeflere ulaştığımız geliyor çoğu zaman aklımıza.. oysa sıradan işleri zevkli hale getirmenin bir yolunu bulduğumuzda da mutlu olduğumuzu fark etmiyor muyuz? Tıpkı kitapta da
KİTAP TAVSİYEM
"YAZAN & 7"
ALINTILAR
_Kendi tercihleri kendi yollarını döşer...
_Hiçbir Şey sabit değildir...
_Bir değil binden, sonsuzdan öte değil mi 'senden içre' olan cümlesi...
_Kendimle kalabalıklığım doğruydu doğru olmasına ancak, bunca kalabalıklığa rağmen yine de yalnızdım...
_Evrenlerin yapısında pek çok
Hüzünlenerek bitirdiğim kitaplardan oldu kendisi.
Çok da keyif alarak bitirdim.
Herkes demiş tembellik, aylaklık vs. Sorun bakalım Oblomov ne yaşamış.
İlla ki yaşamıştır. İnsanın durduk yere tembel olması benim için imkansızdır.
Ya çevresindeki insanlar kötüdür ya da gerçekten ciddi bir travma yaşanmıştır, öyle değil mi?
Amacım kitaptaki ana
Selamlar ben leyla
Ben. Ne. Okudum?
Okuduğum şeyler gerçek miydi? Özellikle o sahne halis miydi? dkdkd
H.D Carlton kitapları Dark romance ise bu kitap pisti. Pis bir Dark romance okuyorsunuz. İkisinin arasında fark var ve ahlaki açıdan gri karakterler okumayı seven arkadaşlarım beni anlayacaktır. Konusuyla beraber kitap hakkındaki düşüncelerimi
Doğru okumak için yapılabilecekler:
☆“Birkaç yazarı ve konuyu eksiksiz bilmek, birçok yazarı üstünkörü bilmekten iyidir. Bir yapıtın güzelliği ilk okuyuşta hiçbir zaman tam olarak anlaşılamaz. Kitap dosttur ve onunla baş başa kalmak gerekir.”
☆☆“Okumada büyük eserlere yer verilmelidir. Bu konuda yüzyılların seçimine güvenilmelidir. Bir insan yanılabilir: bir kuşak yanılabilir; insanlık yanılmaz.”
☆☆☆“Besinleri iyi seçmek gerekir. Her ruhun alacağı, alması gereken besin, farklıdır. Kişi, kendi yazarlarının kimler olduğunu öğrenmelidir. Ki dostlarımızın yazarlarından oldukça farklı yazarlardır bunlar. Aşkta da olduğu gibi kişi, kendisine uyana sadık kalmalı ve kendi kendisinin yargıcı olmalıdır.”
☆☆☆☆“Okuma, tıpkı güzel bir konserin, soylu bir törenin saygılı ve sessiz havasına bürünerek yapılmalıdır. Bir sayfaya göz atmak, telefona yanıt vermek (!), sonra aklı başka yerde kitabı eline almak, ertesi güne kadar bir yere bırakmak, değildir okumak. Gerçek okuyucu, kendisine uzun ve yalnızlık içinde akşamlar hazırlar; çok sevdiği yazara bir kış pazarının öğleden sonrasını ayırır. Kitap okuma fırsatı olarak gördüğü tren yolculuklarını da sever.”
☆☆☆☆☆“Ve son olarak okuyucu; kendisini büyük kitaplara lâyık hale getirmelidir. Çünkü onların okuması da tıpkı İspanyol hanları ve aşk gibidir: İnsan ancak kendi getirdiğini bulabilir. Duyguların dile getirilmesi ancak onları duymuş olanları veya henüz genç olduklarından, bu duyguların yeşermesini umutla bekleyenleri ilgilendirir.”
Müjdat Gezen ile söyleşi...
"Efendiler!. Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta reisicumhur olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim..."
Bu, ATATÜRK'ün sanata ve sanatkâra karşı büyük sevgisini gösteren sözlerinden biridir.
"Sanatkâr toplum
Sevmek SÖZLERLE birlikte EYLEMdir.
"Sürekli bir coşku durumu değildir. Doğru kişiyi bulmakla ilgili değildir, doğru kişi olmakla ilgilidir.
Eğer sadece büyülenmek istiyorsanız, o zaman bir maceraya atılacaksınız.
Hayranlık duyacaksınız.
Belki bir AŞK HİKAYENİZ olacak, ama bir YAŞAM HİKAYENİZ olmayacak.
Ve bir yaşam hikayesi, bir aşk hikayesinden farklıdır."
Esther Perel
Yaşam ölümle lekelenmişse ve ölüm yaşamı reddediyorsa, in sanın oluşunun bir anlamı var mıdır?
Var oluşla ilgili dokunaklı olan şey de budur. Şeyler hayat içerisinde, hayata göre bir ereğe/sona sahiptir. Bu içkin bir erektir. Günümün, planlarımın bir anlamı vardır. Anlamı olmayan, bütündür. O zaman benim hayatım başkaları için bir şey ifade
Eğer beni seviyorsan, bunu bana itiraf etme, bu beni mutlu etmediği gibi senden uzaklaştırır! Sevgi sözcükleri beni etkilemez.
Eğer beni seviyorsan, beni bekle ve ben en doğru zamanda kapınızı çalacağım. Beni kendinden uzak tut; ben sana yaklaşmış olurum. Eğer bana yaklaşırsan senden uzak dururum. Sevme beni, ben senin sevgide cahil kalmanı
"I understand, all right. The hopeless dream of being - not seeming, but being. At every waking moment, alert. The gulf between what you are with others and what you are alone. The vertigo and the constant hunger to be exposed, to be seen through, perhaps even wiped out. Every inflection and every gesture a lie, every smile a grimace.
❝Heidegger, Tekniğe İlişkin Soruşturma'da Yunanca'daki aletheia kavramına ilgi çekici bir bakış fırlatır: Lethe sözcüğü Yunan dilinde 'unutuş' anlamına gelmektedir, alethes ise 'hakiki, doğru'. Anlaşılan o ki, hakiki bir Yunanlı olan
Platon (Eflatun)'a göre de alethes, esasında 'anımsanmış anlamına geliyordu; ve
Günleri ve devranları bilen kişi
Olan biteni bana şöyle nakletti:
Dedi ki: "Aşka aşık olan bir bilge
Doğru sabahlar gibiydi sözleri de
Daldığı zaman kendi iç alemine
Ruhu galip geliyordu bedenine