Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Bugün toplum içinde, neredeyse 'kimsenin' ülkelerinin veya toplumlarının gelişimini, fiziksel sağlıkları, mutluluk seviyeleri, güven veya sosyal istikrar ile ölçtüğünü görmüyoruz. Daha doğrusu, ölçümlemeler bize ekonomik soyutlamalar yoluyla sunulmaktadır. Gayrı safi yurt içi hasılamız, tüketici fiyat içeriğimiz, menkul kıymetler borsamız, enflasyon oranlarımız ve daha da fazlası var. Fakat bu bize insanların yaşam kalitesi gibi gerçek değerler ile ilgili bir şey anlatıyor mu? Hayır. Tüm bu ölçümlemeler paranın kendisinden başka hiçbir şeyle ilgili değildir." -Zeitgeist 3
416 syf.
·
Puan vermedi
Fantastik unsurları olan kitapları sevenler için güzel bir içerik olacaktır diye düşünüyorum. İlk kitabı çok sevmiştim, bu da yine aynı heyecanla başladı. Yazar ortaya koyduğu fantastik dünyayı satır aralarında çok güzel iliştirmiş. Karanlık ve lanetli ruhlar, geçmişte kalan hiçbiri hatırlanmayan anılar, şatonun içinde mecbur bırakılan hayatlar, kime ne kadar güveneceğinizi bilmediğiniz bir zamanda verilen mücadele... Tüm bunların yanında sırlar... Bazen yüzleşmesi zor gelen sırlar... Fantastik bir dünya... Serilda... Gild... Erlking... ve diğerleri... Bazılarının özgürlüğü için kendi hayatınızdan ne kadar fedakarlık edersiniz sorusu da akıllarda. Dolayısıyla bu kitapta anlatılanlar heyecan ve tehlike anlamında daha yüksek bir noktaya taşıyor okuyucuyu. Başkalarının iyiliği için zorunda kalınan bir evlilikte, tarafların daha doğrusu hangi tarafın isteği olacak derseniz yanıtı kitabın içinde. Onca kötülüğün içinde sevginin de olduğunu görmek yine de umut verse de, karanlık bir resmin içinde ışığı arayanların hikayesi bu. Fantastik unsurları ile yazar, hareketi oldukça yüksek bir tempoda veriyor bu kez. Kitabın büyüsü kaçmasın diye elbette sonunu yazmayacağım ama sizce bu masalın sonu mutlu mu bitmiştir?
Cursed
CursedMarissa Meyer · Ephesus Yayınları · 07 okunma
Reklam
Okumayan kaybeder, okuyan zaten kaybetmiştir.
Kurbağalara bakmaktan geliyorum, dedi Yakup Bunu kendine üç kere söyledi Onlar ki kalabalıktılar, kurbağalar O kadar çoktular ki, doğrusu ben şaşırdım Ben, yani Yakup, her türlü çagrılmanın olağan şekli Daha hiç çağrılmadım Biri olsun "Yakup!" diye seslenmedi hiç Yakup! Diye seslenmedi ki, dönüp arkama bakayım Ve içimden durgun ve çürük
232 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
"Allah'ı İnkar Mümkün Mü eserini bitirdim. Bütün filozofların, çeşidi dinlere bağlı olan natüralistlerin , akılcıların, materyalistlerin, hukukçuların, düşünürlerin, tasavvufcuların tümü ruhun var olup olmadığını, ruhun ve maddenin bir ya da ayrı olup olmadığını ruhun kalıcı olup olmadığını inceliyor... ... Bu incelemelerde bilim ve
Allah'ı İnkar Mümkün müdür?
Allah'ı İnkar Mümkün müdür?Filibeli Ahmed Hilmi · Yakamoz Yayınları · 200840 okunma
408 syf.
7/10 puan verdi
·
53 günde okudu
Cesur Konuları Güzel İşlemek Herkesin Harcı Değildir
Madam Bovary ilk başta çok eleştiriye açık bir kitap gibi duruyor. Edebiyat çok farklı bir şey tabi. Mesela geçenlerde ensest temasını işleyen bir oyuna yapılan bir incelemede “enseste özendirilmek”ten bahsedildiğini gördüm. Yani içinde ensest geçen her şey ona özendiriyor mu oluyor? Böyle incelersek, ki sanırım kitap ilk çıktığı zamanlarda böyle
Madam Bovary
Madam BovaryGustave Flaubert · Can Yayınları · 202233,2bin okunma
Cüneyd-i Bağdâdî'nin Hikâyesi (atılan iftira"dır")
Şeyh Cüneyd-i Bağdadi [kuddise sırruhů), sefer dönemlerinde dünyayı gezerken bir gün yolu kâfir mezarlığına düştü. O gece orada kaldı. Na- maz için abdest aldı. Mezarlıkta bulunan bir kâfir çocuğu, onun namaz kıldığını gördü. Şeyhin yanına geldi. - Ey şeyh, sen kimsin? Dinin nasıl bir dindir? Bana öğret. Senin yaptığın işler hoşuma gitti. İçime
Sayfa 54 - Semerkand yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Ah, hayat insana yaşanılsın diye verilmiş. Dedemin bu sözünü tutuyorum. Bir akşam, gurub vakti, yediye doğru mu ne, aynalarda görülebiliyordu, daha doğrusu bakabi­lenler görüyorlardı aynalarında: Mini minnacık bir delik, hayır hayır daha büyük delik, çatlak... Sözün gelişi böyle söylüyo­rum, çünkü sınırı belirsiz olmalıydı. Kararsızlık ve belirtilerin pusluluğundan olacak, hep "belki " diyorum.
Daha doğrusu her aşkın köhne ve ebedî meselesi içindeyim: "Beni seviyor mu?" ve "Ne kadar?" Büyükanne, hala, teyze, koskoca insanlar bunun cevabını beş yaşındaki çocuktan bile istiyecek kadar zayıftırlar. Bambino küçük ellerini derece derece açar, "Beni ne kadar seviyorsun sualine "Oda kadar," "Ev kadar." "Dünya kadar," cevaplarını verir. Sevgisini adamına göre derecelendirmesini ve ölçmesini beş yaşında öğrenmiştir. Koketrisi de vardır. Her zaman doğruyu söylemez. Cevabını menfaatine veya merhametine göre ayarlandırır. Büyüklerden daha büyük olacağı ânı yaşamaktadır. Tahtından aşk ihsanları dağıtır. Bu çocuktan daha küçüğüz.
Sayfa 126 - SamimKitabı okuyor
İnsanlarda nedense şöyle bir algı oluşmuş: anlaşamadığın biriyle 'saygı duyarak' veya 'ona karışmadan' onunla beraber vakit geçirmek, sözde anlaşmak. Oysa tanımadığın veya tanımak istemediğin birisine karşı saygı duyarsın, karışma hakkın olmaz. Eğer bir farklılık varsa ve bu zamanla sorunlara dönüşecekse o zaten ki bir arkadaşlık değil, olsa olsa içten içe dolan bir düşmanlık, bir kindir. Toplumsal tabakalaşmadan bahsetmiyorum, asla. Ama kavgaların azalması, daha doğrusu daha güzel bir dünya için bazı küçük gruplar oluşturulabilir, oluşturulmalı. Sözüm ona ki zaten gruplaşmalar daha doğrusu tabakalaşma yok mu? Halktan bir kişi ile bakanlıktan bir kişi eşit miydi yani? Tabakalaşma birnevi budur. Gruplaşma farklıdır. Eşitlik vardır, gruplar arasında kaynaşma olur, bir zümre olmaz, olmamalı da zaten.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.