Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
528 syf.
7/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Yaklaşık 4000 yıl önce Babil ülkesinde yaşayan Akatların “Abum Rabum” dedikleri “Yüce Baba Hz. İbrahim”in ayak izlerinde gelişen bir polisiye hikâye. Ajanlar birbirleriyle mücadele ederlerken aynı zamanda Hz. İbrahim’in yolunda onun şifrelerini çözmeye çalışıyorlar. Roman, Ortadoğu'nun sancısı için yazılmıştır. Doğu-batı çatışması, Ortadoğu'dan kaçırılan eserler, Ortadoğu tarihiyle batı tarihi arasındaki uyuşmazlık, batının algı yönetimini nasıl yaptığı bir polisiye hikâye ile anlatılmıştır. Sonunda hazineyi buluyorlar fakat hazineyi reddedeceklerdir
Abum Rabum
Abum Rabumİskender Pala · Kapı Yayınları · 201810bin okunma
Konfüçyen-İslâmî Bağlantı
Batılı olmayan ülkelerin, Batı'ya katılmaları konusundaki engeller (birbirinden) epeyce başka türlüdür. (Bu engeller) Latin Amerika ve Doğu Avrupalı ülkeler için asgaridir. Eski Sovyetler Birliği'nin Ortodoks ülkeleri için daha büyüktürler. Yine Müslüman, Konfüçyen, Hindu ve Budist toplumlar bakımından (da sözkonusu engeller) daha büyüktür. Japonya, Batı'nın yakın temastaki bir üyesi olarak kendisi için pek eşi benzeri bulunmayan bir mevki tesis etmiştir: Bazı konularda Batı'ya dahildir fakat açıktır ki, mühim konularda Batı'nın üyesi değildir. Kültür ve güç sebebiyle Batı'ya katılmak istemeyen, katılamayan ülkeler, kendi ekonomik, askerî ve siyasî kudretlerini geliştirerek Batı'yla rekabete giriyorlar. Bunun dahilî inkişaflarını ilerletmek ve Batılı olmayan diğer ülkelerle işbirliği etmek suretiyle yapıyorlar. Bu işbirliğinin en göze çarpan şekli, Batılı menfaatler, değerler ve iktidara meydan okumak için doğmuş bulunan Konfüçyen Islâmî yakınlıktır.
Reklam
Savaş-Kan
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, sömürge imparatorlukları önce gerilediler sonra da ortadan kalktılar, evvelâ, Arap milliyetçiliği ve ardından da İslamcı fundamentalizm kendini ortaya koydu. Batı, enerji kaynağından ötürü İran (Basra) Körfezi ülkelerine karşı şiddetli biçimde bağımlı hale geldi; petrol zengini Müslüman ülkeler, para zengini ve istedikleri anda da silâh zengini oldular. Batı tarafından vücuda getirilen İsrail ile Araplar arasında çeşitli savaşlar meydana geldi. Fransa, 1950'li yılların büyük kısımında Cezayir'de kanlı ve insafsız bir savaş yürüttü; İngiliz ve Fransız kuvvetleri 1956'da Mısır'a saldırdı; Amerikan güçleri, 1958'de Lübnan'a girdi; Amerikan güçleri, bilâhare tekrar Lübnan'a yöneldi, Libya'ya saldırdı ve iran'la çeşitli askerî çatışmalara girişti; asgarî üç Orta-Doğu hükümeti tarafından desteklenen Arap ve İslâm teröristler hafif silâhlar kullanarak Batılı uçak ve tesisleri bombaladılar ve Batılıları rehin tuttular. Araplar ve Batı arasındaki bu savaş, 1990'da Birleşik Devletler'in, bazı Arap memleketlerini diğerinin saldırısına karşı savunmak için İran Körfezi'ne büyük bir ordu göndermesiyle zirveye ulaştı.
Medeniyetler Niçin Çatışacak?
Dördüncüsü, medeniyet şuurunun gelişmesi Batı'nın iki yönlü rolü tarafından güçlendiriliyor. Batı bir yandan kudretin zirvesindedir. Mamafih, aynı zamanda ve belki bir netice olarak, Batılı olmayan medeniyetler arasında ecdat fenomenine dönüş ortaya çıkıyor. Bir insan, gittikçe artan bir şekilde Japonya'da maneviyata ve Asyalılaşma'ya doğru eğilimler; Nehru mirasının sonu ve Hindistan'ın 'Hindulaşması', Batının sosyalizm ve milliyetçilik fikirlerinin başarısızlığı ve bunun üzerine Orta-Doğu'daki 'yeniden-İslâmlaşma' ve şimdi Batılılaşmaya karşı Boris Yeltsin’in memleketindeki Ruslaşmayla ilgili bir tartışma hakkında (birtakım) referanslar işitir. Gücünün zirvesindeki bir Batı, Batılı olmayan yollardan dünyayı biçimlendirmek için gittikçe daha fazla arzu, istek ve kaynağa sahip olan Batı dışı ülkelerle yüz yüze geliyor. Batılı olmayan toplumların elitleri, geçmişte, ekseriya Oxford, Sorbonne veya Sandhurst'ta eğitilmiş ve Batılı tavır ve değerleri sindirmiş, Batı ile alâkalı insanlardı. Batılı olmayan ülkelerin halkı (ise) aynı müddet içinde, ekseriye ve derin bir şekilde yerli kültürle meşbuhalde kalmışlardır. Ancak, şimdi bu ilişkiler tersine dönmektedir. Batılı olmayan birçok ülkede elitlerin yerlileşmesi ve Batı'dan uzaklaşması vukua gelirken, aynı zamanda, Batılı çoğunlukla Amerikan kültür, tarz ve alışkanlıklar halk kütleleri arasında daha popüler halegeliyor.
Necip Fazıl'ın 'Doğu-Batı çatışması' tezi, Kemal Tahir-Baykan Sezer tarafından da savunulmuştur. Kemal Tahir'e göre Batı-Doğu çatışması insanlık tarihinin en karanlık dönemlerine kadar geri gitmektedir.
138 syf.
9/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Kitap harikaydı. Kitapta üç ana karakter var. Neriman, Şinasi ve Faiz Bey. Olaylar bu üç karakterin hayatından kesit halinde yine bu karakterlerin gözüyle anlatılıyor. Neriman eskiden zengin bir hayat yaşayan fakat sonradan bu hayattan kopmak zorunda kalan bir genç kız. Fatih-Harbiye ise İstanbulda bir tramvay hattının adıdır. Neriman'a göre Doğu
Fatih Harbiye
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202047,9bin okunma
Reklam
480 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Doğu batı çatışması ancak böyle anlatılırdı desem hiç de haksızlık etmiş olmam bence. Yazardan okuduğum ilk kitap olmasına rağmen kalemini öyle sevdim ki. Her ne kadar eski kelimeler çok olsa da kitap akıp gitti. Ne ara elime aldım ne ara bitirdim ben de anlamış değilim. II. Abdülhamid dönemini anlatıyor. O zamanki kültür, töre, gelenekler falan nasıldı diye bilgi veriyor. Rabia ve Peregrini'yi okumak muhteşem idi. Rabia'nın dedesi imam olduğu için kendisini çok katı kurallar çerçevesinde yetiştiriyor. İmama göre her şey cehennemlik. Rabia bu sebepten çocukluğunu bile yaşayamıyor. Sıkı bir eğitim ile hafız olup çıkıyor. Sinekli Bakkal muhitinde kendisini bilmeyen kalmıyor artık. Babası Tevfik zamanında Emine'ye yani karısına eziyet ettiği için ayrılıyorlar. Bu sebepten Rabia annesi ve dedesi ile büyüyor. Bir müddet sonra babası ile de yolları kesisecektir. Tam bir Doğu kültürü ile büyüdüğü için batının adetleri kendisine farklı geliyor. Sadece ona değil Doğu kültürü çerçevesinde yetişen herkese garip geliyor tabii. Lâkin bakıldığı zaman insan nesi garip diye söylemeden de edemiyor. Evin bir köşesinde yenilik olacak olsa Rabia hemen "Aman çok göze dokunmasın, elalem ayıplar" diyerekten insanı çileden çıkarıyor. Kitap konusunun hakkını gerçekten vermiş. Ta o zamandan süren bu çatışma halen de devam etmekte değil mi? Bir durum olduğu vakit eskiler halen "Avrupa'ya mi özleniyorsun" diyorlar. Bir durumun iyi yanlarını kendimize örnek almanın yanlış olamayacağı kanısındayım açıkçası. #parlakmeltemkitapligi
Sinekli Bakkal
Sinekli BakkalHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 202218,7bin okunma
415 syf.
9/10 puan verdi
·
25 günde okudu
“Huzur”, uzun bir zamandır okuma listemdeydi. Nihayet ve iyi ki okudum Ahmet Hamdi Tanpınar edebiyatımızın en değerli isimlerinden. Okumak istediğim birkaç kitabı daha var. En tanınan kitaplarından bir diğeri de “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”. Sesli kitap olarak dinlemeye başlamıştım ama tamamlamadım. Bence Tanpınar’ın kitapları kesinlikle
Huzur
HuzurAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201916,6bin okunma
382 syf.
10/10 puan verdi
"Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında, Yekpare geniş bir anın parçalanmaz akışında.." Hepimiz biliriz ki, bazı kitaplar vardır, o kitabı anlamak için ve anlatabilmek için evvela başkarakterini yakinen tanımak gerekir. İşte bu nadide kitabımızın nadide başkarakteri de Hayri İrdal.. Onu nasıl anlatmalı, nereden başlamalı bilmiyorum.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341,9bin okunma
EY MÜSLÜMAN!
Kaybettiğimiz şeyleri tekrar kazanmamız hâlâ mümkündür. Birçok kimsenin düşündüğü gibi herşeyimizi kaybedip iflas etmiş değiliz. Böyle düşünmelerinin sebebi, bizi zillet ve umutsuzluğa sürüklemek olsa gerek. Böylece bizi birtakım tuzaklara düşmeye hazır, gafil ve çaresiz bir av haline getirmek istiyorlar. Batı veya Doğu blokunun bizim için ne düşündüğü önemli değildir. Önemli olan bizim meseleyi gerçekçi bir şekilde düşünüp umudumuzu yitirmememizdir. Tıpkı Hz. Yakub'un oğlu Yusuf için umudunu yitirmediği gibi...
Sayfa 45
708 öğeden 471 ile 480 arasındakiler gösteriliyor.